Ares<
Çimenlerin arasında yiyecek arayışında olan birkaç karıncanın istilasına uğramak üzereyim. Yaklaşanlar diğerlerilerine sinyal gönderir gibiler sanki. Sayılarının arttığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam... Ya da kanıtlayabilirim. Aldığım ilaçlar yüzünden zaman kavramını bile yitirmişken üzerimde gezinen karıncaların kaç tane olduğunu bile kestiremiyorum. Uykusuzluktan gözlerime yüzlerce iğne batırılıyor gibi ama uyuyamıyorum.
Güneş yarı çıplak bedenimin üzerine battaniye gibi örtünürken yattığım kolumun üzerinden sırt üstü düştüm.
Gözlerimi açık tutamıyorum. Kapattığım anda ise sürekli aynı görüntü geliyor gözümün önüne.
Kumsal...
Kumsal'ım.
Kollarımın arasında ki görüntüsünün hemen ardından kanlar içinde kalıyor her yanı.
Benim kollarımda ölüyor. Kollarında hayatı bulduğum kadınım benim kollarımda ölüyor.
O kadar gerçekçi ki her şey. Burnuma çalan kan kokusuyla istifra etmek istiyorum ama günlerdir bir şey girmeyen midemden hiçbir şey çıkmıyor.
Yerden kalkmak için yüzüstü yatıp dizlerimi çektiğimde parmaklarımın arasına dolan şey çimen değilde onun saçları oluyor sanki.
Öyle bir halüsinasyonun içindeyim ki çıkmaya çalıştıkça dahada batıyorum içine.
"Ares!"
Bu sesi tanıyorum...
Belki de beni bulmasını isteyeceğim en son kişi yanımda.
Elleri üzerimde dolaşırken aralanan gözlerimin ilk gördüğü görüntü bahçenin diğer ucunda bana gülümseyerek bakan Kumsal oluyor.
"Ares! Ares iyi misin?"
Yanaklarıma çarpan tokatlar etraftaki yoğun ışığı söndürüp tek bir noktaya odaklanmamı sağlıyor.
"Ares donmuşsun! Böyle dışarı mı çıkılır?!"
Athena üzerinde ki montu çıkarıp aceleyle Ares'in üzerine giydirdi.
"Niye geldin?"
"Niye mi geldim? Elbette seni kontrol etmek için."
"Hala yaşıyorum. Gidebilirsin.
"Buna yaşamak mı diyorsun?"
"Ben gayet iyiyim Athena, gidebilirsin."
Yerdeki bitmemiş içki şişelerinden birini alıp birkaç yudum içtim. Athena şişeyi elimden aldı, birkaç damlası üzerime dökülmüştü.
Söndürülmüş sigaralarla dolup taşan kül tablasının yanındaki paketten bir sigara çıkarttım.
"Ares korkunç görünüyorsun. Kaç gündür uyumuyorsun sen?"
Parmaklarımla saymaya çalışmıştım ama hafızamı zorlayan birkaç saniye sonunda hiçbir şey hatırlayamamıştım.
"Hatırlamıyorum."
"Uyuman gerek. İlaçlarını alıyor musun ?"
"Athena gördün işte hala hayattayım! S.ktir olup gider misin artık!"
Dudaklarımın arasında ki sigarayı alıp yere attıktan sonra aramızda ki mesafeyi kapattı.
"İşte bunu yapmayacaktın."
"Ares, bana bak, gözlerime bak. Sana yardımcı olmaya çalışıyorum. Hepimiz yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ama seninde bize biraz yardım etmen gerekiyor tamam mı?"
"Ne istiyorum biliyor musun?"
Bir sigara daha yakıp derin bir nefes çektim.
"Rahat bırak beni."
"O ölmedi, hala yaşıyor sende biliyorsun."
"Siz yanlış biliyorsunuz. Onu ben öldürdüm. Onu ve bebeğimizi... Onları buna ben mecbur ettim, ben."
"Olanlar senin suçun değildi."
"Kendi ellerimle yazdım sonumuzu."
Ellerime baktığımda birdenbire oluşan kanlarla irkilmiştim. Olduğum yere çöktüm.
"Ne oldu lan?!"
"Athena git artık."
"Aklını kaçırıyorsun.Kardeşim, inan bana bunun kurtuluşu var. Sana yardım etmek istiyorum."
"Senin şu, kenevirden kurtulma sanatlarında olman gerekmiyor mu? Neden gidip çömlek falan boyamıyorsun?"
Athena, Ares'e yumruk atıp düşmemesi için onu kollarından tuttu.
"Kendine gel artık."
"Bir daha vur..."
"Burada kalmana daha fazla izin veremem. Senin yardım alman gerekiyor."
"Bir daha vur!"
"Ares !"
"Abi vur ne olursun! Bir daha vur! Öldür beni, dayanamıyorum artık! Ona, kendime bir şey yapamayacağıma dair söz verdim ama dayanamıyorum! Yalvarıyorum öldür beni! Kurtar şu acının içinden! Ben dayanamıyorum artık!"
* * *
Yazardan<Athena o gün, kardeşini kapsamlı bir hastenenin psikiyatri servisine yatırmıştı. Onun tedavisi kendininkiyle paralel ilerlerken, kardeşinin iyileşmesinde payı olabileceğini düşünerek daha çok azmetmişti.
Doktorlar Ares'e majör depresyon tanısı koyarak tedavilerini bu yönde uygulamıştı.
Depresyonun yol açtığı kronik uykusuzluk sebebiyle sürekli halüsinasyon görüyordu.
Son olaylardan sonra yaşadığı vicdan azabı ve üzerine Kumsal'ın kendinden ayrılmak istemesiyle tüm dengesi alt üst olmuştu. O geceyi, rüyalarında defalarca yaşamış ve hepsinde Kumsal'ın öldüğünü görmüştü. Rüyada da olsa onun ölümüne bir kez daha katlanamayacağı için günlerce uykuya direnmiş, beynini uykusuzluğa terbiye etmişti.
Hastanede süren uzun bir tedavi sürecinin ardından evine döndüğünde Athena onu hiç yalnız bırakmamıştı. Çok zayıflamıştı, eskisinden çok daha az konuşuyor, çok az yemek yiyor, çok fazla sigara içiyordu.
Ellerinin titremesine katiyen engel olamıyordu. Doktorların depresif bozukluğun etkisi olduğunu söylediği bu durum en çok anahtarla kapıyı açarken ona defalarca küfür ettiriyordu.
Bir süre her şeyden, herkesten uzaklaşmak istemişti. Bu sebeple tedavisi tamamen bitmedeb yurtdışına çıkma kararı almıştı Ares.
Herkes hastalığının nüksedeceğinden endişelenirken, o asıl amacının tedavi olduğunu söyleyerek durumu garantilemişti. Ancak bu şekilde gitmesine izin vermişti Mehmet Bey.
Yeni bir ülke, yeni insanlar, yeni hayatlar, yeni tecrübeler... Yeni ile başlayan bir yığın güzel cümlenin hiçbiri içinde heyacan uyandırmıyordu. Sadece Kumsal'a verdiği söz yüzünden hayattaydı. Bu durumsa onu yaşayan bir ölüden farksız kılmıştı. Dönmemeye yemin ettiği ülkesine ise, yeğenini görmek için gelmişti. Onun doğumuyla her şeyin değişeceğinden habersizdi.
Onun minicik bedenine hayranlıkla baktığı sırada, artık rüyalarında bile göremediği can eşi, kanlı canlı karşısında durmuştu. Aklında iki şey vardı o anda. Birincisi, elini cebine götürüp bir sakinleştirici içmek. Diğer şeyse bebeği beşiğine yatırıp kaçmaktı. Ama kolları arasında ki Elizan ilaçlardan çok daha etkili bir sakinleştiriciydi.
Onun kokusunu içine çekerek rahatlamaya çalıştı. Gözleri Kumsal'ın gözleriyle buluştuğunda sesinin titremesine engel olmaya çalışarak konuşmuştu.
"Tutmak ister misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♠️S A R M A Ş I K /2 ♠️
RomanceTamamlandı ☑️ Karadutun lekesini, sadece kendi yaprağı çıkarırmış. Eskiler, "İnsan da aynı bu ağaç gibidir." Derler. Yarasına ilacı başka yerde arayan yanılırmış. Her yaranın merhemi; kendi dalındaymış. 🖤 Kaybettiklerinin acısıyla bambaşka bir insa...