"Doğrusunu söylemek gerekirse şaşırdım. Bu kadarını beklemiyordum. Bekâr evi derken ortada çay bardaklarının, kahve fincanlarının olduğu dağınık bir ev bekliyordum." dedim. Televizyonu açmış, elindeki kumandayı sehpanın üzerine bırakırken koltuğu gösterip oturmamı beklemişti. Çantamı yana bırakıp koltuğa oturdum. Karşımdaki koltuğa yerleşirken,
"Uzun zamandır tek yaşıyorum. Arada ailem yanıma gelir ama fazla kalmazlar. Annem böbrek hastası. Haftada iki sefer diyalize giriyor. O yüzden şehir değişikliği ona iyi gelmiyor. Kendi işimi kendim yapmaya alıştım diyelim. Düzeni seviyorum."
"Annen, kaç yıldır hasta?"
"Dokuz yıl oldu. Dün uzun uzun senden bahsettim. Görmüş kadar oldum oğlum. Senin sevdiğini bizde severiz. Selamımı şöyle Ceren kızıma dedi. Şimdiden çok sevdi seni." dedi.
"Bir sonraki konuşmanda sende benden selam söyle ikisine de. Ayrıca yakında geleceklerini söyledin. Sağlığı için sorun olmasın."
"Esra halledecek diyaliz işini. Şimdi çıkarlar yukarı. Mısır patlatalım istersen. Film izlemeye ne dersin?" diye sordu. O çay koyup mısır patlatırken yeni gelinler gibi oturacak değildim. Ayağa kalkıp,
"Hadi mutfağa o zaman." dedim.
"Ben yapardım ama beraber mutfağa girmek daha zevkli olacak." diyerek mutfağın yolunu tuttu. Bende arkasından. Mutfağa girdiğimde salondaki şaşkınlığım iki katına çıktı. Adam yeni gelin evi gibi düzenli bir mutfak dizmişti. Etrafa bakışımı izlerken, keyifle,
"Ne? Fazla düzenli olmak suç mu?" dedi. Hayır, yani bir su bardağı dahi ortalıkta bırakılmaz mı, yoktu. Gülerek,
"İki şık geliyor aklıma ya bu evde bir kadın yaşıyor. Ama bu pek kabul edilir bir açıklama olmaz sanırım ya da sen bu evi hiç kullanmıyorsun." Sözlerime keyifle güldü.
"Yaklaştın kadın var doğru ama burada yaşamıyor. Çok sıkışınca, mesela görevden döneceğimde apartman görevlisinin eşine telefon açıyorum temizliyor. Burada olduğum süre içinde mümkün olduğunca işlerimi kendim yapmayı seviyorum. Yemekleri genelde Esra yapar. Haftanın iki üç günü burada beraber ya da ben tek başıma yapar onları ağırlarım. Ayrıca arkadaşlarımda sık sık ziyaretime gelirler." dedi. Bunları anlatırken çayı demlemiş mısır için tencere çıkarmıştı. Mısırları ocağa koyduğunda kapağı kapatıp yanıma yaklaştı. Dağılan saçlarımı kendince arkaya itip, bir elini belime diğerini omzuma koydu.
"Burada yanımda olmandan inanılmaz keyif alıyorum. Engin'e neredeyse teşekkür edeceğim, o kadar yani." dedi. Son sözünü duyunca gülmeme engel olamadım,
"Gözümün önüne nasıl teşekkür edeceğini getirmeye çalışıyorum ama bir türlü olmuyor." dedim. Diğer eli de belimde yerini alınca kollarımı boynuna doladım. Başım kaslı göğsünde yer ararken, dudakları saçlarımın arasında dolaştı.
Tek eliyle uzanıp patlamaya başlayan mısır tenceresinin altını kıstı. Yeniden sarılıp bu sefer gözlerime, yüzüme dudaklarıma küçük öpücükler bıraktı. Dudaklarıma nefesinin sıcaklığı değdiğinde, bacaklarım beni taşıyamayacak kadar titriyordu. Boynunu kavrayan kollarım onu daha sıkı sardığında dudaklarımın dudaklarını hissetmesi kaçınılmaz olmuştu. Yavaş yavaş başlayan bu küçücük dokunuşlar, açlığını tatmin etmezcesine birbirine kenetlendiğinde kalbim yerinden fırlayacak gibi atıyordu. Gittikçe şiddetli baskıları, dudağımda bıraktığı tat ve hararet inanılmaz haz veriyordu. Havai fişekler patlıyordu kulaklarımın dibinde.
Kollarının arasındaki bedenim sıkıca kavranmış hareket edemiyor, belki de etmek istemiyor. Nefesim artık yetmediğinde kendimi geri çektim. Sessizlik kol geziyor. Havai fişekler artık patlamıyor, havaya hafif bir yanık kokusu yayılmış. Gözlerini dikmiş tekrar dudaklarıma eğildiğinde birden aklıma gelen şeyle kafamı ocağa çevirdim. Benim havai fişeklerin dibi tutmuş. Tencereden duman çıkıyor. Yüzümün aldığı şekil onu da aynı yöne bakmaya ittiğinde mısırlar için artık çok geç olabilirdi. Tencerenin dibindeki mısırlar kesin yanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDİM KOMUTANIM. (Kitap Oldu)
RomanceÇok şey istemedim ben. Sadece sevmek... Pahalı hediyelerin olmadığı, maskesiz, yalın yüzlerin ışığında aydınlanmak, yapmacık tavırların çok uzağında özlediğim kendim olabilmek. Bahar yağmurlarında ıslanmak, yarımken tamamlanabilmek istedim. En de...