16. Bölüm

1.9K 212 83
                                    

CEREN'DEN

Son konuşmanın ardından tam üç hafta geçti. Hiç bir haber yok. Benim alçı beş gün önce çıktı. Esra sağ olsun yine ilgilendi. Kızcağız üç haftada biraz soldu. Mide bulantıları çok fazlaymış. Kayın validesi annemle kanka oldu nerdeyse. Sabah bizdeler, öğlen onlarda, akşam tekrar bizde. Esra'yla baya yol kat ettik. Görmese telefonla arar oldu. İyi insan lafının üzerine ararmış. Esra arıyor.

"Efendim".

"Efendimmiş. Hiç aramıyorsun. Bu kız hamile; ne yapıyor, kocası yanında yok, ne yapar ne eder. Hiç sormuyorsun? " Bu kızla ciddi ciddi konuşmak mümkün değil. Gülmemek imkansız.

"E daha dün canın un helvası çekmişti."

"O dündü." dedi, muzipçe.

"Bugün ne istiyor küçük junior'un?"

"Bu gün canı teyzesini çekmiş. Seni istiyor."

"Yok, daha neler?" dedim, gülerek

"Sabahtan beri teyzesini görmek istiyor." Elimde olmadan çıkan gülüşümü zapt edemedim.

"Acı niyetine mi? Ekşi niyetine mi?" dedim.

"Tatlı niyetine. Ağzının tadını biliyor küçük sıpa."

"Bak sıpa lafına alınır sonra."

"O bana dayanamaz. Sende kırma yeğenini." Sesli güldüm.

"Ne istermiş benim küçük yeğenim."

"Sabahtan beri canı çok iskender çekmiş. Ceren ablamla bana iskender ısmarla anneciğim diyor. Şöyle bol tereyağlısından."

"Ağzının tadını biliyormuş valla ne deyim."

"Ceren hakikatten canım çok çekti. Sabahtan beri nereye baksam iskender görüyorum. Var mısın çıkışta seni alayım. Şöyle bol tereyağlı ne dersin? Kayınvalidemler bu akşam eltime Batıkent'e gidiyorlar. İkimiz benim şu ufaklığın gönlünü edelim. Yoksa iskender iskender diye harap oldum."

"Bana uyar. O kadar ballandıra ballandıra anlattın ki."

"Altı da hazır ol."

"Tamam. Altı."

"Hadi öptüm."

"Bende. İkinizi de." dedim kapatırken. Bu kıza hayır demek imkansız. Allem edip, kallem ediyor, ne isterse yaptırıyor. Akşam dayımlar gelecekti. Başıma buyruk karar verdim.

"Anne dayımlar kesin geliyor mu?"

"Amcanları da çağırdım. Çiğ köfte yapacak baban"

"Ben Esra'yla dışarı çıksam. Ayıp olur mu?"

"Esra'da gelsin. Kayınvalidesine de söyleyelim."

"Onlar misafirliktelermiş?"

"E, O gelsin."

"Biz dışarda yesek olmaz mı? Hem ne zamandır çıkmadım dışarı." diye sordum. Annem yok diyecek oldu, son anda


"İyi git ama ayağına dikkat et" dedi. Yanağından küçük öpücükler aldım. Ayşe sultan fazla sıkıştırmaya gelemez, gıdıklayınca.

"Uy canuna yandiğumin kizu. Dur da elleşma. Buyarsin bak. Sıku giyun."(uy sevdiğimin kızı. Rahat dur. Üşürsün bak. Sıkı giyin)diye cilve yaptı.

"Cımbış etma Anacuğum (şaka yapma anneciğim).Canım anneciğim. Annelerin bir tanesiii."dedim. Karadenizliyiz evelallah. Yeri gelir çay, finduk toplarız. Yeri gelir horon teperiz. Arada Ayşe sultanla da böyle atuşuruk.

Kaza yapalı tam otuz dokuz gün oldu. Kırkım çıkacak neredeyse evde otur otur patladım valla. Günlerdir ilk defa dışarı bir arkadaşımla çıkacağım. Duşumu aldım. Taktım takıştırdım. Esra'yı beklemeye başladım. Altı demişti. Yirmi dakikam var. Biraz yatağıma uzandım. Ayağım biraz hassas . Üzerine yeni yeni basıyorum. Telefonda fikrimin ince gülü çaldı. Esra geldi diye düşünüp telefonu aldım. Buraaaaak.

"Bu ne güzel süpriz." dedim, sevinçle.

"Keşke hergün arayabilseydim"

"Hımmm. Bu bir dilek mi?" diye sordum.

"En güzelinden. Beş dakikam var. Sonra kapatmak zorundayım ama." dedi. Sesi de bir garip. Canım sıkıldı. Üç hafta olmuş konuşmadık. Beş dakika kime yeter. Merakla

"Sonra tekrar arar mısın?" dedim.

"Hiç bir şey için söz veremem. İşlerin akışına bağlı. Arayamaya bilirim de. Seni boşuna ümitlendirmek istemem." dedi. Tüm kanım beynime hücum etti.

"Bu ne şimdi. Hayatıma izinsiz girip, istediği gibi at oynatan kovboy mu sanıyorsun kendini? Ümit falan ettiğim yok."

"Bu konuşmanın sonu tatsız bitsin istemem. Şimdi kapatalım istersen en yakın zamanda tekrar ararım."

"Arama istemiyorum."

"Bense senin üzülmeni istemiyorum. Seni üzecekse, aramam bir daha. Kendine iyi bak." Kapattı...

Söylediklerime inanamıyorum. Tamam, aniden hayal kırıklığına uğrayıp söylemiş olabilirim ama o da dünden hazırmış. Kalbim o son cümlesinin arasına sıkıştı. "Seni üzecekse, aramam bir daha. "Asıl bir daha aramasan üzülecek bu salak diyemedim. Donmuş bir halde yatağın kenarında pelte gibiyim. Nefes alasım yok, aldığım nefes dahi eridi içimde. Veresim yok. Ben böyle gelgitler de sallanıyorum ya, çıkamıyorum kavgalarımdan. Barışamam kendimle, o olmadan.

Telefonum, keman eşliğinde fikrimin ince gülünü ikinci kez çalarken ağlıyor adeta. Dayanamadı aradı sanıp elime aldım. Esra arıyor.

"Efendim." dedim. Hiç hevesim kalmadı. Bıraksalar yatakta mezar misali sonsuza kadar kalırım.

"Aşağıdayım. Bekliyorum."

SEVDİM KOMUTANIM. (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin