Bölüm 8

3K 181 2
                                    

Bir anda jeneratörden *fıss* sesi geldi, muhtemelen benzini bitmişti. Bunu onaylayan olay ise bilgisayarın ve modemin kapanmasıydı. Jeneratörü geri taşımak zor olacağından odanın bir köşesine koydum, zaten çok fazla boş alan vardı. Babam öldükten sonra önemli eşyaları yatak odasına koymuştum, önemsizleri ise satmıştım. Bilgisayar ve modemi yeniden fişe taktıktan sonra pencereden dışarı baktım, herkes normale dönmüştü. 

Ben ise işime devam etmeliydim, sonuçta yapılacak çok iş vardı. Programı tekrardan açtım, bir kağıda yazdığım casus yazılımın IP bilgilerini programa girdikten sonra bilgisayara bağlandım. Şuan bir saldırı üzerinde değillerdi, ama her an saldırıya geçebilirlerdi. Kameraya baktığımda bu sefer kamera sürücüsünün devre dışı bırakıldığını değil, kameranın komple söküldüğünü gördüm. Mikrofon da aynı şekildeydi, tek sorun bulundukları yerde hiç kamera olmamasıydı. Gerçi bu pek de sorun değildi, programın acil durum modu vardı. 

Bu mod hedef cihazın güç devresine aşırı yükleme yaparak ark çıkarıyordu, bunun sonucunda ise patlama oluyordu. Çalışma prensibi basitti, uyduların yönünü cihaza çevirerek son güçte sinyal göndermelerini sağlıyordu. Eğer bu çok büyük bir sunucuda gerçekleştiriliyorsa can kaybı çok büyük olabilirdi. Ben ise son çare olarak bunu yapacaktım, işimi şansa bırakamazdım. 

Deneyeceğim şey monitör ekranına sızmaktı, görünüşe göre yeni bir yazılım yazıyorlardı. Bunu fark ettirmeden engellemeliydim, ancak her deneyeceğim yöntemde fark edilme riskim vardı. Türkiye içinde olmadıkları için ihbar edemezdim. Yazdıkları yazılımın bitmesini bekledim. Yazılım bitince bilgisayarı kapatmışlardı. Saate baktığımda oranın muhtemel olarak gece vaktinde olduğunu hesapladım, yani uyumuşlardı. Şansıma bilgisayarın kablosuz kartı uzaktan açmayı destekliyordu, casus yazılım sayesinde bilgisayarı açtım. Fan hızını olabildiğince düşürdüm, ses olmasını istemezdim. Yazdıkları yazılımı iyice gözden geçirdikten sonra Türkiye'nin internet şebekesini çökertmeye yönelik bir saldırı olduğunu anladım fakat kod satırlarını okudukça farklı şeyler günyüzüne çıkıyordu. 

İnternet şebekesinden önce banka hesaplarını ele geçirmeye yönelik de bir şeyler eklemişlerdi. İyice sinirlendim, her ne kadar bilgisayarı yüzlerinde patlatmayı istesem de bunu yapamazdım. Aslında elimden her şeyin gelmesi ama hiçbir şey yapamamam beni sinir ediyordu. Yazılım görünüşe göre bitmişti, kontrol edeceklerini düşünmüyordum. O yüzden birkaç kod satırını değiştirmeyi deneyecektim, amacım ise saldırının yapıldığı an kablosuz kartına aşırı yükleme yapıp onu yakmaktı. Bu pek de bir şey ifade etmese de yeni bir kart bulana kadar saldırı yapamayacaklardı, ben de onlara karışamayacaktım. 

Kod satırlarını değiştirip bilgisayarı kapattım, birinin uyanık olmaması için dua ediyordum. Şimdi sırada önceden babamla planladığımız "V.E.R.İ." projesini hayata geçirmek vardı. Babam eğer program başarılı olursa onu insan beyniyle komplike bir şekilde çalıştırmayı planlıyordu, bu milyonlarca siber asker demekti. Türkiye için yeni bir başlangıçtı. Makinenin çalışma prensibi genel olarak basitti fakat çok uğraş gerektiriyordu. Herhangi bir bilgisayarı insan beyni ile kontrol etmek idi projenin amacı, bu bildiğimiz şeylerden değildi. 

Bir süper güç gibi düşünülebilirdi. Karşında baktığın bilgisayarın kildinin düşündüğün an anında açılması ve bilgilerin anında belirlenen bilgisayara aktarılması neden kötü olmasın ki? Projenin genel amacı buydu ve program bunun ilk basamağıydı. İlk olarak insan beyninin sinyallerini yakalayıp bunları bitlere veya qbitlere çevirmek vardı, gerisi kolaydı. Bunun PCB tasarımını önceden yapmıştık, cepte taşınan bir tasarımı vardı. Cepteki kart açık olduğu sürece beyindeki sinyalleri yakalayacak ve bu sinyalleri bit ya da qbitlere çevirerek ana bilgisayardaki programa veri gönderecekti. 

Program ise bu verilere göre işlem gerçekleştirecekti. Bu bağlantıların güçlü bir şifreleme ile kullanılması çok önemliydi, aksi takdirde program ifşa olabilirdi. PCB tasarımının neredeyse tamamı hazırdı, ama dediğim gibi insan beyni ile olan iletişim kısmında sıkıntı yaşıyordum. Eğer babam yaşıyor olsaydı bunu çoktan çözmüş olacaktık. Bu düşünceleri bir kenara bırakıp mutfağa kahve almaya gittim, tam bu sırada bilgisayardan alarm sesinin geldiğini duydum. Kahveyi bir kenara bırakıp çalışma odasına koştum. Bilgisayar ile olan bağlantı kesilmişti, casus yazılımı fark etmiş olamazlardı. Çünkü yazılım BIOS belleğinde saklanıyordu. Muhtemelen düzenlediğim yazılımı çalıştırmışlardı.

VeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin