Kumsal<
"Eşim beni sevmiyor Kumsal Hanım. Bana eskisi bakmıyor, birlikte vakit geçirmek için hiç çaba göstermiyor. Bazı geceler ağlayarak uyanıyorum ama o bunun farkında bile değil. Buraya geleceğimi ona söylemedim. Söylesem de gelmezdi zaten. Birbirimizden bağımsız iki insan haline geldik. Bizimkisi evlilik değil yalnızca ev arkadaşlığı."
"Düşüncelerinizi eşinizle paylaştınız mı Esra Hanım."
"Hayır, onun anlamasını bekledim. Onunsa hiç umrunda değil."
"Sorunlarınızın başlangıcını bulmalı ve çözümlemek için birlikte hareket etmeniz gerekiyor. Belki de sizin çok büyük gördüğünüz o sebepler konuştuğunuz zaman küçücük kalacak."
"Haklısınız. Onunla hiç konuşmadım. Bunlardan kaçmayıp üzerine gitmeliyim."
"Kesinlikle."
Esra Hanım gözlerini silip gülümseyerek ayağa kalktı.
"Çok teşekkür ederim Kumsal Hanım. Umarım her şey söylediğiniz gibi olur."
"Umarım."
"Hoşcakalın."
"Güle güle."
Esra Hanım çıktıktan sonra seans boyunca aklımın bir köşesinde duran kemirgen türevi problemim devleşti.
Ben Ares ile hiç konuşmadım. Her şeyi kendi kafamda tasarlayıp uygulamaya geçtim. Onun fikirlerini hiç sormadım. Birbirimizde şifa bulacakken, ikimizi de çaresiz bir derdin içine ittim. Şimdi de gelmiş burada sorunlarınızı konuşarak halletmelisiniz diyorum.
Ben çok kötü bir insanım, çok kötü bir karardı, hata yaptım.
Bunu ona nasıl yapabildim ?
Düşüncelerim beni boğacak seviyeye geldiği sırada kapım çaldı ve içeriye Berkay girdi.
Berkay...
Esin'in ciddiye almam gereken biri olmadığını söylediği Berkay, okuldan mezun olduktan sonra bile irtibatı koparmadı. Kendisine hiçbir umut verici eylemde bulunmadığım halde Ares ile boşandığımızdan beri aramızda bir şeyler varmış gibi davranıyordu.
"Güzelim ..."
"Berkay."
"Duydum ki çok bunalmışsın ve biraz dolaşmaya ihtiyacın var."
"Evet bunaldım."
"Seni rahatlatacak o kahraman benim."
"İnan ki ertelenmekten birikmiş bir yığın işim var."
"O halde bu akşam yemek yiyoruz."
"Akşam mı?"
"Evet. Sen, ben ve romantik bir akşam yemeği."
-Sen ve romantizm bir arada... Ne kadar davetkâr(!)-
"Rezervasyonu yaptırıyorum. Akşam 8'de seni alırım. Görüşürüz."
Beni gelip yanağımdan öptükten sonra odadan çıktı. Yüzümü buruşturarak pencereden dışarıya baktım.
Keşke bu akşam bir uzaylı istilası olsa ve beni kaçırsalar. Eminim seninle geçireceğim vakitten çok daha eğlenceli olur.* * *
Söylediği saatten bir dakika bile geçirmeden evime gelip beni almıştı Berkay. Zorlu geçecek birkaç saat için şimdiden sıkıntıya düşüp dudaklarımı kemirmeye başlamıştım.
Çok şık bir restaurantta rezervasyon yaptırmıştı. Bu konuda hakkını yemeyeceğim ama içimi rahatsız eden şeyler var.
"Bu gece bana eşlik ettiğin için çok teşekkür ederim Kumsal. Yıllardır bu anın hayalini kuruyorum."
"Çok incesin."
"Beğendin mi?"
"Evet, çok hoş bir yer."
"Burası hoşsa sebebi sensin."
Ne tarafa kusabilirim acaba ?🤢
Zoraki bir gülümseme vardı yüzümde. 'Hadi kardeşim hadi' dememek için kendimi zor tutuyordum.
Uzanıp elimi tuttu.
"Bildiğini biliyorum, ama bunu sana hiç açıkça söylediğimi hatırlamıyorum. Seni seviyorum."
Ah Berkay gerçekten çok tatlısın ama ben senin için doğru insan değilim.
Garson bardaklarımıza şampanya doldururken iki tabak tatlı getirmişti.
"Yemek yiyeceğimizi sanıyordum."
Ki zaten sadece karnımı doyurmaya gelmiştim buraya.
"Yiyeceğiz güzelim, ama önce tatlı."
"Neden?"
"Tatlıyı yemek için yemeğin sonunu beklemeyi sevmiyorum. Ya ben bu zevki yaşayamadan ölürsem?"
Şaşkınlık içinde Berkay'ın tatlıyı yiyişini izledim.
"Bu çok mantıksız."
"Hayır değil."
"İlk lokmanı yutmadan da ölebilirsin."
"Öyleyse mutlu ölürüm."
Vücudumdaki tüm kan çekilip beynime hücum ediyordu sanki.
"Bence hemen yemeye başlamalısın. Buranın tatlıları müthiş."
Bu gece bitmeyecek galiba.
Çatalımı batırıp tatlıdan bir dilim ağzıma attım, daha tadına varamadan dişlerimin arasında sert bir şey hissettim.
Bunu gerçekten yapmadın değil mi Berkay?
Bir peçete alıp ağzımda ki şeyi çıkartırken bana sırıtarak bakıyordu. Neredeyse dişimi kıracaktım.
Aklıma gelen şeydi, bu bir yüzüktü.
Ona bakmadan gözlerimi devirmiştim.
"Benimle evlenir misin Kumsal?"
Hayret bir şey ya, karnım aç zaten, bir de evlilik teklifi çıktı ortaya. Ağız tadıyla bir tatlı yiyeyim dedim onun da içine yüzük koymuş Allah'ın manyağı.
"Allah'ım gerçek mi bu?"
"Gerçek olamayacak kadar güzel değil mi?"
-Gel bir de bana sor.-
"Berkay teşekkür ederim ama..."
"Dur! Lütfen hemen hayır deme!"
"Ne zaman diyeyim?"
Uzanıp yeniden elimi tuttu.
"Biraz düşün, hemen karar vermek zorunda değilsin. Düşünsene Kumsal, iki başarılı psikolog hayatlarını birleştiriyor. Önceki yaşadıklarının aksine şimdi, hastaların için iyi bir örnek olmaz mısın? "
"Üzgünüm Berkay. Her şeyi benim için düşünmüş, hazırlamışsın... Ama ben doğru kişi değilim. Ayrıca önceki evliliğimde yaşadığım hiçbir şeyden de pişman değilim. Evlilik terapisti olmam, evli olmam gerektiği anlamına gelmiyor. Ben bu şekilde de iyi örnek olabilirim."
Yüzüğü uzattığımda bana olan bakışları değişmişti.
"Yüzük sende kalsın. Ben fikrini değiştireceğine inanıyorum."
* * *Geçmeyen dakikalar nihayet son bulmuş ve evime dönmüştüm. Çantamı bir kenara atıp koltuğa uzandım. Kendimi çok yorgun hissediyorum. Bir süre tavanı seyredip bugün olanların analizini yaparken, cebime sokuşturduğum yüzüğü çıkartıp inceledim.
Bu birkaç saniyelik bir şeydi tabi sonrasında onu sehpanın üzerine atıp yatak odasına geçtim. Üzerimi değiştirdikten sonra her gece yaptığım gibi televizyonumu açıp yatağıma uzandım. O gece aklımda olan tek şey Ares'in evlenme teklifiydi. Kıyaslamamak elimde değil.
Boğucu düşünceler yine beynime hücum ediyordu. Gözlerimi sıkıca kapatıp televizyona kulak verdim.
Bunların hepsi geçmişte kaldı Kumsal. Artık sadece geleceğe odaklanmalısın.* * *
Aradan birkaç gün geçmişti. İzinli olduğum bir günün sabahında balkonumda kahvaltı yaparken bir yandan da gazete okuyordum.
Gündemde ki iç karartan haberlerin ardından magazin sayfasına şöyle bir göz atmak istemiştim ki gördüğüm haber karşısında başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü.
Ellerimde ki tüm can kaçarken istemsizce duvara yaslanıp boşluğa baktım. Buna gerçekten inanamıyorum, lütfen gördüklerim birer kabus olsun! Lütfen lütfen!
Haberin detaylarına bakamadan yüzümü ellerimle kapatıp derin derin nefes aldım. Kim yapar bunu kim?!
Evlendiğimizi bilen kaç kişi böyle bir haberle tüm kariyerimi mahvedebilir. Ayağa kalkıp bir sağa bir sola yürürken elimi alnıma koyup sakinleşmeye çalıştım.
"Athena ve Berfu yapmaz. Ares de olamaz zaten..."
O sırada aklıma gelen isim yerimde çivilenmeme neden olmuştu.
"Berkay Karaca."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♠️S A R M A Ş I K /2 ♠️
RomanceTamamlandı ☑️ Karadutun lekesini, sadece kendi yaprağı çıkarırmış. Eskiler, "İnsan da aynı bu ağaç gibidir." Derler. Yarasına ilacı başka yerde arayan yanılırmış. Her yaranın merhemi; kendi dalındaymış. 🖤 Kaybettiklerinin acısıyla bambaşka bir insa...