Filmin sonuna geldiğimizde Kemal uyuklamaya başlamıştı. Halbuki bugün hiçbir şey yapmamıştı, halam Kemal ile uğraşırken ben de televizyonu kapatıp odama çıktım. Telefonuma tonlarca mesaj gelmişti, hepsi de haber sitelerindendi. Telefonun kilidini açarken içimdeki tek kuşku fark edilmemizdi. Ki öyle de oldu, haber içeriği genel olarak şöyleydi:
"Evet, sevgili okurlar. Bugün yeni gündem olan bir konuyu sizinle paylaşıyoruz: Yeni bir HACKER grubu! Bildiğiniz üzere şu ana kadar 2 grubun da ortadan kaldırılmasıyla ilişkisinin olduğu düşünülen bu grup, şu anda da New York şehrindeki kapalı bir bölgedeki çalışan insanların ortadan kaybolmasıyla da ilişkilendiriliyor. Henüz grubun bir adı olmasa da ileride çok büyük işlere karışacağı bilişim uzmanlarının gözünü korkutmuyor değil."
Telaşla aşağı, halamın yanına indim:
- Hala bak ne yazıyor..
Telefonu verdim, haber başlığını okuduktan sonra:
- Önemli değil, ne kadar çalışma yaparlarsa yapsınlar bize ulaşamazlar.
- En azından biraz daha dikkatli olmamız gerekmiyor mu?
- Deniz, her grup illa ki bir zaman tanınacaktır. Sonsuza kadar gizli kalacağımızı kim söyledi?
- Haklısın ama yani...
- Ben zamanında çok site, banka hesabı patlattım. Merak etme bir şey olmaz.
Yüzümde az da olsa bir tebessüm belirdi. Bu konuşmadan sonra haber başlığının devamını da okudum:
"Amerika, İsrail ve Rusya'nın en ünlü bilişim uzmanları ve devlete bağlı olarak çalışan birçok siber güvenlik çalışanları, bu grubun kim olduğu hakkında büyük bir çalışma yürütüyor. Türkiye'yi korkutan şey ise bu ülkelerin çoğunlukla Türkiye'den şüphelenmiş olması. Eğer çalışmalar sonuç vermezse Türkiye'yi hedef alacaklarını açıkça belirtiyorlar. Şüphelenmelerinde ise çok mantıklı bir sebep var, Türkiye'ye her saldırı yapıldığında saldırı yapan grubun ortadan kaybolması. Şu an size söyleyebileceklerimiz bunlar."
Bu haberi gördükten sonra sinirlendim, sonuçta Türkiye suçlu değildi. Savaşı yapan onlardı, ben ise sadece karşılık vermiştim. Eğer Türkiye'ye bir şey yapacak olurlarsa karşılarında ben olacaktım. Uykum olduğu için odamın tekrardan yolunu tuttum. Ertesi gün telefonuma baktığımda hattın çekmediğini gördüm ama Wi-Fi vardı. İnternetten araştırdığımda Amerika'nın araştırma amaçlı tüm operatörlerin bağlantısını kestiğini gördüm, interneti de bu yüzden açık bırakmışlardı.
Programla ne yaparsam yapayım nasıl bir korumam olursa olsun fark edilirdim ve yaklaşık 1 dakika içinde babamla anneme kavuşmuş olurdum. Bunu olacağı barizdi. Tabi yine bir çözüm vardı, gizli bir şekilde programı çalıştırabilirdim fakat Amerika'nın ellerini Türkiye'den çekersem bu sefer baş hedef Türkiye olurdu. O yüzden ne kadar çabuk biterse o kadar iyi diyerek vazgeçtim.
Amerika'nın elleri Türkiye'den çekilene dek programı açmayacaktım. Yataktan doğrulup banyoya günlük temizliğimi yapmaya, sonra da çalışma odasına doğru gittim. Tam zamanında gelmişim çünkü halam az daha geç kalsam programı çalıştıracaktı. İlgili uyarıları yaptıktan sonra projenin ne durumda olduğunu sordum. Halam da projenin bittiğini ve yapay zekanın hata kontrolü yaptığını söyledi. Ben daha gözümü kırpmadan program bir bildirim gösterdi, hata yoktu ve çalışmaya hazırdı.
Bir tebessümle kodu çipin altyapısına uygun bir dile çevirdi ve çipe yükledi. Çipe, benim biyolojik kodlarım yani DNA'm kayıtlıydı. Benim komutumla işleve geçtiğinde beynim ile eşzamanlı olarak uyduya sinyal gönderecekti ve bu da programın açılırken gönderdiği dalganın 10 katı büyüklüğünde bir dalga gönderecekti. Bunu da tüm dünya hissedecekti. İşin sonunda ev ve çip çalışır hale gelecekti. Veri projesinin ilk adımlarını atmış olacaktık.
Çipi şimdi çalıştırmayacaktık, sanal ortamda bir ton testten sonra emin olduğumuzda çalıştıracaktık. Şimdilik çip için hazırladığımız özel kutuya yerleştirdik. Kutuyu da kasaya koyduk, artık kasa burada güvenli olmadığı için kasayı gizli odaya taşıdık. Artık her şey hazırdı, kahvaltı hariç. Hepimiz çok acıkmıştık, halam koşa koşa bakkaldan kahvaltılık malzemeler almaya gitti.
Kaç günden beri sadece evde olanları yemekten kusacak noktaya gelmiştik. Eskiden her ay tonlarca yiyecek aldığımızdan o ay boyunca yiyecek için hiç alışveriş yapmazdık, şimdi durumlar böyle değildi. Beni asıl üzen ise günlerce hiçbir şey yapmadan sadece oturacağımdı çünkü elimiz kolumuz bağlıydı. Programı çalıştıramazdık, projeyi geliştiremezdik çünkü bitmişti. Yapacağımız tek şey günlük yaşamda yapmamız gerekenlerdi; haberleri okumak, yemek yapmak ve yemek, dışarıda vakit geçirmek, bir işte çalışmak gibi.
Halamın zaten bir işi vardı ve maaşı da iyiydi fakat yıllık izne ayrılmıştı. Kemal ve ben zaten çalışmıyorduk. İstesem 10 saniye içinde dünyanın en zengin ailesi biz olurduk ama haram paraya karışmak istemediğim için bunu yapmıyordum. Okulumu annem öldükten 1 yıl sonra bıraktım, bana kattığı pek bir şey de yoktu. Tamamen programa yönelmiştim, zaten okula babam öldükten sonra bir daha gitme isteği de uyanmadı.
Şu an aklımdan bir yerlere gitmek ve genel olarak alışveriş yapmak geçiyordu. Madem üçümüz bir evde kalacaktık, o zaman eşyaları yenilememiz lazımdı. Buraya gelmeden önce halam ve Kemal halamın iş yerinin ofisinde kalıyorlarmış. Tam iş yeri sahibinin sinirlenip onları kovacağı zaman halama sinyal gelmiş ve bizim eve gelmişler.
Kendilerine ait bir evleri yokmuş, bu yüzden onlara kıyafet vs. almamız gerekiyordu. Halam geldikten sonra güzel bir kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra halam sofrayı toparlarken ona fikrimi anlattım. Neşeyle kabul etti, sofrayı toparlayıp hazırlandıktan sonra AVM'ye doğru yola çıktık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veri
Science FictionBabası bir yazılımcı, annesi ise MsCo şirketinde baş sekreter olan Deniz, babasının yaptığı bir program ile tüm dünyayı elleri altına almıştır. Bu programı kendisiyle birleştirirse ne olabilir ki?