Zeynep Hanım gülerken kollarını hala bende unutmuş olacak, o kolları omuzuma daha da bir doladı,
"Tebrik ederim Cerenciğim," dedi. Bana hem de. Tebrik ederim dedi. Zeynep hanımın kollarının üzerine Fatih binbaşının kolları da gelince ağırlık altında kalmış gibi nefesim kesildi. Ne diyeceğimi, nasıl davranacağımı bilemedim. Hiç sesim çıkmadan hafifçe bir gülümseme refleksinde takılı kaldım. Bana sarılmış iki başın arasından Burak'la göz göze geldiğimde yüzünde tarif edilmez bir ifadeyle bana baktığını fark ettim. Belli ki benim tepkimin ne olacağını kestirmeye çalışıyor. Ne yazık ki şu an vereceğim tepkiyi inanın bende bilmiyorum.
Asım binbaşı yanımıza gelip"Çekilin kenara, biz de tebrik edelim kızımızı." dedi. Fatih binbaşı ve eşi Zeynep hanımın ardından Asım binbaşı da kucakladı sıkıca. Baktım Burak'a, Kadir yarbaydan boşalan kollarını Fatih binbaşıya açtı. Resmen tebrik merasimi başladı. Kördüğüm gibi gelişmeler içinde sıkışıp kaldım. Şu kapıdan nikah memuru girmezse Burak beni çok şaşırtır bilmiş olun.
Herkes herkesle öpüşüp koklaştıktan sonra Kadir yarbayın "Toplantı bitmiştir arkadaşlar." sözüyle vedalaşıp binadan çıktık. Burak süt dökmüş kedi gibi sessiz, bense içeride hiç renk vermedim. Ne diyeydim "Burak kiminle nişanlanıyorsun? Benimle mi? Benimle ise bundan benim niye haberim yok?" mu deseydim. Arabanın kapısını açıp yerleşmemi bekledikten sonra kapıyı kapadı. İleride hareket etmiş iki arabaya el kaldırarak selam verdikten sonra diğer tarafa ağır adımlarla geçip kapıyı açtı. Hareketlerindeki yavaşlıktan anlaşıldığı üzere az önce içeride yaptığı emrivakinin başını yakacağından korkuyor.
Aracı çalıştırıp nizamiyeden kimliklerimizi aldıktan sonra tekrar yola koyulduk. İkimizin de ağzını bıçak açmıyor. Gözlerim yola dalmış gidiyoruz. Tek kelime dahi etmeden, neredeyiz, nereye giriyoruz umurumda bile olmadan. Taa ki aracı durdurup onun kapısının kapandığını fark edinceye kadar.
Uykudan uyanırcasına baktım etrafa, yine dün geceki yere gelmişiz ama bu sefer biraz daha yukarılarda bir yerdeyiz. Burak Bey araçtan indi ve arabanın önüne dayanıp karşıları seyre daldı. Ekoseli ceketi, kollarını önünde kavuşturduğundan dolayı tüm sırt hatlarını ortaya çıkarmış. Oldukça heybeti, kaslı yapısı resmen ben buradayım diyor. Arabadan inişi, kafasını toparlayıp benimle ne konuşacağını düşünmek için miydi? Yoksa yanıma gel konuşalım demek mi? Eğer şu saatten sonra benim çıkıp yanına giderek hesap soracağımı sanıyorsa yanılıyor. Kaç kez ona neler olduğunu sordum. Şimdi yapacağı tek şey her şeyi olduğu gibi bir çırpıda anlatmak. Üzerimde ki sinirin geçmesini bekliyor olabilir, öyle düşünüyorsa yine yanılıyor.
Bizim ilişkimiz hiç normal insanların hikayeleri gibi olmayacak mı? Önce emniyet kemerini, ardından ayakkabılarımı çıkardım, yana doğru kıvrılıp, sırtımı kapıya yasladım. Şimdi çıkıp karşısına dikilip hesap sormak var ama hiç bana göre işler değil. Hayatımın her anını saniye saniye planlayan ben, freni tutmayan araç gibi hızı kesilmez bir süreç yaşıyorum. Her saati ayrı aksiyon olan gelişmeler sonucu, geldiğimiz yer bizi kavuşturabilir ya da ayırabilir de. Ben arabadan çıkıp karşısına dikilmeyecektim. O Burak buraya gelecek...
İçim geçmiş. Gözlerim Burak'ı aradı. Arabada yok. O Burak buraya gelmiş ama üzerimi örtüp tekrar gitmiş. Battaniyeyi toparlayıp oturur vaziyete geldim. İlerdeki kayanın üzerinde oturuyor şimdi. Telefonla kiminle konuşuyor bilmiyorum ama endişeli olduğu her halinden belli. Uzunca bir süre onu öylece izledim. Saate baktım, yaklaşık iki buçuk saattir buradayız.
Uyuşmuş vücudumun tüm itirazlarına rağmen kapıyı açıp, dışarı çıktım. Kapı sesine başını çevirip bana bakan Burak'a hiç pas vermeden bir iki adım attım. Uyuşmuş dizlerim bedenimi zor taşıyor. Telefon konuşmasını sonlandırıp ağır adımlarla yanıma yaklaştı. Gülümseyerek,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDİM KOMUTANIM. (Kitap Oldu)
RomanceÇok şey istemedim ben. Sadece sevmek... Pahalı hediyelerin olmadığı, maskesiz, yalın yüzlerin ışığında aydınlanmak, yapmacık tavırların çok uzağında özlediğim kendim olabilmek. Bahar yağmurlarında ıslanmak, yarımken tamamlanabilmek istedim. En de...