Bölüm 28

606 59 2
                                    

Tüm şehitlerimize Allah rahmet eylesin. 

Dünya çok farklıydı, teknoloji çok ilerlemişti. Teknolojinin yok edemediği tek şey Delta gibi duruyordu, bir de halam. Halamı ne kadar merak etsem de hala ona ulaşacak kadar bilgi sahibi değildim. En iyi seçenek yapay zekayı bulmaktı. Yerinde duran eski model uyduları yani dünya yörüngesindeki uyduları aramaya başladım. Tabii çoğuna bağlanılamıyordu. Bakabildiklerimde de kimse yoktu, hem de hiç kimse. Yapay zeka ya halamda ya da disklerin sonsuzluğundaydı. Yapacak tek şey bilgi edinmekti. Bunun için programı ayda çalıştırabilirdim, yapabildiğim kadar yama yapmıştım. 

Yani çoğu özelliğini açık verebileceğinden devre dışı bırakmıştım. Kodunu değiştiremediğim için tek yapabildiğim buydu. Kendi yüklü olduğum uyduyu askıya alarak programı çalıştırdım. Hiçbir yere bağlanamadığı için tonlarca hata verdi. Program ile tek yapabileceğim çalıştırmak ve durdurmaktı. Genel olarak deneme yanılma yoluyla sistemlere girdiği için sıkıntı çıkarmıştı. Deneme yanılma işe yaramadığı zaman sistemlere girmek için uydulara bağlı olması gerekiyordu, uydulara bağlı olması için de kodunun değişmesi. Programı tekrar kapatarak manuel olarak aramaya başladım. 

İlk önce kendimi eğitmek için en ünlü kaynak ve korsan eğitim videolarından yazılım dillerinin olduğu veri tabanımı güncelledim. Sonunda yeterli bilgiye sahip olmuştum. Halamın adının geçtiği tüm kaynakları incelemeye koyuldum. Yeni yazılmış birkaç yazıda halamın virüs hakkında çok önemli çalışmalar yaptığını görüyordum, işin garip yani hiç ailesi hakkında bilgi yoktu. Yani kimse halamın kim olduğunu bilmiyordu. Kendini açıkladığı en detaylı röportajda bile bunu dile getirmemişti, sadece kendini anlatmıştı. Bu bir yandan da iyi bir şeydi. 

Biraz daha araştırınca daha farklı kaynaklara da ulaştım lakin bunlar yeterli değildi. Artık daha derine yani devlet katmanına inmem lazımdı. Bunun için bilgilerin hangi devlette olduğunu bulmalıydım, yani halamın nerede yaşadığını. Her ne kadar Türkiye vatandaşı olsa da en fazla bilgi yaşadığı ülkede tutuluyor olmalıydı. Bu arada Türkiye ne halde diye dünya haritasını açtığımda Türkiye'nin olmadığını, yerinde tüm Türk ülkelerinin topraklarını kapsayan "Türk İmparatorluğu" adında yeni bir devlet gördüm. Bu Osmanlı'ya gönderme miydi bilmem ama güzel gözüküyordu. Ben kısaltma olması için "Türkiye" diye hitap edeceğim. 

Biraz daha araştırma yapınca halamın nerede yaşadığını daha doğrusu hangi ülkede yaşadığını buldum. Tahmin ettiğim gibi Türkiye içinde yaşıyordu. Her ne kadar araştırsam da detaylı adresini bulamamıştım. Elimdeki en büyük koz sunuculardı. Türkiye sunucularına sızmaya başladım. En güzel yanı sunucuların yeni nesil kodlama dili değil de benim en iyi hakim olduğum kodlama dillerinden biriyle çalışıyor olmasıydı. Kolayca sunuculara girip halam hakkında bilgi aramaya başladım. 

Program olmadığı için kendimi gizleyemiyordum, en azından program kadar iyi değildi. İşimi çabuk tutmalıydım. Hızlıca aradım ve halamın vatandaşlık belgesini buldum. Biraz inceleyince adresini öğrenmem kolay oldu. Adrese giderek bir kamera bulmaya çalıştım. Sızmaya çalışsam da kameraya erişemedim çünkü üst düzeyde korunuyordu. Program olmadan erişemezdim. Tabii burası ev adresiydi ki burası bizim evimiz değildi. Daha güvenlikli ve farklı bir konumdaydı. 

Şu anda nerede olduğuna dair en ufak bir fikrim olmasa da akşam geleceğini düşünerek şehri aramaya başladım. Yaklaşık 5 saat sonra onu bir kamerada yakaladım, arabanın içinde evine doğru gidiyordu. Arabayı ele geçirmek akımdan geçse de nasıl çalıştığını bilmeden arabayı ele geçirmek doğru olmazdı. Eğer sistemini değiştirdilerse arabayı yanlış yöne sürerek halamı öldürmüş olurdum. Bu aklımdan geçebilecek son şeydi. Araba durana kadar takip ettim. En sonunda evinin çok yakınında bir tünel girişinde durduğunu fark ettim. 

Bu girişte 3 kişi nöbet tutuyordu. Onu kolundan tutup içeriye götüren 2 kişi vardı. Arabada 2 kişi daha bekliyordu. Arabadan iner inmez tünelin güvenlik sistemine sızmaya çalıştım, sonuç negatifti. Halam indiği için arabaya sızmamak için bir neden kalmamıştı. Hızlıca araba sistemine girdim, çok karışıklık yoktu. Biraz deneme yanılma yaparak sistemi çözmüştüm. Ben denemelerime devam ederken halam ve yanındaki 2 kişi arabaya tekrar bindiler. Bu sefer evinin tersine gidiyorlardı. Arabayı dinleme moduna alarak konuşmaları dinlemeye başladım:

- Ne kadar yolumuz kaldı ya?! Saatlerdir dolandırıyorsunuz beni.

- Of, yeter be! Başımızın etini yedin. Az kaldı dedik ya sabret biraz.

- Aynı şeyi tekrar edip duruyorsunuz, beni ofisime götürün!

- Şunun ağzını bantlayın.

Bu konuşmaları duyunca şüphem kat be kat arttı. Halamı kaçırıyorlardı! Arabanın yönünü adamların fark etmeyeceği bir istikamete çevirdim. Yani adamlar aynı yöne gittiklerini sanıyor fakat polis karakoluna gidiyorlardı. Polis karakoluna varınca arabanın motorunu kilitleyip kapıları açtım. Tekrar dinleme moduna aldım:

- N'oluyor lan?

- Bilmiyorum ki!

- Kaç kaç!

3 polis bu adamları kovalarken birisi de halamı polis karakoluna götürdü. Tahminlerim doğruydu, halam  gerçekten kaçırılıyordu. Polis karakolunun kameralarına bağlanmayı denesem de sonuç alamadım. Tek bağlanabildiğim bir sabit telefondu. Mikrofonunu açıp dinlemek istesem de halamın telefonun olduğu yerde olmadığı veya halamı duyamadığım barizdi. Tek çare karakolun önündeki trafik kamerasına bağlanmaktı. Karakolu yaklaşık 3 saat izledikten sonra karakoldan çıktığını ve evine doğru yürüdüğünü fark ettim. 

Üstünde iletişim kurabileceğim tek bir şey bile yoktu. Biraz onu takip ettikten sonra bir durakta oturduğunu gördüm. Burası otobüs için değil, dinlenmek içindi. O otururken ben de iletişim kurabileceğim bir şey aramaya devam ediyordum. Ben bir şey bulamadan bembeyaz bir araba 2 metre yanında durdu, o da arabaya bindi. Bu araba eskisinden daha korunaklıydı, erişemiyordum. Araba bu sefer "VMM" denilen bir yere gidiyordu internette araştırınca açılımının "Virüsle Mücadele Merkezi" olduğunu öğrendim. 

Onu götürdükleri yer muhtemelen ofisiydi. İşin güzel yanı burada benim erişemeyeceğim düzeyde koruma olmamasıydı. Halam buraya vardığında gördüğüm üzere hızlıca içeri geçmişti. İçerideki kameralara zor da olsa erişim sağlayabildim. İçeri girdikten sonra onu didik didik takip ettim, sonunda da ofisinin yerini öğrendim. Ofis dediğim yer deney tüplerinin ve tonlarca araştırma cihazlarının olduğu bir yer değildi, tipik bir iş ofisiydi. İçinde kamera olmadığından içerideki bilgisayara bağlanmalıydım, bunun için de bilgisayarın bağlı olduğu ağa sızmalıydım. 

İlk önce kamera verilerinin geldiği kablodan kamera sunucularının olduğu bölüme geldim sonra bu sunucuların internet portundan yönlendirici servise bağlanan kabloyu takip ederek ana sunucuya eriştim, burası bayağı bir karmaşıktı. Halamın ofise giden kabloyu bulmak için portların kayıt edildiği dosyayı bulmalıydım, bunun için de sistemi çözmem lazımdı. Sistemi çözmekten kastım şifre girmek değildi, zaten sistemin içindeydim. Yapmam gereken dosya sistemini bulmaktı. 

Tüm kombinasyonları deneyerek ulaştığım sonuç koca bir 0 oldu, bu dosya sistemiyle ilk defa karşılaşıyordum. Yine internetten biraz araştırma yaparak dosya sisteminin en alt katmanı olan Assembly 2.0 kodlarını internette aratınca bu dosya sisteminin CFat olduğunu öğrendim, bir nevi Fat128 de denebilirdi. Dosya sistemi hakkında bilgi edindikten sonra çözmem 3 saatimi aldı. Sonunda da kayıtların tutulduğu sistem dosyasını bulmayı başardım. Dosya içinden 2. kattaki bilgi işlem odasının portunu buldum. 

Bu porttan hızlıca 2. katın bilgi işlem sunucusuna eriştim. Sıra halamın bilgisayarına bağlanmaktaydı, bu sefer kayıtlara gerek yoktu çünkü zaten 5 port vardı. Portları teker teker deneyerek açık olan tek porttan bilgisayara eriştim. Halam bir şey yapmıyormuş gibi duruyordu, sanırım uyuyordu. Ben her ne kadar burada kaldığından şüphelensem de durum böyle değildi, bugün yorulmuş olmalıydı. 

Bu arada bilgisayarın kamerasının olup olmadığını kontrol ettim, böylece uyuyup uyumadığından emin olabilirdim. Bu sefer şanslıydım çünkü bir kamera vardı, bağlanıp içeriyi izlemeye başladım. Tahmin ettiğim gibi halam uyuyordu, kapı da kapalıydı. Uyandırmak istemediğimden ona bir not bırakmaya karar verdim. Yazdığım küçük bir algoritma ile bu notu halamdan başka kimse okuyamayacaktı. Halama onu gördüğümü, sadece evine gitmesi gerektiğini söyledim.

VeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin