Yine garip düşüncelerim kafama üşüşmeye başladı. Devam eden ilginin insaniyet namına yapılan bir hareket mi, yoksa ufacık bir beğenme gösterisi mi olduğunu çözemedim demiştim ya vazgeçtim.
Cevap vermeli miyim diye düşünürken mesajın geliş saatinin üç buçuk saat önce olduğunu görünce keşke hiç açmasaydım da görülmedi olarak kalsaydı diye hayıflandım. Telefon elimde kararsız beklerken
Çevrimiçi...
Yazıyor...
Yakalanmışlık korkusuyla titreyen ellerimin arasından telefon yere düştü. Eğilip almam imkansız olan telefona gelecek mesajı okumak için sabırsızlanıyorum. Şimdi Selin'i çağırsam, verirken okuması içten bile değil. Birkaç dakika sonra ekran kapandığında çağırmak en mantıklısı. Telefon numaramı nereden aldı, üstüne üstlük onun telefonunun bende kayıtlı olması soruları zihnimde katlanarak, gittikçe artan sinirlerimi daha da dalgalandırdı. Kazadan sonra yardım etmiş olması bu kadar ileri gitmesini haklı gösteremez. Kendini ne sanıyor bu züppe...
''Selinnn''
''Efendim abla''
''Çabuk gel lütfen.'' dedim. Ben Selin'e seslenmiştim ama telaş yapan annem banyodan çıkıp, koşar adım yanıma geldi.
''Ne oldu. Neyin var '' diye kocaman gözleriyle tepemde dikilmesi sinirlerimi daha da bozdu. İşini bitirdikten sonra duş almaya karar veren annem, tam soyunurken beni duymuş, panikle yarı çıplak karşımda duruyordu. Selin de onun arkasında şaşkın bir şekilde bekliyordu. Gördüğüm manzara karşısında önce ben, ardından da Selin kahkahalarımıza engel olamadık. Şaşkınlıkla bekleyen anneme kahkahalar arasında zorla,
''Telefonumu isteyecektim.'' dedim. Onun bu haline bakıp bakıp hala gülüyorum.
''Aklımı aldın. Aklımı. Bir yerine bir şey oldu sandım'' dedi. Kafasını iki yöne sallamasına dayanamayan Selin, ona arkadan yaklaşıp sarıldı.
''Donkişot sen niye panik yapıyorsun. Bana seslendi. Akşam misafirlerin yanına çıkmak için iyi bir kreasyon yapmışsın. '' dedi. Annem yanağından makas almaya çalışan Selin'e
''Yıldım siz den '' dedi ve komik haline aldırmadan odadan çıktı. Gülme nöbetimiz bittiğinde, yerde duran telefonu işaret ederek,
''Telefonumu verir misin?'' dedim. Hala sırıtma pozisyonundan çıkamayan Selin aldığı telefonu uzattı.
"Tılsım siz den. '' diyerek annemin taklidini yapması bizi tekrar başa döndürdü. Dakikalarca annemin o haline güldük. Yalnız kaldığımda, her dakikasında aklımdan çıkaramadığım ne yazdı acaba sorusunun cevabına ulaşmak için hızlıca whatsapp'a girdim. Tam üç mesaj gelmişti.
İyi olduğunuzu bilmek beni çok sevindir." iki dakika aradan sonra
"Nefes aldığınızı bilmekle de yetinebilirim." beş dakika sonra
"Gerçekten meraklanmaya başladım." yazmıştı. Dün geceki çekingen tavırları ve yarım bırakılmış cümlelerinden sonra küçük beyin anlaşılan özgüveni yerine gelmişti. Okurken yazdıkları, dudak kenarlarımda hafif kıvrımlara yol açsa da kabahatinin üzerini örtemezdi. Tanımadığı bir genç kızın telefonunu açıp, numarasını kaydetmek büyük bir ayıptı. Şimdi sinirimden elimdeki telefona sıra sıra mesaj yazıp haddini bildirebilirdim ama arsızlığının farkına varamamış biriyle polemiğe girmekte zaman kaybıydı. En iyisi hiç muhatap olmamak.
Gece yarısına kadar misafir ağırlamaktan helak düşen bizimkiler odalarına çekildiğinde, güya bana bakacağını söyleyen Selin de yüz üstü yatıp kollarının arasına aldığı yastığın üzerinde kendinden geçti. Lavaboya gitmek için uyandırmaya kıyamadım. Dikkatlice ayağımı aşağıya indirip yandaki koltuk değneklerine uzanarak ayağa kalkmayı başardığımda ani gelen bir baş dönmesi hissettim. Birkaç dakika belirledikten sonra ufak adımlarla lavabonun yolunu tuttum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDİM KOMUTANIM. (Kitap Oldu)
RomanceÇok şey istemedim ben. Sadece sevmek... Pahalı hediyelerin olmadığı, maskesiz, yalın yüzlerin ışığında aydınlanmak, yapmacık tavırların çok uzağında özlediğim kendim olabilmek. Bahar yağmurlarında ıslanmak, yarımken tamamlanabilmek istedim. En de...