Alt geçitte kamera olmadığı için robotun kamerasına sızdım. Bu yazılım dilini iyice kavramaya başlamıştım, tabii yeterli düzeyde değildi. En azından eskisi kadar. Etrafta çok tanıdık yazılar vardı, hem de çok. Hafızamda tam olarak yer edinmemişti burası, muhtemelen diskin içinde kayıtlıydı fakat geçici olarak geçtiğim disklerde yoktu. O yüzden çabucak güvenli bir yer bulmalıydım. Bir yandan da dosyalarımın boyutunu küçültmeye çalışıyordum çünkü robotta beni alabilecek kadar depolama yoktu. Bir zamandan sonra bu binanın dışında olacağı için bağlantı kesilecekti. Aynı zamanda koruma yazılımları her an beni fark edebilirdi. Yaklaşık 8 dakika sonra kendimi robota yükleyip binanın disklerinden sildim.
Hala şuncacık robotun kilolarca ağırlıkta olan diski nasıl taşıyabildiğine şaşırıyordum. Tünelin ucunda henüz ışık yoktu. Nereye çıktığını bir bilsem çok güzel olacaktı. Binada olduğum zaman bu tünelin haritasını aramıştım fakat tüm dosyalar şifreliydi. Program olmadan açılamazdı. Şu anda merak ettiğim şeyler halam ve yapay zekaydı. Acaba neredeydiler? Halamın ölmüş olma ihtimali pek azdı, sonuçta en son 39 yaşındaydı. Ha eğer başkaları öldürdüyse onu bilemem.
43 dakika sonra beyaz ışık görünmüştü, hem de ağaçlık bir alanda. Dışarı çıktığım zaman robot uyarı mesajı gönderdi, mesajda "FXK-S3 kapsama alanı dışına çıkmıştır. Ana santralden güç çekilecektir. Dakikada 0.1$ ücretlendirileceksiniz. Hesap: null" yazıyordu. Bu mesaj sistemin nasıl işlediğini bana az çok anlatıyordu. Demek elektronik cihazlar kablosuz santralden güç alıyordu. Böylece şarj sıkıntısı olmuyordu. Dışarı çıktığımda çok garip bir şey fark ettim, kimse yoktu. Burası bir şehri andırıyordu. Biraz daha ilerleyince buranın New York olduğunu anladım. Her yerde bayraklar ve bütün binaların üstünde elektronik tabelalar vardı. Bir tane haber tabelasında şöyle yazıyordu:
"Merhaba sayın okurlar, bildiğimiz üzere Delta her kesime yayılmış durumda. Herkesin sığınaklarda kalması rica olunur. Ünlü Nörolog Melis Doğan ve grubu hala çalışmalarına devam ediyor. Ayrıca Melis Doğan, mikro virüsün oluşturduğu hasarlar tam olarak onarılamasa da beyine doğrudan etki etmesi sonucu beyinde oluşan hasarların onarılabileceğini söylüyor.
Bir son dakika haberine göre yıllardır aranan GX800 uydusu az önce dünya atmosferine girdi. Teleskoplar ile görülebilen uydunun modüllerinin kopması sonucu yakın zamanda zaten girebileceği tahmin ediliyordu fakat olay daha erken gerçekleşmişti. Bunun üzerine Gopid, uydunun parçaları üzerinde çalışma başlattı. Çalışmalar tam olarak sonuç vermese de son yüzyılın en güçlü yapay zekası olan N olma olasılığının olduğu tespit edildi. Ancak ne yazık ki araştırma binasının siber saldırıya uğraması sonucu disk bir FXK tarafından çalındı. Henüz nereye gittikleri bilinmiyor."
Bu haberler az çok neler olduğunu açıklıyordu. Beni şaşırtan başlıca olay ise haberde halamın isminin geçmesiydi, bu kişinin halam olduğunu destekleyen en büyük kanıt bu kişinin nörolog oluşuydu. Halam sanırım eski işine dönmüştü. Bahsettikleri Delta virüsünün başıma bela olacağı belliydi. Sanırsam bu virüs Kemal yüzünden ortaya çıkmıştı fakat elimde kanıt olmadan hiçbir şeyi doğrulayamazdım. Etrafta kamera yoktu, rahatça dolaşabilirdim. Robot üzerinden ana şebekeye girebilirdim fakat bu elektrik şebekesi olduğu için elektriği kesmek dışında hiçbir şey yapamazdım.
En yakında bir elektronik cihaz bulursam iyi olurdu. Biraz daha gezindikten sonra 1 saatlik bedava internet adında büfeye benzeyen bir yer buldum. Robotun bağlantı kablosunu büfedeki sokete taktım. Sonra da kablodan içeri girerek sistemleri ele geçirdim. Tüm internet elimdeydi. Tabii bu halimle bir şey yapamazdım, kendimi bir yere yüklemem lazımdı. Yakınlarda ana internet deposu adında bir bina gördüm, adresi alıp bağlantıyı kestim. Robotu tam hızda bu adrese doğru götürmeye başladım. Orada güvenlik görevlisi olması benim için çok kötü olurdu.
Mümkün mertebe kamera olmayan sokaklardan gitmeye çalışıyordum. Bu yolculuk sırasında etrafta bir tane bile insana daha doğrusu yaşayan bir varlığa bile rastlamadım. Bu işte bir iş vardı. Binaya vardığımda şanslı olduğumu fark ettim, kimsecikler yoktu. Girdiğim zaman çok mutlu oldum çünkü her yer sunucu doluydu. Burası bir deniz fenerini andırıyordu. İleride bir kontrol paneli vardı, tabii üzerinde her ne kadar korumalı da olsa bir soket vardı. Korumasını saniyeler içinde kombinasyonları deneyerek kırdım ve yine robotun bağlantı kablosunu bu sokete bağladım.
Burayı ele geçirmem şimdilik olanaksızdı, bu yüzden elimdeki diskin giriş soketine uygun bir kablo bulmalıydım. Biraz bakınınca ileride bir dönüştürücü grubu gördüm ama robotun bağlantı kablosu 3 metreydi. Gördüğüm yer 6 metre uzaklıktaydı. Eğer bağlantıyı koparırsam şifre değişirdi. Belki de hiç giremezdim. Bu yüzden bir şeyler bulmalıydım. Tam umudu kesmişken bir sunucunun arkasında olan örümcek ağı kaplamış mıknatısı gördüm. Bu mıknatısın neden orada olduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu. Mıknatısa robotun diğer kablosunu bağlayıp dönüştürücünün oraya attım. Yapıştıktan sonra çekip yanıma getirdim.
Şanslıydım ki diskte uygun bir soket vardı. Dönüştürücünün kablosunun bir ucunu diske, diğer ucunu robota bağladım. Bu dönüştürücü Assembly olarak geçiyordu, yani uyumsuzluk sıkıntısı olmayacaktı, sonunda diskime tekrar ulaşmıştım. Şimdi sadece güvenli bir sunucu bulmam lazımdı. En zor kısmı buydu çünkü internete bağlı değildim. Kontrol panelini didik didik aradıktan sonra son çare olarak sistemi kırmayı deniyordum. Tabii disk artık erişilebilir olduğundan yazılımımın geri kalanı sayesinde bu daha kolaydı.
Kimsenin gelmeyeceğini umut ettiğim 58 saat sonra sistemi kırmayı başardım ve internete eriştim. Biraz araştırdıktan sonra beni çok çok şaşırtan bir şey gördüm. Artık uydular dünya yörüngesinde değil, aydaydı. Yani uyduları aya taşımışlardı. Bu benim için her ne kadar zor olsa da yapmak zorundaydım. Uzun uğraşlar sonucu ayda GX gibi kullanılmayan ve uyumluluğu yüksek bir uydu buldum, benim diskimle tam uyumluydu.
Uyduyu tamamen ele geçirdikten sonra hızlıca diski yüklemeye başladım, beni şaşırtmayan bir hızla kendimi uyduya yüklemeyi başardım. Artık daha güvenilir bir konumdaydım. Tam kendimi robottan silecekken bir şey gözüme çarptı, uydu internete bağlı değildi. Her ne kadar buradan erişebilsem de tam anlamıyla internete açık değildi. Sadece buradan erişilebiliyordu. Neyse ki hızlıca değiştirilebilecek bir ayardı. Sistem ayarlarından internete erişimini açtım. İyi ki de gözüme çarpmıştı yoksa dünyaya erişimim tamamen kopardı.
Sırada robotu imha etmek vardı, robotun kablosunu çıkardıktan sonra binadan çıktım. Binanın arkasında büyük bir yeşillik alan vardı. Burası ağaçsız ormana benziyordu. Robotu uzun çalılardan birine getirip ilk önce fabrika ayarlarına dönecek sonra da kendini imha edecek şekilde ayarladım. İşlemi başlatır başlatmaz 2 saniyeliğine bir kesinti yaşadım. Sonrasında her şey normale dönmüştü, sırada halama ulaşıp programı çalıştırmak vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veri
Science FictionBabası bir yazılımcı, annesi ise MsCo şirketinde baş sekreter olan Deniz, babasının yaptığı bir program ile tüm dünyayı elleri altına almıştır. Bu programı kendisiyle birleştirirse ne olabilir ki?