Bir süre onu izledim. Arabada kalmanın kötü bir fikir olduğu düşüncesi beynimin içinde sürekli olarak dolaşırken kapıyı açmak istedim ama olmadı.
Buna gerçekten inanamıyorum.
Ares onunla geleceğimi bildiği için kapıyı benim üzerimden kilitlemişti.
Lanet olsun !
Koltuğa memnuniyetsizce yaslanıp etrafı izlemeye devam ettim.
Umarım Elizan buradadır , ve hiçbir sorun çıkmadan buradan gideriz.
Biliyor musunuz ? Ben buna hiç ihtimal vermiyorum.
Gözlerim, bir saniyeliğine parlayıp sönen bir ışığa odaklandığında o bölgede ki hareketliliği izledim.
Yalnız değiliz...
Arabanın içinde yaşadığım saniyelik panik atakla ne yapacağımı düşündüm. Camı tekmeleyerek kırmak istemiştim ama faydasızdı. Arabayı çalıştırma girişimim de sonuç vermemişti, Ares anahtarı yanında götürmüş olmalı.
Allah'ım burada sıkışıp kaldım!
Dışarıdaki hareketliliği cama vurarak üzerime çektiğimi anladığımda arka koltuğa geçip saklandım.
Camlardaki filmlerin beni gizlemesini umuyordum.
İçeriye bir ışık tutulduğunda yüzümü gizledim.
Aslında saklanmamın bir anlamı yoktu. Sesin geldiği araba buysa mutlaka içinde birileri de olacaktı öyle değil mi?
Telefonumu çıkartıp her ihtimale karşı Athena'ya konumuzu atmıştım.
Bu sessizlik sinirimi bozuyordu.
Gerginlik kat sayım giderek artarken büyük bir gürültüyle az önce benim kırmaya çalıştığım camlardan biri kırıldı.
"Dışarı çık!"
"Defol!"
"Sana hemen dışarı çıkmanı söyledim!"
"Bende hayır diyorum!"
Elini içeriye daldırıp kırılmış camın arasından bana uzanmaya çalışırken arkama yaslanıp güçlü birkaç tekme savurdum . Bunlardan birisi yüzüne gelmişti ve etkisi beni bile şaşırtmıştı. Adam yere yığılırken , yeni bir atağa karşı kendimi hazırladım.
Etraf oldukça sessizdi.
Çevremin güvenli olduğundan emin olduktan sonra arabadan güçlükle dışarı çıktım. Adamın üzerinde işime yarayacak hiçbir şey yoktu.
Peki Ares neredeydi?
Bu kader ekşın çok fazla gerçekten. Artık hayatımın geri kalanını küçük bir sahil kasabasında organik tarım yaparak geçirmek istiyorum.
Sessizce yol boyu ilerleyip binanın çevresini izledim. Çok sessizdi, fazla sessiz...
İçeriye yavaşça sokulup, yanıp yanmamak arasında git geller yaşayan ışığın aydınlattığı nemli koridorda ilerledim.
Koridorun sonunda ki odada Ares'i görmüştüm.
"Sanırım Elizan buradaydı ."
"Nasıl anladın?"
Ares elinde tuttuğu kağıdı uzattığında göz ucuyla baktım. Bir şurup prospektüsüne benziyordu.
"Sana arabada kalmanı söylemiştim."
"Neden herkes bana emirler veriyor? Ha bu arada sol ön camın kırıldı, önemli bir şey değil."
"Ne?! Çıkmak için camı mı kırdın yani?"
"Hayır, birisi beni çıkarmak istedi, burada yalnız değiliz Ares."
Ares şüpheyle benim arkamdan kapıya baktı.
"Kaç kişi var?"
"3 veya 4 bilemiyorum."
Odadaki pencereyi açıp dışarıya bakındım.
Oda giriş kattaydı ama pencere biraz yüksekteydi.
Kendimi dışarı atıp otların arasına gizlendim.
"Daha sakin bir hayatımız olacak mı dersin?"
"Huzur bizi sıkıyor."
"Sıkıyor mu? İ'nin noktaları nerde?"
Ares güldü ve benim önümde yürümeye başladı.
Duvara yaslanıp girdiğimiz binanın girişini kolaçan etti.
"Bunlar Ela'nın yerini biliyor mu dersin?"
"Riske girmeye hiç gerek yok derim. Elizan'ın Ela ile olup olmadığını da bilmiyoruz."
"Doğru, ama yerini bildiğinden emin olduğumuz tek kişi."
"Onları tanıyor musun?"
"Hayır ama... Bence tanışmak için harika bir fırsat."
Ares'e dur diyemeden o gizlendiği yerden çıkmıştı.
"Sanki yeni insanlar tanımayı çok seversin."
Alnımı ovalayıp peşinden gittim. O an ise karşılaşmayı beklediğimiz en son kişi belki de karşımızdaydı.
* * *
"Ela!"
"Ares!"
"Seni gökte ararken yerde buldum."
"Ne işin var senin burada?"
"Valla güzel yer, şehrin gürültüsünden uzak, sakin...Yalnız bebek büyütmek için uygun değil söyleyeyim. Sen ne dersin Kumsal ?"
"Söylediklerine kesinlikle katılıyorum. Burası sağlıklı bir yetişkini bile mahveder."
"Neyden bahsettiğinizi anlamıyorum."
"Elizan nerede?"
Ares, Ela'yı duvara yaslayıp gözlerine dikkatle bakarken, Ela'nın yüzünde gerçekçi olmayan bir endişe vardı.
"Öyle birini tanımıyorum."
O an da sırtımda soğukluğunu hissettiğim metal, yara yerimdeki ağrıyı tazelemiş ve tüm vücudumda ki kanın çekilmesine neden olmuştu.
"Kızı rahat bırak."
Ares arkasını döndüğünde arkamdaki adamla göz göze geldi.
"Ela git."
Bir saniye bile beklemeden içeriye koşan Ela'nın ardından yalnızca arkamda ki adam, Ares ve ben kalmıştık.
"Buna hiç gerek yok."
"Bu tamamiyle size bağlı."
Ares sıkıntıyla nefes aldığında Ela dışarıya çıktı.
"Şimdi gidiyoruz, ve siz ikiniz eğer bizi takip edecek olursanız..."
"Evet... Sizi takip edersek ne olur? Bir de ben duymak isterim."
Bu sesin sahibini tanıyorum, son anda imdadımıza yetişmişti, Athena...
"Çocuklar, sizinle akraba sayılırız. Hadi şu işi bize düzgünce anlatın bakalım. Kızım nerede?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♠️S A R M A Ş I K /2 ♠️
RomansTamamlandı ☑️ Karadutun lekesini, sadece kendi yaprağı çıkarırmış. Eskiler, "İnsan da aynı bu ağaç gibidir." Derler. Yarasına ilacı başka yerde arayan yanılırmış. Her yaranın merhemi; kendi dalındaymış. 🖤 Kaybettiklerinin acısıyla bambaşka bir insa...