3. Bölüm

6K 399 266
                                    

BURAK...

Dün öğle vakti yakında ki bir AVM den bir iki eksiğimi almak için otoparka indim. Bir kenarda kıvrılmış yatan kedinin yerinden kalkıp, kuyruğunu havada sağa sola sallanarak bana doğru geldiğini görünce, aldırmadan ayağımı motosikletin öbür tarafına atıp kaskımı taktım. Siyah, beyaz tüylerini kabartıp silkelenen ardından ufacık adımlarla yanıma gelip, bir sıçrayışta motorun üzerine çıkıp, "hadi biraz sev beni" der gibi gözlerime bakan vakitsiz misafiri kucağıma aldım.

Aralıklarla karşılaşırız kendisiyle. Bu gün tanışmak istemiş olacak ki kalkıp yanıma geldi. Dudaklarımda gülümsemeyle kucağımdaki tüğ yumağını okşadığımda, gözlerini kısıp açarak memnuniyetini belli ediyordu. Kollarımla karnım arasında tuttuğum bu yaramaz, halinden memnun bir şekilde ona masaj yapmamın keyfini çıkarıyordu. Üç beş dakika kadar bu şekilde sevmeme müsaade edip, kıpırdanarak yavaşça aşağı atladı. Birkaç adım sonra başını geriye çevirerek kısa bir bakış attıktan sonra ardına bakmadan uzaklaştı. Ne yalan söyleyeyim şimdiye kadar hiç kendini zorla sevdiren bir hayvanla karşılaşmasam da onu sevmek bütün stresimi aldı. Kucağımda geçirdiği birkaç dakika yalnızlığımı paylaşmış, üzerimdeki tüm negatif enerjiyi çekmişti.

Etrafımdaki insanların kalabalığı bile bazı zamanlar içimdeki o garip yalnızlığa erişemiyor. Sebebini benimde bilmediğim, içimdeki ıssız uzaklara, aralıklarla misafir olmaktan kendimi alamıyorum. Her şeyim tamda bir yanım eksikmişçesine, tam olmak adına ne yapmam gerektiğinin arayışı içinde kıvrandığım o sancılı anlarımı diyorum. İşte tamda bu anı yaşarken bu kedinin sıcaklığının yanındaki samimiyet tüm sancılarımı dindirdi. Hafiflemiş olmanın yaşattığı hazla gaza bastım.

''Bismillah.'' deyip ara sokaktan geçip ana caddeye çıktım. Az ileride, ışıklarda kırmızıya yakalanacağım kesinleşince, gazdan elimi çekip yavaşlarken karşıdan karşıya geçmekte olan genç kıza gözlerim takılsa da, cebimde titreşen telefona odaklanmıştım. Kesin Mehmet arıyordu. Az önce "Alışverişe beraber çıkalım." dediğimde kabul etmemişti. Şimdi kim bilir aklına ne gelmişti de şunu al, bunu al diye sipariş listesi vermeye kalkacaktı. Telefonu açmaktan vaz geçip ,biraz süründürme fikriyle yanarken gülümsemekten kendimi alamadım. Yarım saat kadar kıvrandırdıktan sonra, naz yaparak konuşmasını dinlemek bana büyük zevk verecekti. 'Sürünsün hergele' diye içimden geçirirken ani fren sesiyle soluma dönmemle nefesimin içimde hapsolması bir oldu. Yaşadığım şokla bütün vücudum gerildi. Önümden geçen kıza hızla gelen otomobil çarpmış, yere savurmuştu.

Şaşkınlığımı üzerimden atıp, yerde yatan kıza doğru koştum. Aracın bu kadar hızla çarpıp, zarar vermemesi imkansızdı. Yerde iki büklüm yatıyordu. Hışımla bunu ona yapanı aradı gözlerim. Şoför koltuğunda oturan öküzün bir eli kulağındaki telefonu tutuyordu. Aniden gaza basıp gideceğini anlayınca, olanca gücümle bir tekme savurdum yanımdan geçmekte olan canavara ve ağzıma gelen olanca küfrü kustum arkasından öylece.

Kızın yanına diz çöktüğümde yaşıyor olmasını dua ederek iki parmağımı heyecanla boynuna koyup bekledim. Nabzını almak istiyordum ama sanki benim kalbim parmaklarımın ucunda atıyordu. Sadece birkaç saniye verdim kendime. Derin bir nefes aldım. Tekrar parmak uçlarıma odaklandım, gözlerimi sıkarak. Parmaklarımın uçunda bir hayat kıpırtısı aradım. İki parmağımın arasındaki belli belirsiz kıpırtıyı yakaladığımda az önce tuttuğum nefes dudaklarımdan seslice dışarı salınıverdi. Hışımla telefonumda numaraları tuşlayıp, hayata pamuk ipliyle tutunmaya çalışan varlığa olabildiğince elimi uzatmaya ant içtim...

Şimdi ambulansın içinde oturmuş en yakın hastaneye gidiyorduk. Kazayı yapan öküz müsveddesinin umursamazca kaçışı affedilir değildi. İnsan olmaktan utanmış benliğim onun yapması gerekenleri bana emretmişti. En yakın hastane kuzenim Esra'nın çalıştığı hastaneydi. Bunu algılayabildiğimde hemen telefona sarılıp Esra'yı aradım.

SEVDİM KOMUTANIM. (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin