Bunları söyleye söyleye gelen Esra ve eşi masaya yaklaştı. Ben utancımdan ellerimi Burak'ın ellerinden çekmeye çalışsam da buna izin vermeyip sıkıca kavradı ellerimi.
"Şımarma zamanı" deyip göz kırptı. Hiç istifini bozmadan onlara dönerek
"Kocana kavuştun ya güller açmışsın maşallah." dedi. Esra,
"Senin de bizden geri kalır yanın yok. Buldumcuk olmuşsun." dedi. Esra, Burak'ın ve benim ellerimi işaret etti. Ben zorda olsa çektim ellerimi onun avuçlarından. Burak memnuniyetsiz bir ses tonuyla,
"Süpürgeyi dışarı mı park ettin? Yoksa yanında mı getirdin?" dedi. Biraz ima yüklü bir sesle. Bu atışmaları hepimizi çok keyiflendirdi. Burak ellerimi çekmemden rahatsız oldu. Acısını Esra'dan çıkarırcasına.
"Hahaha çok komiksin kuzen. Unutmuşum. Çakma Cem Yılmaz." dedi. Bu arada Esra ikimizi de öptü bile. Kocasına dönerek,
"Hayatım meşhur Ceren'i taktim edeyim. Cerencim buda Benim Mehmet'im." dedi. Siz hiç böyle bir tanıştırılma şekline şahit oldunuz mu? Ben bir ilk yaşıyorum, ellerimi Mehmet beye uzatırken.
"Memnun oldum." dedim. Samimiyetle gülümsüyorum. Esra'nın Mehmet'i elimi sıkarken,
"O şeref bana ait. Sizi tanıdığıma ben memnun oldum." dedi. Böyle deyince komik oluyor biliyorum ama Esra öyle güzel Mehmet'im diyor ki anlatamam. Esra neşeyle araya girdi.
"İki dakika yalnız bıraktık baya bir iyi gelmiş" dedi. Az önce Burak'la el ele yakaladı ya, bana bakıp 'ne iş' der gibi gülüyor. Allah'ım yer yarılsa içine girsem. Utancımdan geberiyorum. Burak yetişti.
"Hayırdır devrem pek bir pişmiş kelle gibi sırıtıyon. Esra gelir gelmez botox mu yaptı suratına?" dedi. Hepimiz güldük bu espriye. En çokta Mehmet güldü. Esra,
"Rahat bırak kocamı. Birazdan Seni de görücez."dedi. Burak,
"Seni de derken. Devremin devrelerini yakmışsın kızım. Adam ha bire sırıtıyor. Hoop devrem iyi misin?" dedi.
Aslında onlardaki farklılık, bebek sahibi olacaklarının sevinci. Burak duysa, şimdiye kadar bahsederdi diye ben ona hiç bir şey çıtlatmadım. Bu haberi vermek onların hakkı. Mehmet duramadı.
"Dalganı geç bakalım. Birazdan görüşürüz."
"Birazdan ne?" diye sordu. Cevap bekleyerek gözlerini ayırmadı ikiliden. Esra ile Mehmet birbirine bakıp güldüler. Esra ne kadar dışa dönük, özgüveni tam bir kişilik olsa da birazcık sıkıldığını, hafif mahcup olduğunu görebiliyorum. Bunu hisseden Mehmet karısının saçlarından öptükten sonra,
"Devrem sıkı dur... Dayı oluyorsun."
Ağzı kulaklarına vardı. Bunları söylerken Esra'ya baktım; yorgun yüzü alabildiğince mutluluk, çok azıcık da mahcubiyetle harmanlanmış, gülümsüyor. Gülmek gerçekten bir yere yakışacaksa tam yerini bulmuş. En çok ona yakışıyor.
Duyduklarını birden hazmedemeyen Burak ayağa kalktı, Mehmet'i kemiklerini ufalarcasına sardı. İki arkadaş, yoksa kardeş mi demek lazım onlar için, dakikalarca sarılı kaldılar, sessizce.
"Dayı oluyorum devrem, dayı." dedi.
Şimdi bu şaşkın; Mehmet'i tebrik edeceğine, tebrik edilmiş pozisyonuna koymadı mı kendini? Biraz kafası karıştı sanırım. Ardından Esra'ya yöneldi. Esra ayağa kalkıp kollarını açtığında belinden tutup kızı kendi etrafında bir iki tur attırdı. Garibim Esra zaten mide bulantılarıyla cebelleşmekten bir hal oldu, ufak çığlıklarına kocası yetişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDİM KOMUTANIM. (Kitap Oldu)
RomanceÇok şey istemedim ben. Sadece sevmek... Pahalı hediyelerin olmadığı, maskesiz, yalın yüzlerin ışığında aydınlanmak, yapmacık tavırların çok uzağında özlediğim kendim olabilmek. Bahar yağmurlarında ıslanmak, yarımken tamamlanabilmek istedim. En de...