Bölüm 3

3.5K 230 6
                                    

Babamın durumu gitgide kötüleşiyordu. Ben ise ameliyathanenin kapısında ağlıyordum, ameliyathane dışına çıkan herhangi bir şey gözükmüyordu. Bekledim, bekledim ama nafile. Saatler sonra doktor ameliyathanenin dışına çıktı, üzgün bir suratla yanıma geldi: "Ameliyat için çok gecikmişsiniz, ne yazık ki kurtaramadık. Başınız sağ olsun." dedikten sonra, "Babanızı buradan morga göndereceğiz, merak etmeyin ameliyat parası almayacağız." dedi ve ameliyathaneden çıkmakta olan babamı morga doğru götürmeye başladı. 

Hala para derdinde olduğunu anlamıyordum, babam ölmüştü, bunun geri dönüşü yoktu ama para her zaman kazanılabilirdi. O an ben sinir krizine girmiştim, en son gördüğüm şey resepsiyonu dağıtmamdı. Uyandığımda bir hastane odasındaydım, bana sakinleştirici vermişlerdi. Yanımda bekleyen hemşire benim uyandığımı görünce dışarı çıkıp birisine haber verdi, içeri orta yaşlı bir adam girdi. 

- Merhaba, hanımefendi. Ben Hüseyin Doğan'ın avukatı Kerem Taş. Başınız sağ olsun, şimdi babanızın sizin için yazmış olduğu vasiyetnameyi okuyacağım izninizle. 

- Tamam, dinliyorum. 

- Babanız size evi, NL'yi, Ayvalık'taki bir arsayı ve bankadaki 20.000 TL'yi bıraktı. Bu vasiyetnameyi çok önceden yazmış olduğu için arabasını annenize bırakmıştı fakat anneniz vefat ettiği için arabasını da sizin üzerinize almak durumundayız. 

Babamın "NL" diye yazdığı şey programın ta kendisiydi.

- Peki şimdi sizden bu belgeleri imzalamanızı isteyeceğim. 

Belgeleri iyice okuduktan sonra imzamı attım. 

- Herhangi bir banka hesabınız var mıydı ? 

- Hayır yok, gelecek sene 18'imden sonra açacaktım. 

- Tamam şimdi şu belgeyi size veriyorum, doğum gününüze pek bir şey kalmamış. Bu belgeyi herhangi bir bankaya verdiğinizde 20.000 TL'yi hesabınıza aktaracaklar ve babanızın hesabını silecekler. Eğer banka hesabınız olsaydı bu belgeye ihtiyaç yoktu. Her neyse tekrardan başınız sağ olsun. 

Bana verdiği bankaya avukat bürosundan yazılmış olan imzalı bir resmi belgeydi. Avukat ayağa kalkıp kapıdan dışarı çıktı. Ardından doktor içeri girdi: 

- Nasıl oldunuz ? 

- Daha iyiyim. 

- Peki, sizi gerekli kontrollerden sonra taburcu edeceğim. Cenazeyi taşıyacak herhangi bir yakınınız var mıdır ? 

- Hayır, yok. Ben gerekli işlemleri yaparım. 

- Peki, birazdan hemşiremiz gelip kontrollerinizi yapacak. 

Doktor çıktıktan 2-3 dakika sonra içeri bir hemşire girdi. Benim nabzımı, tansiyonumu ve kan değerlerimi ölçtükten sonra elindeki belgeyi onayladı.

- Değerleriniz çok iyi gözüküyor, taburcu olmanızda herhangi bir sıkıntı yok. Beni takip edin. 

Yataktan doğruldum, yerdeki ayakkabıları giydim ve hemşireyi takip etmeye başladım. Beni bir depoya götürdü ve onlarca çekmeceden birini açtı. Burada benim eşyalarım vardı, eşyalarımı aldım ve tekrardan hastane odasında döndüm. Üstümü giyindikten sonra resepsiyona geldim. Gerekli kayıtları yaptıktan sonra, evime döndüm. 

Hala sakinleştiricinin etkisinde olduğum için ağlayamıyordum, sadece duygusuz bakışlar vardı. Telefonumu çıkarıp annemin de cenazesini yapan Mahmut amcayı aradım. Babamın cenazesini yapmasını istedim, büyük bir hüzünle kabul etti.

VeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin