Röportaj yapan kişi yanındaki birine seslendi, yanındaki de dışarı çıktı. Sonra gömleğini çıkarınca onun bir polis olduğu anlaşıldı. Biraz ciddilik biraz şaşkınlıkla adama bakıyordu. Biraz zaman geçince diğer adam içeri girdi ve konuşmaya başladılar:
- Efendim aldığımız bilgilere göre Deniz Doğan birkaç yıl önce bir trafik kazasında hayatını kaybetmiş.
- Nasıl ya? Hmmm, demekki bu beyefendinin söyledikleri bir palavradan ibaret. Peki şimdi ne diyorsun?
- A-Ama bu imkansız!
- Kayıtlarda yazan her şeye inanırım ben, hiçbir şey imkansız değildir.
Adam sinirlendi ve tam dışarı çıkacağı sırada.
- Dur, sanırım bir şey buldum. Bu senin için sor bir şans.
- Ne?
- Aileden kalan tek kişi Melis Doğan, yani onu sorgularsak belki bir şeyler çıkarabiliriz. Tabii senin söylediklerin doğruysa.
- Tamam! Sorgulayalım, hadi ne duruyoruz?
Şimdi 3 kişi halamın yanına geliyordu, bu tahminen 2 günü bulurdu. Bunu hızlıca halama anlattım. O da telaşla etrafı toplamaya başladı:
- Hala ne yapıyorsun?
- Buradan gitmemiz gerek!
- Neden?
- Anlamıyor musun? Seni bulabilirler!
- Bulamazlar.
- Bilmediğin şeyler var, ben eskisi gibi değilim.
- HALA ŞU KONUYU LÜTFEN AÇAR MISIN!?
- Bak...
Kulağının arkasını gösterdi bana, bu bi tür manyetik cihazdı. Beyin dalgalarını fiziksel temaslı bir cihazla okumaya yarıyordu. Şu ana kadar beni yakalayamamalarının sebebi bu bilgilerin uzaktan öğrenilenememesiydi. Yani halamın yalan söyleme gibi bir şansı yoktu.
- Ama seninle yaklaşık 3 gündür beraberiz ve sen hiç telaşlı değildin?
- Çünkü acil bir neden olmadığı sürece bakmaları yasak.
- Peki ne yapacağız?
- Hafıza silme cihazım evde, evime gidip hafızamı sileceğim.
- Oraya gidersen sana daha hızlı ulaşırlar.
Halam bir an duraksadı, sonra da kafasında bir ampul yanmış olacak ki eşyalarını daha hızlı toplamaya başladı.
- Aklına bir şey mi geldi?
- Evet, bizim teşkilat her zaman bir acil çıkış noktası bırakır.
- Ne gibi ?
- Tünel, evet tünel gibi.
Biraz etrafa baktıktan sonra olumlu bir yanıt aldım. Yaklaşık 3 tane çantayı halam tünelin diğer tarafına attıktan sonra benimle vedalaştı. Bir sorun vardı ki o da bu adada olan diğer güvenliklerin halamı sorgulamaya geldiklerini öğrenmiş olmasıydı. Koşarak buraya geliyorlardı, bu durumu halama bildirince koşarak tünele girdi ve kapıyı kapatmaya çalıştı. Adamlar kapıyı açmaya halam da kapatmaya çalışıyordu ama o akıllılık yaparak birinin eline vurdu ve kapıyı var gücüyle çekerek kapattı.
Aşırı kalın bir kapıydı ve dışarıdan açılması imkansızdı. Biraz yürüdükten sonra yatay asansör adını verdikleri bir cihaza bindi, çantalarını yükleyip asansörü çalıştırdı. Ben de sığınaktan kendimi silerek halamın telefonuna bağlandım. Fakat çok derinde olduğundan sadece birkaç baz noktasında onunla konuşabiliyordum. Saatte 40 kilometre hızla 300 kilometrelik bir tünele girmişti. Yani bu yolculuk uzun sürecekti. Bir baz noktasına gelince halama çok kritik bir soru sordum:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veri
Science FictionBabası bir yazılımcı, annesi ise MsCo şirketinde baş sekreter olan Deniz, babasının yaptığı bir program ile tüm dünyayı elleri altına almıştır. Bu programı kendisiyle birleştirirse ne olabilir ki?