Yüzünde daha önce hiç görmediğim bir ifade vardı. Şaşkınlık gibi,öfke gibi, her ikisi de değilmiş gibi. Öyle yabancıydım ki bu bakışlara. Sanki ona ait değildiler.
Bir şey söyleyecek olup susmuştu. Her gergin oluşunda yaptığı gibi ellerini sakallarına götürüp koltuğa oturdu.
"Nasıl olur bu?"
"Neden şaşırdın, her ilişkide bu ihtimal var."
"Şimdi ne olacak?"
"Ne mi olacak? Dalga mı geçiyorsun ciddi misin anlayamıyorum."
Birden ayağa kalkıp endişeyle bana baktı.
"Ben seni seviyorum, seninle yeni bir hayata başlamak istiyorum."
Kaşlarımı kaldırarak ellerimi önümde bağlayıp duvara yaslandım.
"Olur, Angele'ı da alırız yanımıza. Ona resmi nikah yaparsın bende kuması olurum, güzel güzel yaşarız hep beraber."
Kollarımı çözüp onunla aramdaki mesafeyi kapattım.
"Bir bebeğiniz olacak Ares. Bizim kuramadığız aileyi onunla kuracaksın."
"Böyle bir aile istemiyorum. Benim ailem sensin Kumsal."
"Artık olamam Ares. Yeni bir hayatın olacak."
"İçinde senin olamadığın bir hayat istemiyorum."
"Bizden bir şey olmaz artık kabul et bunu. Her zaman bir şeyler eksik kalacak, araya giren mesafeyi kapatamayacağız bunun için yapabileceğimiz hiçbir şey kalmadı artık!"
"Nasıl bu kadar umutsuz konuşabiliyorsun Kumsal, biz bunu öğrenene kadar her şey tamdı. Neyin eksikliğini hissettirdim sana, aramızda ki hangi mesafeyi kapatamadık söyle?!"
"Anlamıyorsun!"
"Tek söylediğin şey bu... Neyi anlamıyorum?! Anlamadığım şeyi söyle bana! Sebep bebek değil biliyorum! Başka biri mi var hayatında?"
Ares beni duvara yaslamış, öfkeyle ateş püskürten gözleriyle gözlerime bakıyordu.
"Ne?!"
Endişeyle dün akşam ki olanlar kafama dank etmişti. Alnımda mı yazıyordu acaba geceyi bir erkekle geçirdiğim. Berkay aklıma geldiğinde yeniden kusmak istemiştim. Bu dürtüyü bastırmak için elimle ağzımı kapattım.
"Bundan sıkıldım artık. Bu ilişkinin sonuçlarına katlanmak zorundasın. Yeni
sorumluluklarınla ilgilenmelisin . İyi bir baba olacağını biliyorum, sakın bizim yaptığımız hatalardan o küçük yavruyu sorumlu tutma."
Duvarla onun arasından sıyrılıp gözlerimi sildim. İçim kan ağlıyor kan! Ne zormuş insanın kendisine hiç gelmeyeniyle vedalaşması. Elimi ağzıma bastırıp parmaklarımı ısırdım. Eğer şu hissi bastırmazsam birazdan höykürerek ağlayacaktım.
"Bu son değil mi?"
Öfkesi dinmiş, artık pes etmişti. Sesinden yorgunluğunu hissediyorum.
Ona dönüp baktım, size yemin ediyorum o an karşımda ki Ares değildi. Üstü başı perişan haldeydi. Göz altlarına morluk oturmuştu, biri diğerinden daha koyuydu.
Saçı sakalı birbirine karışmıştı. Oysa öyle parlak ve yumuşaklardı ki, onlara dokunmaya doyamazdım.
İçimdeki dürtüye karşı koyamayıp ona sımsıkı sarıldım. Başını omzuma bastırıp kokusunu ciğerlerime doldurdum.
Keşke onu göğüs kafesimde saklayabilsem. Bu kapıdan çıkıp gittikten sonra asla benim olmayacak. Zaten hiç olmamış da aslında. Onu başından ve boynundan öpüp geri çekildim, ağlıyordu...
"Kumsal beni bırakma lütfen! Seni tekrar kaybedemem, Angele umrumda değil! Böyle bir hayat istemiyorum! Ben seni istiyorum!"
(Hangi erkek söyler ki bunu. Bulmuşsun beğenmiyorsun Kumsal🤦🏻♀️)
Geri çekilip yanaklarından süzülen yaşları sildim. Bileğimden tutarak avucumdan öptü.
Boğazımdan aşağıya kızgın lavlar akıyordu sanki. Biraz daha kalsa ona hayatımda kalması için ben yalvaracaktım. Ama küçücük bir bebeğin kendi bencil isteklerim için babasız büyümesine asla izin veremezdim. Onun, Ares'in sevgisine benden daha çok ihtiyacı var biliyorum.
"Artık gitmelisin. Bunu daha fazla zorlaştırmayalım."
* * *
-2 Gün Önce-
Yazardan<Çoğu erkeğin farkında olmadığı, kalan kısmının yarısının yalnızca para vererek sorumluluklarını yerine getirdiğini zannettiği babalık aslında hiç de kolay bir vasıf değildi.
Ela annesini küçükken kaybetmiş ve kalan hayatında yanında yalnızca bakıcıları ve babası Ozan Alptürk kalmıştı.
Ozan elinden geldiğinin en iyisini yapmaya çalışmış kızının gözünden tek bir damla yaş düşmesine izin vermemişti.
Yalnızca bir gün, Ozan Bey Ares'in fotoğraflarına bakıp derin düşünceler içinde boğulurken çok ağlamıştı Ela. Sadece o gün bir şeyi çok istemişti babasından. O da Ares'i getirmesi ve artık mutlu olmasıydı. Ela, Ares ve babasıyla beraber aile olabileceklerine her şeyden çok inanmıştı. Hayatında ki en büyük hayalkırıklığı da bu olmuştu.
"Ela..."
"Merhaba Ares."
Ares bir Ela'ya bir bekçiye bakarak ağaca yaslandı.
"Şaşırmış gibisin."-E
"Burada ne işin var?"-A
"Bende sana bunu soracaktım biliyor musun? Hayatım boyunca kendisiyle tanışmanın hayalini kurduğum biricik kardeşim. Seninle bir kez daha karşılaşmak istemiştim. Kalbim ne kadar temiz görüyor musun Cemil? Kadere bak, yine karşıma çıktı."-E
"Cemil görüyor."-C
Ellerini çırparak kahkaha atan bekçinin sesi ormanda yankılandı.
Ela, Ares'e yaklaşıp parmaklarını yüzünde dolaştırdı. Daha sonra onu yakasından tutup gülümsedi.
"Konuşacak çok şey var!"
Ela çekildikten sonra Cemil onun ardından gelip Ares'in başına vurdu. Saniyeler içinde bayılarak yere düşen Ares'in ardından Ela, Cemil'e öfkeyle baktı.
"Onu öldür demedim bekçi sadece bayıltacaktın!"
Cemil Ares'in yanına çöküp kulağını göğsüne dayadı.
"Yaşıyor ki."
Ellerini yeniden çırparak güldü.
"Sersem. Dikkatli ol, daha fazla zarar verme."
* * *
Yazardan<Ares uyandığında başında korkunç bir ağrı vardı. Elleri sandalyeye bağlanmış vaziyette aydınlık bir odada oturuyordu.
Etrafına bakınırken gözleri Ela ile buluştu.
"Günaydın!"
Onun sesiyle başı daha fazla sızlamıştı.
"Ne yaptınız lan bana?!"-A
"Cemil'in kusuruna bakma. Elinin ayarı yoktur pek."-E
"Bildiğim iyi oldu."
"Neyse, o da birazdan burada olur. Sana buz getirmesini söyledim."
"Eksik olmasın."
Ares etrafına bakmayı sürdürürken, hareket etmek istemişti ama bileklerini saran ipler bunu engellemişti.
"Neden bağladın beni?"
"Şey, anlarsın ya... Bir nevi güvenlik amaçlı. Her ihtimali göz önünde tutmak lazım."-E
Ares gözlerini devirdi.
"Babam seni severdi."
Odada sessizlik hakim olmuştu.
"Benden daha çok severdi, hatta kendinden bile çok. Seni bu yüzden öldürmedi."
"Sağolsun iyi ki öldürmedi. Yoksa bu muhteşem hayata doyamadan tahtalı köyü boylayacaktım."
"Onu Athena konusunda çok uyardım. O p.çin , senin aklını karıştırıp ihanete zorlayacağını biliyordum. "
"Ne?"
"Onun gerçekten ölmüş olmasını isterdim, ya sen?"
"Hayır."
"Aptal."
Ela odada biraz gezindikten sonra yeniden Ares'in karşısına oturdu.
"Benim en değerlimi, tek varlığımı elimden aldınız Ares. Bunu Mehmet Çelebi yaptı biliyorum. Aynı acıyı ona yaşatmak için seni öldürmek istedim biliyor musun? Böyle bir şey yapsam babam beni asla affetmezdi. Sonra Athena'yı öldürme fikri daha mantıklı geldi. Az kalsın başaracaktım, yani sen gelmemiş olsaydın."
Ela gözlerinden süzülen yaşları elinin tersiyle sildi.
"Seni öldüremedim, çünkü benim kardeşimsin. Yaşayan tek yakınım."-E
Ela Ares'in saçlarını okşamak istemişti ama Ares geri çekildi.
"Hiçbir şey bilmiyorsun."-A
"Öyle mi dersin ?"-E
Ares cevap vermeden sadece Ela'ya izledi.
"Bu nasıl bir acı bilmiyorsun. Yo aslında biliyorsun. Hatta beni en iyi sen anlayabilirsin. Abin öldüğünde... Ahh pardon karıştırdım. Hani şu seni ölüme terk edip kaçtığı kaza var ya, sonrasında delirdiğin. Hah işte ben senin, o kazadan sonra ki halinim Ares. Delirmedim, aklım hala başımda, ama şu şeytan dedikleri kulağıma öyle şeyler fısıldıyor ki karşı koymak elde değil."-E
"Ne istiyorsun ?"
Ela ellerini çenesine koyup düşündü.
"Hiçbir şey."
Ares tek kaşını kaldırıp ona şüpheyle baktı.
"Ciddiyim, senden hiçbir şey istemiyorum. Sadece bir sorum var. Bekçi hakkında bu kadar çok şeyi nerden öğrendin?"-E
"Bahse varım asıl soru bu değildi. Bekçi senin umrunda değil."-A
"Umursuyorum...Veya umursamıyorum. Ne değişir ?"
"Bilmen veya bilmemen neyi değiştirirse."
Ela ayağa kalkıp Ares ile arasında ki mesafeyi kapattı.
Elini yanağına koyup sakallarını okşadı.
"Ah benim salak kardeşim. Her şey çok güzel olabilirdi." -E
Ares kendini geri çektiğinde, Ela bu duruma bozulmuştu. Gerinip Ares'e bir tokat attı.
"Nasıl böyle bir adam olabildin anlayamıyorum. Senin hakkında çok yanılmışım. Babam gibi..."
"Bu niyeydi şimdi?"
Ela cevap vermeyip yalnızca gülümsedi. Arkasını dönüp kapıya doğru ilerlerken duraksayıp arkasını döndü.
"Ha bu arada... Kumsal'ın ailesini ben öldürdüm. Belli ki bununla çok ilgilisin."
"Ne yaptım dedin?! Onları sen mi öldürdün?!"
"Kafana çok mu sert vurduk acaba? Ben öldürdüm dedim, onları ben vurdum."-E
Eliyle hayali bir silah yapıp namlusuna üfledi.
"Bunu neden yaptın Ela ?!"
"Aynı acıyı çekmenizi istedim."
"Kumsal sana bir şey yapmadı!"
"Evet yapmadı, o sadece kurunun yanında yandı. En sevdiğin insan gözlerinin önünde acılar içinde kıvranırken hiçbir şey yapamamak nedir artık sende, Mehmet Çelebi'de biliyorsunuz."
"Bunu ödeyeceksin ! Söylemekle çok büyük hata ettin!"
"Desene, artık daha sık görüşeceğiz. Neyse, kardeşler arasında olur böyle şeyler. Hadi ben kaçtım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♠️S A R M A Ş I K /2 ♠️
RomanceTamamlandı ☑️ Karadutun lekesini, sadece kendi yaprağı çıkarırmış. Eskiler, "İnsan da aynı bu ağaç gibidir." Derler. Yarasına ilacı başka yerde arayan yanılırmış. Her yaranın merhemi; kendi dalındaymış. 🖤 Kaybettiklerinin acısıyla bambaşka bir insa...