Ben gelirken çiseleyen yağmur şiddetini arttırmış ve sağanağa çevirmişti. Angele'ın yüzünü anlamsız bakışlarımla süzmeye devam ederken az önce duyduklarım beynimde yankılanıyordu. Hiçbir şey belli etme Kumsal! Doğal davran!
"That's,vthat's perfect. Congratulations!"
(Bu, bu mükemmel. Tebrik ederim.)
"Thanks."
Bu anlamsız bakışma ve sessizliğe bir son vermeliydim. Burada kaldığım her saniye kendi öz saygımı yitiriyor gibiydim.
"I have to go."
(Gitmek zorundayım.)
Koşar adımlarla evden uzaklaşmaya çalışırken bayan uzun bacak arkamdan bağırdı.
"Where are you go Kumsal?! Weather is so rainy! Ares will be here soon!"
(Kumsal nereye gidiyorsun?! Hava çok yağmurlu! Ares birazdan burada olur!)
Ares'in ben... Neyse sakin olmalıyım! Sadece küçük bir bezelye tanesi yüzünden hayatım mahvolacak değil ya!
* * *
Evime dönünce, özel günler için istiflediğim şarap zulasından arakladığım şaraplardan ikincisini bitirmek üzereydim. Burnumun ucunu görecek durumda değildim. Küvetimin içine oturmuş sessizce bir şarkı mırıldanıyordum. Kafam çok güzel yahu... İnanın orada her şey o kadar güzel ki.
Küveti ne zaman doldurduğumu hatırlamıyorum, zaten üzerimi de çıkarmamış direkt içine girmişim. Ellerim o kadar burukmuş ki bu halde katiyen parmak izim çıkmaz. Anlaşılan saatlerdir küvetteyim. Birisi ısrarla kapımı çalıyor. Ayağa kalkarsam düşme ihtimalim %70.
Kapıyı duymamaya çalışarak şarkıma devam ettim. Banyo da yankılanan sesim Rihanna'ya taş çıkartır bak o derece iyiyim. Kendi kendime bir kahkaha atıyorum bir ağlıyorum.
Ben böyle kendi halimde mutlu mesut takılırken içeriden sesleri gelmeye başlamıştı. Saniyeler sonrasındaysa kafası bal kabağına benzeyen bir adamla patlıcan suratlı bir kadın içeriye girdi.
Onları görünce yüzümü kırıştırdım. Bana yaklaştığında anlamıştım ki gelen bal kabağı Berkay'dı.
"Kumsal seni çok merak ettim! Ne bu halin iyi misin?!"
"İyiyim ben!"
Berkay geri çekilerek gözlerini kırpıştırdı.
"Yanında kibrit yaksam alev alacak durumdasın."
"Sen her kafan estiğinde böyle girecek misin lan benim evime! Şuna bak, kadın getirmiş bir de yanında!"
"Sakin ol, o benim arkadaşım Seda."
"Ben bu arkadaşız ayaklarına inanmıyorum artık ya!"
"Sudan çıkman gerek hasta olacaksın."
"Sanane ya sanane! Senden buraya gelmeni isteyen oldu mu?! Herife bak ya telefon iki kez çalsa neden ilk çalışta açmadı kesin bir şey oldu deyip yine gelecek herhalde! Allah'ın sapığı! Ne istiyorsun benden ne?!"
Patlıcan kadın Berkay'a yaklaşıp bir şeyler söyledikten sonra yanımda diz çöktü.
"Seni yatağına götürmemi ister misin?"
Sesi öyle şefkat doluydu ki içimde ki acılara dokunmuştu tek bir cümleyle. Başımı evet anlamında salladığımda kalkmama yardım etti.
Kalktığımda sarhoşluğumun farkına daha iyi varmıştım. Odama gidene kadar ondan tutundum. Berkay odamda bekliyordu.
"Berkay bize müsade eder misin?"
Kabak kafa çıktığında yatağıma oturdum.
"Üzerini değiştirmeliyiz."
Üzerimde ki tişörtü bir çırpıda çıkartıp bir kenara attım. Pantolonumu çıkarmak zor olmuştu, patlıcan uçlarından çekiştirerek yardımcı olduktan sonra bana temiz kıyafetler çıkardı.
Bir süre anlamsızca birbirimize baktık.
"Onları çıkartmam!"
"Çok ıslaklar Kumsal. İstersen çıkabilirim. Sen hazır olduğunda söylersin."
Patlıcan odadan çıktıktan sonra üzerimde kalanları da çıkartıp kuru olanları giydim. Gözüm telefonuma iliştiğinde ekrandaki bildirimlerin hepsinin Berkay'dan geldiğini görmemle daha bir çökmüştüm.
Komidinin yanına düşercesine oturup bildirimleri daha iyi görmek istemiştim ama yazıları okuyamıyordum.
Sessiz sessiz ağlarken patlıcan bana seslendi.
"Kumsal giyindin mi?"
Sinirle telefonumu duvara fırlattım. Çıkan sesten sonra Berkay'la ikisi odaya döndüler.
"Kumsal!"
"Gidin evimden hiçbirinizi görmek istemiyorum!"
"Kumsal yapma böyle."
Berkay yanıma gelip beni yerden kaldırdığında midem öyle bir bulanmaya başlamıştı ki içimdekileri daha fazla tutamayıp ne var ne yoksa Berkay'ın üzerine çıkarmıştım.
İğrençti, her şeyiyle gerçekten fazlasıyla iğrenç bir durumdu. Bu adam bu saatten sonra hala bende ısrarcı olursa tebrik edeceğim. Patlıcan beni tutup yatağıma yatırdı. Sonrasında olanlar hakkında tek bir şey
bile hatırlamıyorum. Hemen sızmış olmalıydım. Başım yastığa değer değmez...
* * *
Ertesi sabah, başımda ki şiddetli ağrıyla uyandım. Gözlerimi açamıyordum, ellerimle başıma bastırdım.
Allah'ım başım çatlıyor, ya içerde kazı çalışması var sanki ya da filler kolbastı oynuyor.
Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm şey saçlarımda ki pisliklerdi. Lanet olsun, bütün gece kusmuş olmalıyım... Yatakta doğrulup üzerime baktım. Yalnızca iç çamaşırlarım vardı. En azından üzerimdeki pis kıyafetleri çıkarmayı akıl edebilmişim. Her yerin ağzına s.mışım tabi o ayrı mevzu. Allah da benim cezamı verir tabi.
Yönümü diğer tarafa döndüğümde gördüğüm görüntüyle çığlık attım. Bunun ne işi var burada! Hemde benim yatağımda! Ben uyurken! İç çamaşırıyla yatmış bir de!
Çığlık attığım anda yerinden fırlayıp yerdeki kovayla beraber yanıma koştu.
"Berkay ne yaptık biz?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♠️S A R M A Ş I K /2 ♠️
RomanceTamamlandı ☑️ Karadutun lekesini, sadece kendi yaprağı çıkarırmış. Eskiler, "İnsan da aynı bu ağaç gibidir." Derler. Yarasına ilacı başka yerde arayan yanılırmış. Her yaranın merhemi; kendi dalındaymış. 🖤 Kaybettiklerinin acısıyla bambaşka bir insa...