#9

118 10 2
                                    

Evden ayrılmak üzere dışarıya çıktım. Ares peşimden geldi. Soğuk hava yüzüme çarpınca biraz rahatlamıştım, bu bana birkaç dakika kazandırır.
"Henüz bitmedi, konuşmamız gereken şeyler var. Nereye gidiyorsun?"
"Biraz dolaşacağım. Sonra da eve giderim herhalde ."
"Bekle, bende geleceğim."
"Hayır, sonra konuşuruz Ares. Sen misafirinle ilgilen."
"Seninle geleceğim Kumsal."
"Şimdi değil lütfen. Biraz dinlenmek istiyorum. Daha sonra konuşuruz."
Buruk bir gülümsemeyle inandırıcı olmaya çalışarak yürümeye başladım. Biraz ileride dönüp ona el salladıktan sonra bir daha arkama bakmadım, ağlama isteğimi daha fazla bastıramamıştım ve bunu görmesini istemiyordum.
Dudaklarımı ısırarak boğazımda ki yumruyla baş etmeye çalışırken gözlerimden sicim gibi yaşlar boşalıyordu.
Ana yola çıkınca bir taksi durdurdum.
Neyse ki eve gelene kadar biraz sabredebilmiş ve şu önleyemediğim ağlama problemim sinir krizine çevirmemişti. Gelir gelmez ecza dolabından bir hap çıkartıp içtim. Üzerimde ki kıyafetlerden bir an önce kurtulmak istiyordum. Her birini bir kenara fırlatıp banyoya girdim. Sıcak su yavaş yavaş küveti doldururken bir süre aynada kendimi izledim. Ağlamaktan gözlerimin altına morluk çökmüştü. Saçlarım karmakarışık haldeydi.
Gerçekten perişan bir görüntüdeydim, acaba kaç saattir böyle görünüyorum.
Küvetten taşan suyun ayaklarıma ulaşmasıyla dikkatim başka yöne kaydı.
Suyun içine girip başımı küvete yasladım.
İlacın ve sıcak suyun verdiği etkiyle biraz gevşemiştim ama hala ağlıyordum.
Beni üzen şey işimi kaybetme korkusu değildi artık. Aslında 3 yıl önce kaybettiğim ama farkına daha yeni varabildiğim, eksikliğinin acısını hat safhada yaşadığım, hayatımda ki izlerini asla silemeyeceğim Ares'ti.
Suyun altına girip gözlerimi kapattım.
O an ise gözlerimin önüne gelen görüntü beni yine eskiye götürmüştü.
*        *         *
  -3 YIL ÖNCE-

Hastaneden çıkalı 2 hafta olmuştu.
Yatakta uzanmış dinleniyorken gözlerim tavandan bir saniye bile ayrılmıyordu. Gözyaşlarım artık benden bağımsız hareket ediyor, ne zaman ağlayıp ağlamayacağımı kontrol edemiyorum.
Aklımda çocukluğuma dair kalıntılar dolaşırken babamın her gece okuduğu bir kitabın son satırları döküldü dudaklarımdan.
"Her zaman, herkes için bir umut vardır. Sadece doğru yere bakmalısın."
Kapı sessizce açılıp Ares içeriye girdiğinde gözlerimi kapattım. Ağladığımı görmesini istemiyordum ama eminim, o bunu zaten biliyordu.
Yavaşça yanıma uzanıp parmaklarını saçlarımda dolaştırıp ıslanmış yanağımı okşadı.
Onun kokusu ağlamamı biraz dindirirken birkaç saniyelik bir anestezi etkisine sokuyordu beni.
Pürüzsüz sesi kulaklarıma dolarken söylediği sözlere dikkat kesildim.
"Sanki hiç gitmemiş hep var gibi
Bir sırrı herkesten saklar gibi
Sessizce sokulup ağlar gibi yanımdasın
Beni bir şeylerden aklar gibi
Koparmadan çiçek koklar gibi
Hiç bozulmamış yasaklar gibi aklımdasın
Geçmiş değil bugün gibi yaşıyorum hala seni
Sen hep benim yanımdasın
Gündüzümde gecemdesin
Çalınmasın söylenmesin
Sen benim şarkılarımsın"
(Cem Adrian-Sen Benim Şarkılarımsın)

Yönümü ona dönüp, sokuldum.
Bir sıkıntısı var gibiydi ama o an tek düşündüğü bendim. Beni incitmekten korkarcasına sarıldı.
Saçlarımı okşayıp ara ara başımdan öpüyordu. Öyle huzur doluydu ki o an. Kendimi uzun zaman sonra rahat bir uykuya teslim edebilmiştim.
Onun sesiyle, onun kokusuyla, onun kolları arasında...
Beni ben yapan, huzurla kaplayan, rahatlatan her şey ondaydı.
Benim varoluş sebebimdi belki de. Benimse fiziksel iyileşme sürecimin ortalarında yaptığım ilk şey onu hayatımdan çıkarmak olmuştu.
Şimdi siz diyeceksiniz ki 'madem bu kadar çok seviyordun o zaman neden ayrıldın?' Düşünemedim, o an hissettiğim şeyler ona olan sevgime gölge düşürmüştü belki de. Onun benim ruhumun tek ilacı olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
*         *          *
Sudan çıkarak oksijene aç ciğerlerimi havayla doldurdum. Yine şimdiki zamana dönmüştüm. Çokça eksik, her şeyi mahvetmiş vasat bir ben ve tek bir ses olmayan koca bir ev.
Nefesimi düzene koymaya çalışırken ıslak saçlarımı geriye ittim.
Burada uyuyakalmam an meselesi...
Küvetten çıkıp üzerime bir havlu doladım. Saçlarıma da bir havlu sarıp ayaklarıma pofuduk terliklerimi giydikten sonra banyodan çıktım.
Odama girdiğimdeyse az kalsın aklımı kaçırmama neden olacak bir şey olmuştu. Ufak bir çığlık atıp elimi kalbime götürdüm.
"Senin ne işin var burada ?!"

♠️S A R M A Ş I K /2 ♠️ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin