Bölüm 9

2.6K 175 24
                                    

Bağlantı 2 dakika sonra geri geldi, muhtemelen sinyal parazitlenmişti. Bu genellikle kablosuz kartını yoğun kullanınca oluyordu, yani benim değiştirdiğim yazılımı çalıştırmışlardı. Fakat bu benim yazılımıma pek benzemiyordu, işlevini yerine getiriyordu. Korktuğum şey olmuştu, kodları görmüşler ve değiştirmişlerdi. Sinyal aracı ile şebekelerin çökme süresini hesapladım, yaklaşık 5 dakikaydı. Muhtemelen çok yüksek hızda bir sunucudan bu saldırıyı yapıyorlardı. Her ne kadar binayı havaya uçurmayı istesem de masum insanlar da öleceğinden bunu b planı olarak düşündüm. Daha cazip planım ise sinyali yönlendiren uydunun yörüngesini 1 günlüğüne değiştirmekti. 

Dediğim gibi de yaptım, uydunun yörüngesi değişince sinyal kesilmişti. Bilgisayarlarına yeniden sızdım, kodları kontrol ediyorlardı. Muhtemelen kodda bir sıkıntı olduğunu düşündüler, ben ise gülerek soğumakta olan kahvemi aldım. Bilgisayara tekrar geçtiğimde sinyalin kalıcı olarak kesildiğini yani yazılımın silindiğini gördüm. Bilgisayarı parçalamışlardı, acele bir hareketle ısıya dayalı gözlem uydularından biri ile binanın önünü izledim. Birkaç kırmızı nokta binadan yürümeye başlamışlardı, bunlar da benim takip ettiğim grup olmalıydı. 

En sonunda bir kafenin önünde durdular, kafede güvenlik kamerası vardı. Kameraya sızdım ama ortalıkta kimse yoktu. Kırmızı noktalar da kaybolmuştu. Yani ya yerin altına inmişlerdi ya bir şekilde uydunun menzilinde değillerdi ya da ölmüşlerdi. Birden kameralarda birisi belirdi kameraya "We know you. Soon or later, we have got you :)" yazmışlardı, bu beni bir nebze de olsa korkutmuştu. Çevirmem gerekirse, "Seni biliyoruz. Er ya da geç, elimizdesin." anlamı çıkıyordu. 

Artık onlar da beni biliyor, ama neler yapabileceğimi bilmiyorlardı. Sıradaki saldırımda acımayacaktım, bilgisayarı yüzlerine patlatacaktım. Şu ana kadar hiç elektrik kesintisi olmamıştı ve bu da demek oluyor ki hala yeni bir bilgisayar bulamamışlardı. Bunları takip ederken bir yandan da Türkiye ile dış ülkeler arasındaki sinyali kontrol ediyordum, herhangi bir grup daha çıkmasın diye. Derken hacker grubundan bir sinyal yakaladım ve bu sefer bir sunucudan değil bir ortak wifi ağından bağlanmışlardı. Bu sefer hedefleri Türkiye değil BENDİM. 

Yazılımımın bir şekilde kopyasını alıp deşifre etmeye çalışıyorlardı. En fazla ele geçirecekleri şey sahte IP adresimdi. Program tamı tamında 250.000 farklı konumdan IP adresi alıyordu. Gerçek IP adresime ulaşmaları neredeyse imkansızdı. Bu sefer büyük bir ağda olmadıkları için bilgisayarı yüzlerine patlatmaya hazırdım. Acil durum komutunu verip IP adresini ve kablosuz kartın seri numarasını yazdıktan sonra derin bir nefes ile ENTER tuşuna bastım. Televizyonda "Sinyal Yok" yazısı göründü, ki bu 5 dakika sonra düzelecekti. 

Aynı şekilde internetin de kesildiğini gördüm. Kahvemi yudumlaya yudumlaya odada volta atıyordum. Sonunda televizyon yeniden görüntü vermeye başladı ama internet hala yoktu. Bu sırada haber kanallarını izlemek istedim ama ters giden bir şeyler vardı. Temel kanal TRT1 dışında hiçbir kanal göstermiyordu, internet de yoktu. Endişelenmeye başladım, FBI ekiplerinin kapıdan girmemesi için dua ediyordum. Bu sırada yarım saatlik bir elektrik kesintisi yaşadım.

Elektrik geri geldiğinde internet gelmişti, televizyon hala TRT1 dışında hiçbir kanalı göstermiyordu. İnternetten hacker grubunun bilgisayarını kontrol ettiğimde öyle bir cihaz yok diye bir uyarıyla karşılaştım. İşe yaramıştı ama ölüp ölmediklerini haberler dışında anlamama imkan yoktu. Televizyona bakarken bir şey fark ettim, kanaldaki görüntü kendini tekrarlıyordu. Bu da demek oluyor ki televizyonun fabrika ayarlarındaki test görüntüsüydü bu. 

Yani hiçbir kanal göstermiyordu. Bilgisayarın başına geçip haberleri takip etmeye koyuldum, acı haberi o zaman fark ettim. Bu yaptığım işten dolayı tüm televizyon ve GPS uyduları yörüngesinden çıkmış ve uzay boşluğunda başıboş dolanıyorlardı. Yani iki seçenek vardı; ya uzaya çıkıp manuel olarak uydu yörüngeye sokulmalıydı ya da yeni uydu fırlatılmalıydı. Asıl sorun da tam burada başlıyordu, şu anda uzaya yönelik bir çalışma olmadığından hiç uzay roketi veya mekiği üretilmemişti. Üretilmesi de en az 8 yıl alırdı. Yani en az 8 yıl GPS ve televizyon kapanmıştı benim yüzümden. Aslında benim açımdan bir çözüm daha vardı, fakat tehlikeliydi...

VeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin