Yatağımın üzerinde, bacaklarımı karnıma çekip oturuyordum. Yarın Hukuk Felsefesi sınavım vardı. Bu tür sınavlara daha çok doğaçlama girmeyi seviyordum fakat bir şey hakkında bilgin olmadıktan sonra herhangi bir yorumda bulunmak zor oluyordu.
Etrafımda kitaplar duruyordu ama benim tek yaptığım kollarımı bacaklarıma dolayıp oturmaktı.. O an bir felsefe işine giriştiğim doğruydu, ama bunun hukukla pek ilgisi yoktu hani.. Aklımı kurcalayan tek şey Kerem'di..
Hayır, bana şimdi her zaman ki gibi demeyin. Bu sefer ki farklıydı biliyordum. Ben ilk kez Kerem'in dudaklarını öpmeyi ve onu tadmayı hayal etmiştim. Bunun benim için anlamı... Ürkütücüydü. Kesinlikle!
Burçin kapımı çalıp içeri dalınca, artık gözüne nasıl göründüysem telaşla yanıma geldi.
“Yekta iyi misin? Ne oldu?”
“Bir şey yok.. Yani galiba..”
Yatağımın üzerini inceledi ve beni esir almalarına izin vermediğim kitaplarımı sıkıntıyla ileri doğru itti, karşıma oturdu.
“Yarın sınavımız var. Aslında bakarsan bundan sonraki yedi gün boyunca sınavlarımız var. O yüzden şimdi bana ne olduğunu söyleyemezsen aklındaki şeyi açıklığa kavuşturamazsın. Kavuşturamazsan da ders çalışamazsın. Eh ben size ders çalışmaya geldiğime göre beni de çalıştırmazsın. Ve sonuç olarak kendin kalacağın gibi, ben de dersten kalırım.”
Durumu gerçekten çok güzel özetlemişti, ama ben bile düşüncelerimin gitmek istediği yolu bilemezken, ona olduğunu gibi nasıl anlatabilirdim? Hem bu uygun bile değildi ve çok utanç vericiydi..
Biz Kerem'le ayrılmış olsak bile yanyana yıllarımız geçmişti. Birlikte büyümüştük, aynı yatağı bile paylaşmıştık. Ona sarılmak, onunla olmak istemiştim her daim ama onun dudaklarından öpmek farklıydı. Bu benim için çok farklıydı.. Bu benim için şey demekti.. Aşk demekti..
“Yekta?” diyen arkadaşıma cevap verdim.
“Hı?”
“Sen iyi misin? Rengi soldu birden. Ya ne oldu anlatır mısın artık, gerçekten çok merak ettim. Kerem'le mi kavga ettiniz?”
Ona bakıp başımı yavaşça sağa sola salladım.
“O zaman ne oldu söyle bana artık!” diyerek sertçe çıkıştı.
“Aslında bir şey olmadı.. Sadece geçen bir arkadaşımla konuşuyordum da, onun durumu geldi aklıma.”
“Allah Allah, kim bu arkadaşın, ne olmuş?”
“Tanımazsın ya.. Şey olmuş.” diye duraksadım. “Çok sevdiği yakın bir erkek arkadaşı varmış. Yani gerçekten çok iyi anlaşıyorlarmış ve birbirlerini çok seviyorlarmış. O kadar çok seviyorlarmış ki..”
“Sevgililer miymiş?” diyen arkadaşımın kahverengi gözlerinde bir saniye kadar donakaldım.
“Hayır.”
“Eee, tamam anlat, merak ettim bak.”
“İşte birbirlerine çok değer veriyorlar, ama aralarında öyle sevgililik, aşklık bir durum yok.. muş.. Yokmuş yani. Neyse, sonra bu arkadaşım birdenbire çocuğu kendine yakın hissetmiş. Yani daha öncekilerden çok farklı olarak, ona karşı içinde böyle,” Ellerimi karnıma yaklaştırıp, avuçiçlerimi tavana çevirmiştim ve yukarı doğru kaldırıp söylediklerimi taklit ediyordum. “Sıcak bir şey yukarıya yükselmiş. Sonra kıpır kıpır bir his onu sarmış.” derken parmaklarımı oynatıyordum.
“Öyle bir his ki, tam karnının ortasında,” deyip parmağımla midemin olduğu kısmı gösterdim. “Bir heyecan kıpırtısı onu bir an dünyadan uzaklara yollamak istemiş. Ve..”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocukluğumun Kokusu - TAMAMLANDI #Wattys2015
Romance"Seni çok seviyorum ben.. O aptal filmlerdeki çiftler gibi davranmayalım. Hemen ayrılmak için yer arayanlar var ya onlar işte... Hem hayatta çok az şey böyle nadir bulunur. Öyle ki bizim hikayemizde tuhaf sahip şeyler var. Karşı konulamaz ve insana...