Çok uzun süre sessizlik oldu. Ares boş koltuklardan birine oturup bana arkasını döndü.
Sormak istediğim çok fazla şey vardı ama ne sormaya yetecek cesaretim ne de isteğim vardı.
"Ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Çok üzgünüm."
"Ne yapalım biliyor musun? Bence herkes kendi yoluna gitsin. Zorlamanın gereği yok."
"Bu bir daha görüşmeyeceğimiz anlamına mı geliyor?"
Sustu, cevap verene kadar geçen sürede zaten ne demek istediği anlaşılmıştı.
"Evet."
Ares ben hasteneden çıkana kadar başımdan ayrılmadı. Sonrasında beni evime bıraktı.
"Bu son görüşmemizse eğer, senden bir şey isteyebilir miyim ?"
Evet anlamında başını salladığında emniyet kemerini açıp ona döndüm.
"Öp beni."
* * *
Evime döndüm. Yalandan bir hamilelik depresyonuna girdiğimden evin içini bok götürüyordu.
İlk işim evi baştan aşağı temizlemek oldu. Sonrasındaysa bana bunu yapan o adiden hesap soracaktım, yani Berkay'dan.
Onu olabildiğince telaşlı bir ses tonuyla bir restorana davet ettim.
Aklımdaki kurgu eğer işe yararsa Berkay ile aramda gerçekten bir şey geçip geçmediğini de öğrenecektim.
Anlaştığımız saatten birazcık erken gittim.
Yüzümün solgun gözükmesini istediğim için fazla makyaj yapmamıştım.
Berkay'ı kapıda gördüğümde yüzüme üzgün bir ifade yerleştirdim. Şimdi seveceğim belanı Berkay.
"Kumsal, ne oldu sesin kötü geliyordu iyi misin?"
"Değilim, çok kötü şeyler oldu."
"Ne oldu anlat hemen."
"Gel, oturalım önce."
Masamıza oturduktan sonra derin bir nefes aldım.
"Biliyorsun hamileyim ve..."
"O konuda endişelenmene gerek yok Kumsal, evlilik benim için sorun değil. Gerçekten, bebeğimizi yalnız büyütmeyeceksin. Hemen yarın bile evlenebiliriz."
"Sorunda bu aslında Berkay. Seninle evlenmeye karar vermiştim, ama dün bir şey öğrendim."
"Gerçekten mi? Peki ne öğrendin ?"
"Ben... Bunu söylemek çok zor, hayatın tamamen değişecek."
"Kumsal söyle lütfen ne öğrendin?"
"Ben... Hıv virüsü taşıyıcısı olduğumu öğrendim."
Bir süre sessizlik oldu. Abartı bir tepki vermedi.
"N-nasıl yani, aids misin?"
"Taşıyıcıyım."
"Bu ne demek oluyor? İkisinin ne farkı var ki, hasta mısın değil misin?"
"Taşıyıcı olarak uzun yıllar yaşayabilirim ama bulaştırdığım insanlar..."
"Ne olmuş onlara?"
"Tedavi olabilirsin Berkay. İnan bana artık tıp çok gelişti ve her şey için bir çözüm var."
"Sen neyden söz ediyorsun? Hasta falan değilim ben."
"Bu seni öldürmeyecek, endişelenmene gerek yok."
"Hasta değilim ben!"
"Bağışıklık sistemin yavaş yavaş gücünü kaybedecek, tedaviye ne kadar erken başlarsak o kadar iyi. Doktorumdan senin için randevu aldım."
"Saçmalık bu. Yalan söylüyorsun, sen niye sağlıklısın o zaman? Neden bunca zamandır hiçbir belirti göstermedi?"
"Taşıyıcı olmam hasta olduğum anlamına gelmiyor ama sana bulaştırmış olmalıyım. Gerçekten çok üzgünüm Berkay ."
"Saçmalık! Yani seninle evlenemeyecek miyim ben?!"
"Ölümcül bir hastalığı sana bulaştırmam umrunda değilde evlenemiyor olmamızı mı kafana takıyorsun yani ?"
"Hayır! Elbette hasta olmam umrumda. Bana bunu nasıl yaparsın ha?!"
Berkay gözlerini devirdi. Beklediğimden daha aşağı bir tepkiydi onunkisi. Anlamıyorum biri bana ölümcül bir hastalık bulaştırsa kahrolurdum herhalde.
"Yarın birlikte doktora gidelim, ne yapabiliriz, bebeğimiz için hangisi daha iyi olacak öğrenelim."
"Hiçbir yere gitmiyorum ben."
"Ne? Nasıl gitmezsin?!"
"Kumsal lütfen şaka yaptığını söyle."
"Hasta değilim Berkay."
"Ohh be sonunda."
"Taşıyıcıyım, ama sen eğer tedaviyi reddedersen bu ilerleyecek. Ne boyuta ulaşacağını bilmiyorsun."
"Peki bebeğimize ne olacak?"
"Kürtaj olabilirim veya onu sezaryen ile doğurup hiç emzirmeyeceğim."
"Ahh Tanrım! Tüm bunlar bir şaka olmalı. Kumsal sen sağlıklısın. Yanakların pespembe, gözlerin ışıldıyor , tenin sıcak. Nasıl hıv taşıyıcısıyım dersin?"
"Ben demiyorum, testler öyle söylüyor."
"Ben, ben gitmeliyim. Yarın, yarın haberleşiriz, hoşçakal."
Berkay arkasına bile bakmadan gitti. Anlamıyorum acaba ben mi fazla beklenti içindeydim. Bence normal olanı kendi sağlığını düşünmesiydi. Hayır yani, Berkay'dan bahsediyoruz birde. O kendisine aşık , megalomanın önde gideni bir herif. Böyle bir şeye nasıl tepkisiz kalabilir? 🤔
* * *
Üç gündür Berkay'dan haber yok. Bu durumu oldukça ilginçleştiriyor.
Onunla aramızda gerçekten bir şeyler geçip geçmediği sorusu kafamda dolanırken o gece yanında getirdiği kadın birdenbire aklıma geldi. Sahi kimdi o kadın? Sema mıydı? Sena mıydı neydi adı, yüzü aynı patlıcana benziyordu. Sedaaa!
O kadını nasıl bulabilirim ben?
Telefonumu çıkartıp Berkay'ın sosyal medya hesabına girip Seda adındaki bütün kızlara baktım.Her ne kadar patlıcan şeklini kafamdan atamasamda kızın yüzü hayal meyal aklımda.
Bir kaç tane hesabı o olması ihtimali ile takip ettim. Bakalım bu bana neyi kanıtlayacak.
Ben takip isteğimin kabul edilmesini beklerken telefonum çaldı, arayan Berfu idi.
"Efendim."
"Ahh Kumsal iyi ki açtın sana çok ihtiyacım var."
"Ne oldu?"
"Birkaç günlüğüne şehir dışına çıkmam gerekiyor. Elizan, Athena ve dedesiyle beraber kalacak ama ikisi ne kadar idare edebilir bilmiyorum. Aycan annem işlerinin çokluğu bakamayacağını söylüyor. Onu bakıcıya da bırakmak istemiyorum, lütfen onlara gün içinde gidip yardım edebilir misin?"
"Berfu, ben... Şey, ben bebek bakmaktan inan hiç anlamam."
"Kumsal emin ol şu an hiç önemli değil. Gidersen eğer ne demek istediğimi anlayacaksın, lütfen."
Kısa süreli sessizliğin ardından Berfu'nun sessindeki çaresizliğe dayanamayarak kabul ettim.
"Pekala yarın uğrayacağım."
"Teşekkür ederim Kumsal, sen harikasın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♠️S A R M A Ş I K /2 ♠️
RomanceTamamlandı ☑️ Karadutun lekesini, sadece kendi yaprağı çıkarırmış. Eskiler, "İnsan da aynı bu ağaç gibidir." Derler. Yarasına ilacı başka yerde arayan yanılırmış. Her yaranın merhemi; kendi dalındaymış. 🖤 Kaybettiklerinin acısıyla bambaşka bir insa...