Bu güzel resim için aleren'e çoook teşekkür ederimm :*
&&&
Kerem öfkesini ayaklarından çıkarmak istercesine kampüsün içinde hızla yürüyordu. Robert peşinden ona yetişmeye çalışırken, belki de ilk kez Kerem'i bu kadar delirmiş görüyordu.
“Kerem bekle! Dur!” diye bağırsa da, ardına bile bakmadan neredeyse koşarak fakültenin içine daldı. Bir süre sağına soluna bakındıktan sonra, Yekta'nın bir köşede oturduğunu gördü.
“Yekta!” dediği an genç kız gözlerini kaldırıp ona baktı ve hızla yerinden ayaklanıp ona doğru koştu. Kerem bir an bile düşünmeden onu kolları arasına çekti. Genç kızı biraz sakinleştirdikten sonra, geri çekilip çatılmış kaşlarla ona baktı.
P.ç kurusunun onu hırpaladığını biliyordu. Yine. Ona nazik davranmalı, daha da korkutacak bir şey yapmamalıydı. Ama içindeki öfkeye engel olamıyordu işte! Gökhan'ın ona dokunmasını düşünmek bile çıldırma noktasına getiriyordu onu.
Büyük bir bencillikle, Yekta'nın daha ne kadar yara alacağını düşünmeden Gökhan'ı hemen yakalamak istiyordu!
“Nerede o?” P.ç! dememek için kendini zor tuttu. Yekta'nın karşısında küfür etmek, onu şaşkınlığa uğratmak istemiyordu.
“Kerem. Bilmiyorum.. Sadece eve gitmek istiyorum. Seninle konuşmam gerekiyor. Yani galiba Gökhan ağzımdan laf aldı ve bizim yaptığımızı biliyor. Gerçekten çok üzgünüm. O an çok fazla öfkelendim ve ağzımdan çıkanlara dikkat edemedim. Bana kızma lütfen.. Yine de sınavda biraz düşününce, hala avantajlı olduğumuzu fark ettim.. Eğer sen de öyle düşünüyorsan..”
Yekta kelimeleri resmen nefes almadan sıralıyordu, fakat bu kadar sessizliğin sağlıklı nitelenemeyeceğini düşündü. Başını kaldırıp baktığında, Kerem'in bugüne kadar görmediği öfkeli bir suratla, onun ardında bir yere baktığını gördü. Döndü ve Gökhan'la gözgöze geldi.
Genç kız nefes nefese Kerem'e baktı ve aklındaki cümleleri bir an toparlayamadı. Ama burada kavga istemiyordu! Olay büyürse belki okuldan uzaklaştırma bile alırdı. Bu durumda ailesinden saklayamazdı ve her şey bir bir ortalığa saçılırdı.
“Kerem!..” dedi ve hızlı bir nefes aldı. “Kerem, lütfen dışarı çıkalım. Lütfen burada olmaz! Başka bir şey düşünürüz. Ben seni görmek istedim, aslında canım çok yanmadı.” diye araya bir iki yalan cümle daha sıkıştırdı. Ama hiçbiri onun dönmüş gözlerini geri getirmiyordu.
Ellerini başına dayayıp haykırmak istedi. Durması gerektiğini, devam ederse herkese zarar vereceğini bağırmak istedi!
Genç çocuk, Yekta'yı arkasına doğru aldı ve Gökhan'ın suratına tükürürcesine konuştu.
“Gel lan dışarı! Yekta'ya tekrar dokunmak ne demekmiş ben sana göstereceğim it!”
Al işte kendini tutamıyordu..
“Ne diyorsun lan sen?! Buralar o senin kırılgan İngiltere'ne benzemez oğlum bilesin.”
Kerem bir iki adım öne çıktı. Gözleri öfkeden neredeyse kan çanağına dönmüştü ve etraftaki kimseyi görmüyordu. Yekta'yı bile.. Ona verilen zararda, hissettiği duygular, genç kızın bile ötesine ulaşmıştı.
“Sen gel hele dışarı! Ben senin o beyinsiz kafanı kırınca, neresi daha kırılgan görürüz p.ç!” Son kelimeyi büyük bir nefretle üzerine bastırarak konuştu.
“Ulan ben şimdi senin ananı...” diyerek ona doğru gelen Gökhan yumruğunu kaldırmıştı ki, Kerem ondan hızla davranıp atıldı ve daha birkaç gün önce dağıttığı o güzel suratına bir kez daha vurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluğumun Kokusu - TAMAMLANDI #Wattys2015
Romance"Seni çok seviyorum ben.. O aptal filmlerdeki çiftler gibi davranmayalım. Hemen ayrılmak için yer arayanlar var ya onlar işte... Hem hayatta çok az şey böyle nadir bulunur. Öyle ki bizim hikayemizde tuhaf sahip şeyler var. Karşı konulamaz ve insana...