Bölüm 7

3.1K 220 15
                                    

Bu sırada uykumun geldiğini fark ettim, bugün çok yorulmuştum. Tabi uyumadan önce bir aralar bıngıl bıngıl olan midemin dolması lazımdı. Erzak dolabından makarnayı çıkarıp tencereyi boşaltırken diğer yandan su ısıtıcısına su doldurmakla uğraşıyordum. Her ikisi de hazır olunca kaynar suyu tenceredeki makaranın üzerine boşalttım. Ocağı açıp televizyonun karşısına geçtim, gündem coşuyordu. 

Herkes Mesus adlı grubun deşifre oluşunu açıklıyor, onlarla dalga geçiyordu. Ben ise acaba ihbar eden kişinin yani benim peşime takılırlar mı diye düşünüyordum. Polislerin bu bilgiyi ona ulaştıran kişi(leri) tanımak için araştırma yapması an meselesiydi. Bu kötü düşünceleri kafamdan atmaya çalışırken makarnanın suyunu çektiğini fark ettim. Ocağı kapatıp çekmeceden bir tabak çıkarttım, makarnayı doldurdum. Bir yandan makarna yiyor, bir yandan televizyon izliyordum. 

Kanalların arasında bir zamanlar annem ve babamla izlediğimiz bir diziye denk geldim. Şu an izlediğim bölüm dizinin son bölümüydü, aslında dizi çok önceden bitmişti fakat reytinglerin artması için tekrar oynatıyorlardı. Makarnam bittikten sonra bulaşıkları yıkayıp yattım. 

Bugün hiçbir şey beni uyandırmadı, uyandım fakat doğrulmak istemediğimden yatakta gözlerim kapalı dönüp durdum. En sonunda vazgeçip yataktan doğruldum, aç değildim. Telefonu açıp sosyal medyada gezinmeye başladım, ama beklediğim olmadı. Sosyal medya eski haline geri dönmüştü, olay unutulup gitmişti. Bu beni bir nebze de olsa sevindirdi. Tam bir fotoğrafı beğenecektim ki, bir mesaj geldi. Mesaj arkadaşımdan gelmişti, bir haber sayfasını atmıştı. Altına da "Baksana şerefsizlere uslanmıyorlar. Biri gidiyor diğeri geliyor." yazmıştı. Haber sayfasına tıkladım.

"Bir son dakika haberi daha, sayın okurlar. Mesus deşifre edildikten sonra bu sefer de kendilerine Extreme diyen birileri Türkiye'yi tehdit ediyor. Bu korsan ya da korsanların henüz bir grup olup olmadıkları bilinmiyor. Bu biri ya da birilerinin de amacı Mesus ile aynı, ikisi de meclise sızmak isterken yakalanan casusun geri teslim edilmesini söylüyor. Dediklerine göre Mesus'un yaptığı şeyler sadece bir başlangıçmış, daha kötüleri olacakmış..."

Haberi okurken elektrikler kesildi, elektriklerin kesildiğini henüz şarjda olan telefonumun şarj ikonunun gitmesiyle anladım. Telefonumu şarjdan çekip aşağı indim. Çalışma odasından bir kağıt çıkarıp üzerine "Extreme" yazdım. Dünden kalan makarnayı ocakta ısıtıp yedim. Sonra üstümü giyinmek üzere yukarı çıktım. O sırada pencereden bakarken gözüme insanlar çarptı, pencereyi açıp ne olduğuna bakmak istedim. Tüm insanlar telaş içinde oradan oraya koşuşturuyordu, belli ki tüm şehirde elektrik kesilmişti. 

Hızlıca üstümü giyinip dışarı çıktım, dışarısı ana baba günüydü. Elektriği olan bir yer bulmak üzere arabama bindim, kontağı çalıştırmadan önce telefonumu kontrol ettim. Arkadaşlarımızla kurduğumuz WhatsApp grubundan tonlarca mesaj yağıyordu, mesajlara göre elektrik sadece bu şehirde değil, Türkiye'nin tüm şehirlerinde kesilmişti. Telefonumdan her elektrik kesintisinde aradığım telefon numarasını aradım. Ama olmadı, görünüşe göre internet çekiyor fakat telefon çekmiyordu. 

Bir benzin istasyonuna doğru yol aldım, neler oluyor diye bilgi almak istemiştim. Benzin istasyonuna vardığımda jeneratörün çalıştığını fark ettim, yanında da televizyon çalışıyordu. Hızla istasyonun içine girdim, istasyon çalışanı televizyon kanallarında geziniyordu. Görünüşe göre en çok izlenen televizyon kanallarının bile çoğu çekmiyordu. İstasyon çalışanına ne olduğunu sordum:

- Durum çok vahim, duyduğuma göre Türkiye'nin ana elektrik şebekesinde patlama meydana gelmiş. Bunun Extreme'nin bir oyunu olduğu söyleniyor.

- Hiç çeken bir televizyon kanalı yok mu?

- Hayır yok, aslında birkaç kanal çekiyor. Ama hepsi tırt, haber kanalı değil.

- Acaba yetkili birine nereden ulaşabiliriz.

- Bilmiyorum, en iyisi evine git evinden çıkma.

- Neyse teşekkürler, kolay gelsin.

Aklıma babamın eski jeneratörü gelmişti. Arabaya binip evime doğru yol aldım. Elimdeki yükleri bıraktıktan sonra merdivenin altındaki depoya doğru ilerledim. Jeneratör yanındaki benzin bidonuyla bana bakıyordu, var gücümle jeneratörü yerinden çıkardım. Yanındaki benzin bidonuyla sürükleyerek çalışma odasına getirdim. Deposunu açıp benzini döktükten sonra bilgisayarın ve modemin fişini jeneratöre taktım. Jeneratörün ipini 1-2 kere çektikten sonra  çalıştırmayı başardım, bilgisayar monitörüne görüntü gelmişti. Tek kuşkum internetin çekip çekmemesiydi, ama korktuğum olmadı, her şey tıkırındaydı. 

Hızlıca programı çalıştırdım, dalganın gelmesiyle programın çalıştığına emin oldum. Türkiye'nin bir saldırı altında olup olmadığını kontrol ettim, öyle bir şey yoktu. Hatta Türkiye hiç veri alışverişi sağlamıyordu. Biraz daha bakındıktan sonra bir işaret gözüme çarptı, çok küçük ince bir çizgi ana trafonun olduğu yerden Amerika'nın bir eyaletine doğru uzanıyordu. Sinyalin içeriğine baktığımda, trafonun yazılımsal bölümünde bir virüs olduğunu tespit ettim. Bu virüs tüm sistemi kontrolü altında tutuyordu. 

Virüsün zararsız bir kopyasını bilgisayarıma indirdim, programın çözücü özelliği ile kod sayfalarına ayırdım. Kodları inceledikten sonra virüsü pasif etmenin bir yolunu buldum, bu yolu kod sayfalarına dökerek programa ekledim. Sonra sinyalin içeriğini bu antikor programı ile değiştirdim. Mesus'u deşifre ederken yaptığım gibi yanıltıcı sinyal özelliğini kullandım. Bir süre sonra elektriğin geldiğini gördüm, sorun çözülmüştü. 

Sırada Extreme'nin izini bulmak vardı, bu çok kolaydı. Sinyalin gittiği eyaletin tam adresini bir yere not ettim, şansıma ev akıllı bir evdi. Dışarısında kameralar vardı, bu benim işime yarardı. Kameraları izlediğim sırada evden bilgisayar çantalı bir grubun çıktığını gördüm. Neyse ki bilgisayara konum gösteren casus bir yazılım yüklemiştim. Savaş daha yeni başlıyordu...

VeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin