Sanal Savaş 3.Kısım:
Hoparlörlerden 3 adet vardı, tabii onlara yakın olan masum insanlar da vardı. Onlar için geçici olarak otelde rezervasyon ayarladım ve hepsine televizyon, telefon ve bilgisayar aracılığı ile mesaj gönderdim. Oralara yerleşeceklerdi, en azından kısa bir süreliğine. Hoparlörleri açmadım çünkü kalabalık gitmeden açarsam frekans yeterli düzeye ulaşmadan kaçarlardı.
Herkes yavaş yavaş gözükmeden dediğim otele yerleştiler. Çevrenin boşaldığından emin olduğumda hoparlörleri açtım, daha frekansı ayarlamamıştım. Programa zamanlayıcı ayarladım, hoparlörlere arka planda güç yüklemesi yapacaktım. Yeterli güç yüklenince de bombayı patlatacaktım. Zamanlayıcıyı başlattıktan sonra da Kemal'in ne durumda olduğuna baktım:
- Durumlar nedir Kemal?
- Bu sandığımdan kolay oldu, Deniz'in moleküllerini tıpkısının aynısı olarak yüklemeye gerek yok. Uyuduya disklerdeki anılarını yüklersek ve sıfırdan bir görünüm tasarlasak da olur, aslında şimdilik sadece ses ile iletişim kurarsak daha mantıklı olacaktır.
- Evet, güzel fikir. Peki ne kadar sürer?
- Yaklaşık 4 hafta sonra senin de yardımınla aracı hazırlamış oluruz. Sonra da bu aracı ana bilgisayara yükleyerek aktif hale getiririz. Yapay zeka da disklerin içindeki bilgileri yüklerse Deniz tekrar aramızda olur, en azından sadece program halinde.
Konuşmamızdan 2 dakika sonra yapay zeka bildirim verdi, yükleme bitmişti. Etraftaki bulabildiğim kameralardan orada olup olmadıklarını kontrol ettim, hiç kimse gitmemişti. Hoparlörler için 15 saniye geri sayım başlattım, sonra da Kemal ve bana kulak tıpası taktım. Ne olur ne olmaz, belki de buralara da ulaşabilirdi frekans. Geri sayım bittiğinde hoparlörler ile iletişimim kesilmişti, EMP aracılığıyla hala yaşıyorlar mı diye baktım.
Manzara korkunçtu, herkes ölmüştü. Bir ekran resmi çekip yapay zekadan gerekli sansürleri yapmasını istedim, bunu masaüstüne kaydettim. Sırada folyocular vardı, EMP ile onları kolayca öldürebilirdim. Oldukları yerin nüfusu fazla olduğu için hoparlörleri kullanamazdım. Mecburen folyoların içindeki cihazları kullanmalıydım. O an aklıma bir fikir geldi, kalan tüm kişilerin üzerinde en az bir GPS cihazı ve telefon vardı. Folyo içindeki telefonlar GPS cihazına bağlı olduğu için sadece telefonlara komut göndermem yeterliydi.
Komut gönderildiğinde GPS cihazı normalden daha fazla radyasyon yayarak onları öldürecekti. Bunu ise sürekli bir yerlere konum ve sinyal göndererek sağlayacaktı. Dediğimi çok basit bir şekilde yaptım, hem de tek bir komutla. Komut gönderildikten sonra GPS cihazı tahmin ettiğim gibi radyasyon yaydı ve herkes anında yere yığıldı. Sonra hızlı bir şekilde telefonlara gönderdiğim sinyali kestim. Ülke içindeki hainlerin işi bitmişti. Yine etraftaki kameralardan hainlerin resmini çekip yapay zekaya sansürlemesini söyledim. Elimdeki iki resmi de sosyal medyada "NLea" isminde yayınladım. Altına da bir not düştüm.
"Ülke içindeki hainlerin hepsi öldü, artık ülke içi temizdir. Herkes dilediği gibi dolaşabilir. Havadaki EMP dalgasına gelirsek; şu anda bir tehlike oluşturmuyor, yakın zamanda onun da icabına bakacağız. Sizden ülkece tek isteğim sınıra gidip, sınırı korumanız ve kalan son düşmanları da ülkeden kovmanızdır. Ülkemiz düşmanlardan temizlenince siyasi ve ekonomik sorunlarla bizzat biz ilgileneceğiz." şeklinde bir not düştüm.
Türkiye içindeki sorunlar bitince sırada enflasyon vardı, enflasyonu hileyle değil gerçekten düşürmek istiyordum. Yani Türkiye'de bir üretim seansı başlatıp halkımızı üretmemiz için ayaklandıracaktım. Bu sayede hem ekonomik sorunumuz düzelecekti hem de eski gücümüz yerine gelecekti. Sonra da Deniz'i geri getirip projeyi devam ettirecektik. MsCo yok olduğu için tek hedefimiz Dünya içi barışı sağlamak olacaktı. Sınır kameralarını açıp sınırı izledim, herkes toplanmıştı. Polisler kalabalığı engellemeye çalışıyordu ama pek başarılı oldukları söylenemezdi.
Halk, düşmanları ülkeden atmak konusunda kararlıydı. Başarılı da oldular, tam 3 saat içinde ülkede hiçbir düşman kalmamıştı. En ünlü mimarlar toplanıp yeni sınır kapısı için çizimlere başladılar. Ben de bu arada yapay zekaya ülkedeki insanları araştırıp kaçının türk kökenli kaçının yabancı kökenli olduklarını öğrenmesini istedim. Tam 5 saniye içinde karşımda 2.000.345 kişiden oluşan devasa bir liste belirdi, yapay zekadan sorun çıkaranları listelemesini istedim. Yani Amerika için çalışmak isteyenler, suç işleyenler gibilerini.
Listede 1 956 987 kişi kalmıştı, normalde çok az kişi kalması lazımdı. Bir sürü Amerikan askeri öldüğü için Türkiye halkının içindeki yabancı uyruklu kişiler ülkeye düşman kesilmişti. Yapay zekadan bu kişilerin ülke içinden çıkarılması için bir çalışma başlatmasını istedim, tabii bunu hak etmeyen sadece içinde küçük bir kin besleyen kişiler de vardı. Bunlarla ayrıca ilgilenecektim.
Devlet sunucularına girerek bu kişilerin kaydını sildi, sonra da hepsi hakkında sürgün kararı çıkarttı. Yaklaşık 1 hafta sonra ülkede yabancı olan ve hain olan kimse kalmayacaktı. Sırada üretim projesi vardı, bunun için tüm ülkeyi ayaklandırmam yani medyayı sallayacak bir haber yapmam lazımdı. Deniz olsaydı şu anda işimi kolaylaştırabilirdi. Aslında eğitim sistemini düzeltirsem ve ülkede yaşayan çocukların yeteneklerini değerlendirebilirsem, zaten başarılı olurdum. Bunun içine hack dışında faktörler de giriyordu. MEB içinde çalışan güvenilir bir arkadaşımın olması da lazımdı. O yüzden bunu Deniz'in yapmasını daha uygun gördüğüm için erteledim. Üretim yapıp enflasyonu düşürdüğümüz zaman tamamen projeye yönelecektik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veri
Science FictionBabası bir yazılımcı, annesi ise MsCo şirketinde baş sekreter olan Deniz, babasının yaptığı bir program ile tüm dünyayı elleri altına almıştır. Bu programı kendisiyle birleştirirse ne olabilir ki?