Multimedya: Eldar - Tell Me About Love.
İthaf: CarpeDiem1202Tam tempo okumalar!
*
Evimde birisi vardı.
Kalbim, amacı göğüs kafesimi parçalamak olan derin bir dehşetle çarpıyordu.
Hatta öyle bir çarpıntıydı ki bu, evimde olan bir yabancıya karşı savunmasız ve yalnız olduğum gerçeğiyle birleştiğinde nefesimi büsbütün kesiyordu.
Pekâlâ, dedim içimden. Kendimi rahatlatmak için saçma şeyler düşünebilirdim ama bu dikkatimi dağıtırdı.
Mutfak penceresine giden ağır adımlarım sabırsızca gereksiz bir telaşa düşerken hızlandılar. Mutfak penceresinin stor perdesini yarısına kadar kapatmıştım, görebildiğim kısım çok kısıtlıydı ama bir şeyden iyice emin olmam için yeterliydi: Evde gerçekten birisi vardı.
Vücuda yapışıp tüm hatlarını belli eden deri bir sıfır kollu üstü, deri taytın sımsıkı sardığı ince bacaklar takip ediyordu. Beni hayrete düşürecek kadar kusursuz bir fiziğe sahipti. Bu demek oluyordu ki, evimdeki yabancı bir kızdı.
Siyah botları kıyafetiyle tamamen kamufle olurken, çıplak kollarında bileklerine sarılı siyah kuşakların ipleri aşağı doğru sallanıyordu.
Gözleri hariç yüzünü göremiyordum çünkü siyah, deri bir kar maskesi saçlarıyla birlikte yüzünü de kapatmıştı. Masmavi gözlere ve doğal, uzun kirpiklere sahipti. Bu kusursuz fizik şüphesiz harikulade olan berrak mavi gözlerle birleştirildiğinde, maskenin altındaki yüzün ne kadar ilahi olduğunu düşünmüştüm.
Alistair'ın da kusursuz berrak mavi gözleri var ama gel gör ki insanlar ismini duyduğunda bile bir kez daha nefret ediyor, dedi iç sesim, beni konuya dahil olacağı hakkında hiç yanıltmayarak. Yani demem o ki, karşındaki kızı süzüp kendinle kıyaslamayı bırak da evini talan etmek üzere olan yabancı konusunda bir çare bul.Sanki iç sesim bir insanmış gibi ona kafa salladıktan sonra dizlerimin üstüne çöküp ne yaptığına baktım. Evde bir şey aradığı çok barizdi fakat ne çekmecelere, ne de mutfağa bakmadan merdivenlere yöneldi.
Hızla arka bahçeye gidip odama çıkan merdivenleri tırmandım. Merdivenler ilk defa bu kadar uzun gelmişti ve yarısında yorulmuştum bile.
Sessizce odama girdim. Dışarıdan gelen kapı kapanma sesi çok yakınımdaydı, hatta hemen odamın karşısında olan büyükbabamın odasındandı.
O zaman sıra benim odamdaydı.
Kendimi uçarcasına balkona atıp kenara sindiğimde bir an merdivenlerden aşağı uçacağımı zannetmiştim.
Odamın kapısı hiçte kibar sayılmayacak bir şekilde açılırken nefesimi tuttum. Nefes alışım bile önemliydi, hele ki ben böylesine adrenalin dolu yüksesk nefesler alırken.
Kız, odada hiçbir şey aramadan banyoya gitti ama oradan da çok çabuk çıktı. Sanki bir şey değil de, birini arıyor gibiydi. Andrew ya da beni...
Demir korkuluklara kendimi olabildiğince bastırıp perdeden yansımamı önmeye çalıştım. Bu yansıma meselesini Jackson sayesinde öğrenmiştim, içten yansıyorsa dıştan da yansırdı.
Bir adım daha geri gitmeye çalıştım fakat bir anda dibimde yaşanan patlama kulaklarımda derin bir yankı oluşturmuştu.
Odamın cam balkonu ve demir korkuluklar paramparça olurken korkuluklardan aşağı düştüm. Sırtıma ve karnıma saplanan cam parçaları beni eşsiz bir acıya ve iniltiye mahkum etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İMGE - I
Teen Fiction•Fantastik #1 • Onlar bana hem yaralamayı, hem de yaralanmayı öğretmişlerdi. Hem acı yaşatmayı, hem de acıya dayanmayı öğretmişlerdi. Düşeni kaldırmayı öğretmişlerdi ama defalarca düşürmüşlerdi de. Güvenmeyi, ama bir o kadar da yarı yolda bırakmayı...