30.Bölüm part-1

11.9K 526 4
                                    

Kerem gözlerini yavaşça araladığında havanın henüz aydnlanmadığını fark etti. Birkaç saniye evi dinledi. Her şeyin normal olduğunu düşünerek başını yavaşça çevirdi ve saçları birbirine girmiş, gözleri sıkıca kapanmış, bir kolu yastığa yaslanmış Yekta'yı gördü. Güzel yüzü kışın gösterdiğe boğukluğa rağmen bir ışık gibi parıldıyor, bir çiçek gibi taze görünüyordu. Onu uyandırmadan birkaç dakika boyunca yüzünü inceledi. Titreşen gözkapakları altındaki yeşil güzel gözleri hayal etti ve görmek istedi. Gözleri gözlerine değsin istedi. Yanıbaşında uyuyor olsa da, varlığından daha fazla uzak kalmak istemiyordu. Yekta'nın o neşesinden, gül bahçelerini andıran o güzel yüzünden uzakta kalmayı zerre kadar istemiyordu. O yüzden yavaşça eğildi ve onun gözleri içine bakıp gülümsesin diye uyandırmak için hareketlendi. Dudaklarını kızınkilere bastırırken, yüzünde muzip bir ifade vardı. Yekta, onun baskısı altından istemsizce kurtulmaya çalışırken, Kerem kendini daha çok bastırıyor, dudakları da gülümseyişle kıvrılıyordu.

Yekta tuhaf mırıltılar çıkarmaya ve ellerini kaldırıp üzerindeki baskıdan kurtulmaya çalıştı; fakat gözlerini bir türlü açmıyordu. Genç oğlan elleriyle kollarını tuttu ve yastığa sahipledi. Yekta, sonunda sarsılmanın etkisiyle gözlerini sertçe araladı ve yüksek bir ses çıkardı.

Kerem dudaklarını çektiğinde nefessiz halde ona terslendi. “Ne yapıyorsun! Öldürecek misin beni?”

“Hayır, sana hayat veriyordum.”

“Ben zaten yaşıyordum!”

“Ama ben yaşamıyordum...” deyip kızın anlamayan bakışlarına yöneldi ve ondan birkaç küçük öpücük çaldı. Hemen ardından sözlerini nazik ve etkileyici bir ses tonuyla açıkladı. “Senin böylesine canlı kanlı, öfkeli, gülümser, tatlı bir halde, o güzel gözlerinle bakmanı istiyorum. Çünkü seni özlüyorum. Ve ben artık seni hiç özlemek istemiyorum.”

Yekta uykunun verdiği mahmurluk ve Kerem'in bir anda kalbine dokunan sözleriyle afallayıp kaldığından birkaç saniye sadece boş boş baktı. Sonunda konuşması gerektiğini anlayarak, “Beni artık özlemeyeceksin ki...” diyebildi.

Kerem başını eğip, ona biraz daha yaklaştı ve kirpikleri arasından kıvamlı bir bakış attı ona. “Ben uykunda bile özlüyorken seni bu nasıl mümkün olacak?”

Yekta'nın yüzü sevimli bir gülüşe yer açtı. Kolları, oğlanın geniş omuzlarına ulaştığında sözlerini de masum tonda fısıldadı.

“Bana hiç uyumamam gerektiğini mi söylüyorsun? Yoksa kulaklarım yanlış mı duyuyor?”

Kerem'in niyeti ise tutku doluydu ve bu sesine açık şekilde yansıdı.

“Bunu istemiyorum desem yalan olur. Ama seni de düşünmem gerekiyor galiba..”

Yekta kendi tutamayıp kıkırdayınca, Kerem'in kaşları çatıldı. “Neden gülüyorsun, komik bir şey mi söyledim?”

“Hayır. Ama benim seni görmem için beni uyandırdığını düşünmüyorum.”

Çocukluğumun Kokusu - TAMAMLANDI #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin