"Kalmayacak... Kalmayacak... O hırsızlık olayının da, bu kaçırılma olayının da acısı çıkacak koçum, hem de öyle bir çıkacak ki aldıkları nefesin hesabını verecekler. Burunlarından fitil fitil getirmeyen ne olsun. Analarından doğduğuna pişman olacak şerefsizler." Bu sözleri benden çok kendi kendine söyler gibi bir hali var. Konuşurken, sinirden alnının ortasından geçen bir damar kabardı. Ellerini sıkı sıkı yumruk yapmış kontrolsüz yumuyor. Hepimizi elleri kolları bağlı bir şekilde beklemek her geçen dakika iyice geriyor ve sinirlendiriyor.
Gece dört gibi Fatih komutan telefonuna kamera görüntüsü gelmiş olduğunu söyleyince odadakilerle beraber heyecanla bilgisayar başına toplandık. Karşı taraf Fatih komutanın oltaya attığı yemi yemiş, kızların ellerinde olduğunu kanıtlamak için kameraya çekilmiş görüntülerini yollamıştı. Komutanın telefonundan bilgisayara atılan görüntüyü seyrettiğimizde hepimizin kanı dondu.Nefesimi tutarak izlediğim görüntüde üçünün de hali içler acısı. Bitkin, yorgun ve korkmuşlar. Gözleri kızarmış ağladıkları her hallerinden belli. İlk Zeynep hanımı konuşturmuşlar. Kadıncağız titreyen sesiyle
Fatih seni çok, her şeyden herkes den çok sevdim. Olur, da görüşemezsek kendini üzmeyeceğine dair bana söz ver. Seni hep çok sevdim. dedi gözleri yaşla doldu. Konuşamamış kamerayı çeken kişi bir süre sessiz kalan kadından sonra kamera Esra'ya çevrildi.
Mehmet bebeğimiz de ben de çok iyiyiz. Merak etme. İkimiz de seni çok seviyoruz. Sakın kendini suçlayıp, üzme olur mu sevgilim? dedikten sonra yaşlı gözlerini göstermemek için tavana dikti. Yutkunup titreyen dudaklarını ısırarak sustu. Beklemeden, kameranın Ceren'e yöneltilmesi onu bir an duraksatmış, ardından kararsız bir şekilde,
Burak bana gönderdiğin çiçeklerin rengi çok güzeldi. Keşke birkaç gece önce biraz daha ileride bir yerlerde güneşin doğuşunu izleseydik. Sağ yanımsın. Gülhane'de, o ağacın altını hiç unutmayacağım. Ceren korku dolu sesle, duraksaya duraksaya konuştu. Doğum gününe gelirken özenle topladığı saçı dağılmış, bitmiş bir halde. Alnında kocaman bir şişlik olduğu ayan beyan görülüyor. Nutkum tutulmuş bir şekilde söylediklerinden çok yüzüne kaydı gözlerim. Ona bunu yapanlar son nefeslerini alsınlar, ölümlerden ölüm beğensinler, şu dakikadan sonra. Engel olamadığım gözyaşlarımı cama doğru yönelerek saklamaya çalıştım. Dışarıya akmalarına belki engel olabilirdim ama yüreğime damlayan, sızan yaşlara engel olamadım. Mehmet duvarı yumruklayarak hırsını almaya çalışıyordu. Fatih komutanım bilgisayarda ikinci kez izlerken profesyonelce dik durmaya çalışıyordu.
İstihbaratın davranış uzmanı elemanları gelmiş bizimle birlikte kızların hal ve hareketleri hakkında konuşuyorlar. Üçünün de korkmuş ve çaresiz hissettiklerini anlattılar. Zeynep hanımla Esra'nın mantık çerçevesinde konuştuklarını ama Ceren'in durumu için aynı şeyi söyleyemeyeceklerini kendi aralarında tartıştılar. Kafasında bariz görülen şişlik dolayısıyla bir darbe almış olabilir dendi. Sözlerinde ki kargaşa ve mantıksızlık bundan olabilirmiş.
Diğer uzmanlar fotoğraflar halinde taradıkları görüntülerden ip ucu arıyorlar. Bu telefon numarası da kullan-at mantığı ile alınmıştı. Elde var yine sıfır diyeceğimiz pozisyondaydık.
Fatih binbaşıdan görüntüyü kendi telefonuma aktarıp defalarca izledim. Daha Ceren konuşmaya başlar başlamaz gözlerim kafasındaki kocaman şişliğe takılıyor, boğazıma kocaman bir yumru tıkanıyor, nefesim kesiliyordu. İçimden ona bunu yapanlara sövüyorum. Onlarca kez izledikten sonra beynim görüntüyü kabullendi sanırım söylediklerini anca ayrıştıra bildim. Biz onunla Gülhane'ye falan gitmemiştik. Ankara'da bu isimde Gülhane Askeri hastanesi adında bir hastane var, ama bizimle ne alakası vardı ya da Ceren neden böyle tuhaf bir şey söylemişti. Sözlerindeki tutarsızlık başına aldığı darbeden de olabilir, herhangi bir ilaç verilmiş o yüzdende saçmalamış olabilirdi ya da bir ihtimal daha vardı. Son gelen fikrin olabilirliği umuduyla odadaki uzmanlara yöneldim.
Sekiz kişiden oluşan bir ekiple Ceren'in konuşurken sarf ettiği kelimeleri anlamaya, çözmeye çalışıyoruz. Fatih komutan merakla bana dönüp,
"Anlat bakalım Burak. Ne anladın bu konuşmadan?"
"Komutanım biz Ceren'le Gülhane'ye gitmedik." dedim. Masada ki uzmanlardan biri bana dönerek,
"Kafasındaki şişlik sert bir darbe aldığının göstergesi. Olayları karıştırmış olabilir." dedi. Adamın söylediklerini önemsemeden,
"Peki ya öyle değilse, ya bize bir şey anlatmak istiyorsa?" dedim. Masada oturanlara kararlı bir şekilde baktım. İçimden bir ses buna inanmak istiyor. Bu kadar çaresizliğin içinde bir umut arıyorum.
"Sırayla gidelim isterseniz. Öncelikle ne zaman ve ne renk çiçek gönderdiniz? Yada şöyle söyleyeyim çiçek gönderdiniz mi? Malum kafasına darbe aldığı için travma sonrası düşünce bulanıklığı yaşıyor olabilir." dedi. Olabilirdi ama olmayabilirdi de...
"Bir uçuk ay önce beyaz ve mavi renklerini sevdiğini söylemişti. Beyaz ve mavi renk güller göndermiştim" dedim. Karşımda duran uzun boylu kumral, kırklı yaşlardaki şahıs ayağa kalkıp yazı tahtasının başına geçti. Yukarı sayılacak bir şekilde beyaz, mavi kelimelerini yan yana yazdı. Bana dönüp,
"Devam edin." dedi.
"Keşke birkaç gece önce biraz daha ileride bir yerlerde güneşin doğuşunu izleseydik. Biz birkaç gece önce Göksu Parkın da güneşin doğuşunu izledik, konuşmasında keşke biraz daha ileride diyor. Mobese kameralarından aracın Eryaman Göksu çıkışından İstanbul yoluna çıktıkları anlaşılıyor." dedim tahta başındaki adam Göksu-İstanbul yolu yazdı. Alt satıra geçip ileri sözcüğünün de ekledi. Masadakilerden biri bana,
"Ceren hanım sağ yanımsın demiş bununla ilgili olabilecek aklınıza bir şey geliyor mu? Tahtaya yazdıklarını sesli okudum.
Beyaz - mavi
Göksu - İstanbul yolu - ıleri
Sağ
Aslında aklıma bu konuyla ilgili hiç bir şey gelmiyordu. Sol yanım dese 'kalbimdesin" demek olurdu ama sağ yanım demişti. Aklıma aniden gelen bir düşünceyle telefonumu açıp googlle girdim. Biraz araştırdıktan sonra aklıma gelen şeyin olabilmesi için biraz zamana ve araca ihtiyacım vardı. Hemen yerimden kalkıp Fatih binbaşıya"Komutanım sabah olmak üzere drone'lara ihtiyacımız var sanırım" dedim. Masada bir hareketlilik oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDİM KOMUTANIM. (Kitap Oldu)
RomanceÇok şey istemedim ben. Sadece sevmek... Pahalı hediyelerin olmadığı, maskesiz, yalın yüzlerin ışığında aydınlanmak, yapmacık tavırların çok uzağında özlediğim kendim olabilmek. Bahar yağmurlarında ıslanmak, yarımken tamamlanabilmek istedim. En de...