Bölüm 4

3.4K 226 25
                                    

Hava iyice kararmıştı, cenazeyi ertesi güne ayarladım. Şu an hiçbir şey yapacak halim yoktu, en iyi seçimin yatmak olduğunu düşündüm ve sabah telefonun sesiyle uyandım. Aslında hiç uyanmak istemiyordum, arayan Mahmut amcaydı ve cenaze için hazırlanmamı söylüyordu, bana bir adres verdi. Bu adresi hastaneye vermemi söyledi, babamın tabutu buraya taşınacaktı. Tabutu ayarlamıştı, sadece benim hastaneye haber vermem gerekiyordu. Üstümü giyinip hastaneye geldim.

---------- 3 Saat Sonra ----------

Şu an babamın tabutunu gömmek üzere taşıyıcılık yapıyorum. Önceden kazılmış olan çukurun üstüne babamın tabutunu bıraktık, mahalleli üstünü toprak ile örterken hoca ise bir yandan da dua ediyordu. Ben ise ağlamaktan başka bir şey yapamıyordum. Gömme işleminden sonra, hoca ile beraber çeşitli dualar okuduk. Bu dualardan sonra herkes evine gitti, babamın mezarını anneminkinin yanına koymuştuk. 

Sırada mezara Mahmut amcanın önceden hazırladığı çiçekleri ekmek vardı. Çiçekleri ekip suladıktan sonra mezarın başında ağlamaya başladım, yeniden. O an aklıma bir şey tak etti, babam belki de bu program ile çok uğraştığı için beyin tümörüne yakalanmıştı. Programı tamamlamayacaksam, babam boşuna ölmüş olacaktı. Hızlı adımlarla evime doğru yol aldım, kapıyı açıp doğruca bilgisayarın bulunduğu odaya gittim. 

Gözyaşlarımı sildim ve programın şifreleme işlemlerini bitirmeye koyuldum. Kodların hepsini şifreledikten sonra kodları birbiri ile bağlayan "Main" dosyasına kod sayfalarını teker teker ekledim. Küçük bir algoritma ile hepsini kolayca yaptım, sırada programı birleştirmek vardı. Satırları kontrol eden önceden babamın yaptığı başka bir programı çalıştırdım. Hiçbir kodda sıkıntı yoktu, program çalışıyordu. Şimdi ise kodları tek bir dosya haline getiren programı çalıştırdım, bu işlem muhtemelen 1 ya da 2 gün sürecekti. Sonuçta 600.000 sayfa kod vardı. 

Bu işlem olurken, ben ise son işlemleri halletmeye koyuldum. İlk önce kendime bir sandviç yaptım, daha sonra avukatın vermiş olduğu belgelerle bankanın yolunu tuttum. İlk önce kimliğimi istediler, cebimden çıkarıp sekreter kadına verdim. Kimliğimi doğruladıktan sonra ona elimdeki belgeleri verdim, kadın belgeleri kontrol etti.

- Babanız Hüseyin Doğan'ın hesabında şu anda 20.000 TL görüyorum. Bu belgede yaşınız 1 yıl geri olmasına rağmen avukatlıktan yazılmış bir belge var. Belge ise bu 20.000 TL'yi hesabınıza aktarmamı söylüyor. Doğru mudur?

- Evet, doğrudur.

- Peki, şimdi hesabınızı oluşturalım. Tam adınız, Deniz Doğan. Doğum tarihiniz, 11 Temmuz 2002. Doğum yeriniz, Samsun. Baba adı, Hüseyin Doğan ve Anne adı, Melek Doğan. Değiştirmek istediğiniz herhangi bir husus var mıdır?

- Hayır yok.

- Şimdi telefon numaranızı rica ediyorum sizden.

- ...

-  Telefonunuza bir şifre gelecek, onu bana söyler misiniz ?

- 2566544323

- Bu sizin banka şifreniz, değiştirmek isterseniz bankamızın sitesinden T.C. No ile giriş yaparak değiştirebilirsiniz. Şimdi 20.000 TL'yi aktarıyorum... İşleminizi tamamladım. Babanızın hesabını sileceğim, onaylıyor musunuz ?

- Evet, onaylıyorum.

- Tamam, tüm işlemleriniz bitmiştir. 8 Saat içerisinde banka hesabınız aktif olacaktır. Kredi kartı da çıkartmak istiyor musunuz ?

- Şimdilik gerek yok, belki daha sonra.

- Yardım etmem gerek başka bir husus var mıdır ?

- Yok, teşekkürler. İyi günler.

- İyi Günler.

Bankadaki işimi halletmiştim, noter işlerini de avukat halledeceğini söylemişti. İşlerim bitmişti, evime döndüm. Programın işlemi daha %25 olmuştu, bitmesine vardı. Şimdi yapacağım şey ise programı kaydedebilecek güvenli bir usb bellek bulmaktı. Babamın deposunda onlarca vardı ama hepsi 8 GB idi. Programın kapladığı alan 48 GB idi. Biraz daha araştırdıktan sonra 128 GB alana sahip olan kaliteli bir usb bellek buldum. Bu belleği alarak masanın üzerine koydum. 

Sabahtan beri doğru düzgün bir şey yememiştim, dolabı açıp ne yiyebileceğime bakmak istedim. Ama dolabı açar açmaz evi o iğrenç koku sardı, dolapta çürümüş yiyeceklerden başka bir şey yoktu, dolabı temizlemeye koyuldum. Temizleme işlemi bittikten sonra cebimde kalan 20 TL ile kendime yemek siparişi vermenin daha doğru olacağını düşündüm. Yemeği beklerken televizyon izlemeye başladım. Gözüme çarpan bir haber kanalındaki spiker:

"Evet sayın seyirciler, dün gece 20.00 saatlerinde Merkez Bankası'na olan bir siber saldırıdan söz edeceğiz sizlere. Biliyorsunuz ki, 2 hafta önce bir casus meclise sızmak isterken yakalanıp hapse atılmıştı. Kendilerine 'Mesus' diyen bu hacker grubu, bu adamı bırakmamızı istiyor. Bu saldırının ardından grup, bu mesajı paylaştı:

'Dün gece Merkez Bankanıza saldırarak sadece size küçük bir uyarı verdik. Eğer Michael Ron'u bırakmazsanız, bu küçük uyarı daha büyük meblağlara taşınabilir. Biz kim miyiz? Biz Mesus'uz!'

Ünlü bilişim uzmanlarımız bu sorunu çözmek için her türlü yolu deniyorlar..."

Bu sırada kapı çaldı, televizyonu kapatıp kapıya yöneldim. Gelen yemekti, kuryeye elimdeki 20 TL'yi verdim. Yemeği alıp mutfağa yöneldim, yemeğim bittikten sonra mutfağı temizleyip yatmak üzere yatak odasına yöneldim. Aklımda tek bir şey vardı Mesus adlı grubu durdurmak...

VeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin