-3 yıl önce-
Yatak odasının balkonunda yere uzanmış gökyüzünü seyrediyorum.
Ayrılmak istediğimi söylediğim günden beri tek başımayım. Ares evi ve içinde ki her şeyi bırakıp gitti, ama sanki her şeyi de yanında götürdü. O gittikten birkaç gün sonra davayı açtım. Her şey planlandığı gibiydi. Aniden aldığımız evlilik kararını yine ani bir kararla bitirmiştik. Tek celsede... Kararlı olmak zorundayım. Güçlü görünmem gerekiyor ama içten içe çürüyorum.
Ciğerlerine dolan hava boğar mı hiç insanı, boğuyormuş işte.
Damarlarımda gezen sıvı, kan değil acı sanki. Kalbimin attığını hissediyorum ama temel yaşam desteğine yanıt vermeyen bir hastanın 46.dakikasındayım.
Geri dönmem için her şey yapılmış ama pozitif hiçbir dönüt olmamıştı.
Belki de bir psikiyatri kliniğine yatmalı ve normal bir insana dönüşene kadar orada kalmalıydım.
Betonun soğukluğu içime işliyor. Sırtımdaki yaranın sızısı ömrüm boyunca içimde taşıyacaklarımın yanında o kadar hafif ki.
Bedenimde ki izi bana annem ve babamdan kalan son hatıra.
Yaşamak öyle zor geliyor ki, ama dayanmak zorundayım. Bu günlerin sonu gelecek biliyorum. Yerden kalkmadan benden biraz uzakta duran sigara paketine uzandım. Dudaklarımın arasına bir tanesi yerleştirip yaktım. Ciğerlerime dolan dumanın baş döndürücü etkisi öyle müthiş bir haz ki. Birkaç saniyeliğine de olsa beni alıp başka diyarlara götürüyor.
* * *
-Günümüz-Ares sorumu cevaplamadan önce çantamdan bir sigara çıkarttım ve stresten tir tir titreyen ellerime hakim olmaya çalışarak yaktım.
Şaşkınlıkla baktı bana.
"Sigaraya başlamışsın."
İçime çektiğim dumanı ağır ağır üfledikten sonra ona baktım.
"Duygularımı bastıracak bir şeylere ihtiyacım vardı. İlk başladığım zamanlarda ki hazzı vermiyor ama idare ediyorum işte."
"Sigara hiçbir duyguyu bastırmaz Kumsal."
"Biliyorum, bu sadece sembolik."
10-15 saniyelik sessizliği bozan ben olmuştum. Paketimden bir sigara uzattım.
"Sorumu cevaplamadın."
Bir bana bir de elimdeki pakete baktıktan sonra paketi alıp masanın üzerine bıraktı.
"Evet, hayatımda biri var."* * *
"Mutluluk sorunsuz bir yaşam değil, onlarla başa çıkabilme yeteneği demektir." Diyor James Robert.
Hayatımın çok mutsuz geçen döneminde bu sözü hayat felsefem edindim.
Karşıma çıkam her zorlukla baş ettim, her soruna göğüs gerdim.
Ama şimdi tokat gibi yüzüme çarpan bu gerçek karşısında kafamı deve kuşu gibi toprağa gömmek istiyorum. Tamam, sakin olmalıyım. Bu ihtimal her zaman vardı, zaten olması gerekendi. Önce şaşkınlıktan aralanan ağzımı kapatarak başlayabilirim mesela.
Sonrada boşu boşuna yanmakta olan sigaramı bitirebilirim. Sigaramdan bir nefes daha çekip söndürürdüm. Sanki onu duymamış gibi yaparak kahvemden de bir yudum aldım.
Demek hayatında biri var. Nasıl olur bu?
Tabi ki olur aptal! Hayatı boyunca senin gelgitlerinle mi uğraşacaktı! Ares gel seni seviyorum , Ares git seni istemiyorum. Onun adına çok mutluyum. Sağlıklı bir ilişki en büyük hakkı. Bu harika bir haber, kesinlikle mutluyum!
Lanet olsun!
Göğsümde yine o bilindik his. Kalp çarpıntım başladı. Arkama yaslanıp içimde ki kaosa son vermek isterken istemsizce kulaklarımı kapattım. Tedavi sürecimde insanların tuhaf davranışlarıma olan yabani bakışları yüzünden uzun süre dışarı çıkmamıştım. Bu sorunum nadir de olsa hala devam ediyor.
İşin tuhaf yanı ben bunu yaptığımda Ares'in bakışlarının değiştiğini fark etmemiştim.
"Ne yapıyorsun?"
Ellerimi kulaklarımdan çekip ona yaklaştım.
"Duyuyor musun?"
"Neyi?"
"Sesleri..."
Bir zamanlar bana gelme sebebi olan hayali seslerden bahsettiğimi anladığında geri çekildi. Bozuntuya vermeden gözlerime baktıktan sonra sordu:
"Ne söylüyorlar?"
"Sana haksızlık ettiğimi."* * *
Hemen bir sigara daha yakıp bu stresi hafifletmek istemiştim ama Ares yaktığım sigarayı parmaklarımın arasından alıp dudaklarına götürdü.
Benim aksime o oldukça rahattı.
"Kalkalım mı?"
"Bitirmeme izin ver."
Kalkmaya niyetlenip tekrar yerime oturdum.
Sigaramdan derin bir nefes daha çekti içine ve dumanını izledi.
Hiç bitmeyecek sanmıştım. Benim kadar hızlı içmezdi ki...
Hesabı ödedikten sonra arabaya yöneldim ama gelmiyordu.
"Gelmiyor musun?"
"Biraz işim var."
"Nereye gideseksin, bırakabilirim."
"Gerek yok, yürümek istiyorum."
Vedalaşmak için elimi uzattım, tokalaşmak istemiştim. O ise önce elime baktı, sonra gülümseyerek bana sarıldı.
Sımsıkı sarıldı hemde...
O an öyle güzeldi ki. Hiç bitmesin istedim. Birkaç saniyelik bir şeydi sadece. Zamanı durdurmak mümkün olmalıydı. Yalnızca bizim gibiler için...
* * *Eve döndüm...
İçimde anlamlandıramadığım bir huzursuzlukla üstelik. Neden böyle oluyor anlamıyorum. Yanlış yaptığım, yolunda gitmeyen bir şeyler var. Hep vardı, şimdiyse daha çok gözüme batıyor.
Yatağımın yanında ki çekmeceden bir antidepresan hapı çıkarttım.
Su almak için mutfağa gittikten sonra sandalyelerden birine oturup avucuma hapsettiğim hapa baktım.
Belki de benim sorunum buydu. Çözümü şu küçücük hapa bağlıyordum. Çözüm beynimde, çözüm aslında benim. Bu hastalıklı kişiliğin inkar edilemez tek çözümü bu. Hapı çöpe atıp suyu bir dikişte bitirdim. Televizyonumu açıp yatağıma uzandığımda aklımdan geçen tek şey bugün olanlardı. Hayatıma kaldığı yerden devam edebilecek miyim ?
Yoksa her şey Ares'in beni kurtardığı gece ki gibi mi olacak?
Kafam çok karışık, ne olacak,ne yapmak gerekiyor bilmiyorum.
Sahi, siz yerimde olsanız ne yapardınız?
(Kumsal'ın sorusu yoruma açıktır. Yaptıkları ve bundan sonraki yapacakları için yorum yapabilirsiniz 🤓.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♠️S A R M A Ş I K /2 ♠️
RomanceTamamlandı ☑️ Karadutun lekesini, sadece kendi yaprağı çıkarırmış. Eskiler, "İnsan da aynı bu ağaç gibidir." Derler. Yarasına ilacı başka yerde arayan yanılırmış. Her yaranın merhemi; kendi dalındaymış. 🖤 Kaybettiklerinin acısıyla bambaşka bir insa...