Bedir çıktığı masadan yere düşmüş başı kan içindeydi. Endişeyle Zeynep hanıma baktım. Ellerim, tüm vücudum zangır zangır titriyordu. Gözlerim dolmuştu. Adamı öldürmüş olabilir miyim? Esra yanıma sokulup,
"Birde bu manyak için gözyaşı dök tam olsun. Sana vururken adam bir an bile düşünmedi. Sen onu niye düşüneceksin. Kendine gel. Sen ateş etmesen onlar bizi öldürecekti. Beni duyuyor musun?" diyerek kolumu sıktı.
Adamın tek kelime konuşmadan kafama tekme atması aklıma gelince haklı olduğunu düşündüm. Ellerine geçtiğimiz an bizi sağ bırakmazlardı. Esra vicdan azabı çekmemin önüne geçiyordu.
Dışarıda silah sesleri aralıklarla devam ediyor. Biz yukarıda olduğumuza göre adamlar kime ateş ediyordu. Esra çatının ucuna kadar gidip kırık olan yerinden dışarıyı izlerken heyecanla seslendi.
"Kurtulduk" dedi. Elini göğsüne koyup kesilen nefesini düzenlemeye çalıştı. "Bizimkiler gelmiş. Allah'ım bizi bulmuşlar." diye tekrar seslendi. Zeynep Hanım Esra'yı sert bir şekilde uyardı.
"Kızım uzaklaş oradan. Mermi isabet edebilir."
"Bizi bulacaklarını biliyordum ama bu kadar çabuk geleceklerini tahmin etmezdim. Zeynep abla, Ceren kurtulduk." diye kahkahalar atarak emekleye emekleye tekrar yanımıza yaklaştı. Aşağıdan gelen seslere kulak verince tekrar ellerimiz silahları sıkıca kavradı. Sessiz bir şekilde gözümüz kapakta beklemeye başladık. Silah sesleri yeri göğü inletiyordu. Kapağa doğru ateş edildi. Oldugumuz yerden geri kaçıp uzaklaştık. Aşağıdaki adamlar bir taraftan dışarıdaki polisleri uzak tutmaya çalışırken diğer yandan bize ulaşmaya çalışıyorlardı. Yerde duran kapak, mermi izlerinden delik deşik olmuştu. Dışarıdan gelen sesle silah sesleri kesildi.
"Etrafınız sarıldı. Teslim olun. Ellerinizi başınızın üzerine koyarak dışarı çıkın." diyordu. Konuşan sesi duyan Zeynep Hanım olduğu yerden başını kaldırarak,
"Fatihhhh..." diye inledi. "Onlarda gelmişler, buradalar."
Esra yerinden kalkıp dizleri üzerinde silahı kavradı.
"Onlara yardımcı olmamız lazım.
"Nasıl?" dedim. Zeynep Hanım ikimize bakış attıktan sonra,
"Kalkın, şimdi eğer bunlar dışarıya çıkıp teslim olmayacak olurlarsa bizimkiler ellerinde olduğumuzu düşünüp zorlanabilirler. Sizin parmaklarınız tetikte olsun. Ben dışarıya sesleneceğim." dedi ve çatının kıyısına az önce megofondan gelen ses yönüne emekleyerek yaklaştı.
"Fatih biz çatıya çıktık. Ellerinde değiliz. Silahımız var. Bize ulaşamazlar." diye olanca gücüyle bağırdı. Aşağıdan bir kaç el silah bize doğru ateş edince Esra'ya bakıp
"Bunlar hak etti." deyip diğer silaha davrandım. O da benim gibi yattığı yerden aşağıya doğru rast gele ateş etmeye başladı. Başlarına mermi yağan adamlar sinmiş bir şekilde hareketsiz duruyorlardı. Ateşi kestik. Derin bir sessizlik oldu.
"Zeynep iyi misiniz" diyen Fatih binbaşının sesini Mehmet çıplak sesiyle kesti.
"Esra ses verin. Esra iyi misiniz?" diye seslendi. Esra bağırarak,
"Sesini duydum ya benden iyisi yok." diye karşılık verdi. Bir iki el silah sesi duyuldu. Hemen peşinden arkamıza büyük bir gümbürtüyle birlikte kırılan çatıdan içeri biri düştü. Birkaç el silah sesi daha duyuldu. Biz kasılmış bir vaziyette silahları çevirmiş beklerken,
"Ceren, Esra, Zeynep abla." diyen Burak'ın sesini duyduk..
Burak düştüğü yerden zorlukla doğruldu. Bakışlarımıza aldırmadan kalkıp bize doğru geldi. Cebinden çıkardığı telefonun tuşlarına basıp gözlerini yüzüme dikti,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDİM KOMUTANIM. (Kitap Oldu)
RomanceÇok şey istemedim ben. Sadece sevmek... Pahalı hediyelerin olmadığı, maskesiz, yalın yüzlerin ışığında aydınlanmak, yapmacık tavırların çok uzağında özlediğim kendim olabilmek. Bahar yağmurlarında ıslanmak, yarımken tamamlanabilmek istedim. En de...