BURAK'TAN
Hatay'da garnizondaki ranzada sırt üstü yatıp tavanı izlerken Ceren'e en sonunda kendimi anlatabilmiş olmanın mutluğu inanılmaz rahatlattı. En son dün Mehmetlerin evinde üç saatlik uyku uyumuştum. Ceren'e rastladığımdan bu yana uyku nedir bilmez oldum. Dün sabah uçaktan indikten sonra gece yarısına kadar gelen malzemelerin kamyonetlere yüklenmesini sağladık. İki saati aşkındır uyumaya çalışıyorum ama nafile. Ranzanın alt katında Mehmet'in düzenli nefes alışları bilmem kaçıncı rem uykusunda olduğunu doğrular derecede çıkıyor. Telefonu elime aldım. Resmine baktığımda tüm yorgunluğum göğsümün üzerine çöreklendi. Bir çuval inciri berbat ettim dün gece. Son şansıda değerlendiremedim ya hala içim yanıyor. Esra ''bu gün taburcu oldu senin ki.'' demişti. Keşke benim olsaydı. Akşama doğru attığım üç mesajı da gördüğü halde cevaplamadığına göre bütün şansımı kaybettim. Yarın öğleden sonra sınır dışına göreve gideceğiz, telefonun çekmediği alanlar olabilir. Belirsizlikle yaşamaktansa kaderi kabullenmek en iyisi. Aklını karıştırdım. Haklı olarak tepki vermesi en doğal hakkı. Kızmış olacak cevap vermeye bile tenezzül etmiyor. Belki kalbinde biri vardır diyeceğim ama Esra o kadar net 'yokmuş' dedi ki bütün benliğim yok muşu çok sevdi. Yok demek bana bir şans demek. Yok demek Ceren ve Burak demek. Şimdi yazdığım mesaj ya cennetim ya da cehennemim...
Bir saat sonra...
Gecenin üç buçuğu oldu ve ben tam bir saate yaklaşık bir süredir onunla mesajlaşıyorum. Sonunda kendimi anlatabilmiş olmamın mutluğu çöktü göz kapaklarıma. Göğsüme bir huzur doldu. Bu kız şimdiden çok iyi geldi bana... En son ne demişti, "Nasipten öte yol yok bu hayatta. Payımıza düşen en güzeli değil, en hayırlısı olsun.'' dudaklarıma yayılan gülümsemeyle iç geçirdim.
''Hayırlısı olsun be güzelim, seninle hayırlısı olsun."
Sabah uyandığımda ömrümde hiç hissetmediğim kadar dinç ve huzurlu açtım gözlerimi. Yattığım yerden kollarımı açarak gerinme ihtiyacı duydum. Dudaklarımın sırıtma pozisyonunda baya bir kaldığını fark edince, içime bir sızı düştü. Dün akşam yaşadıklarım gerçek olamayacak kadar güzeldi. Panikle yastığımın altında telefonu aradım. Yoksa hepsi bir rüya mıydı? Parmaklarımın ucu telefonu hissettiğinde hemen dün akşamki yazışmayı aradı gözlerim. Şükürler olsun ki rüya değil, sonuna kadar gerçekti. Kalkmadan, dün yazılan ne varsa her şeyi bir kez daha okudum. Alınyazımı okur gibi.
"Günaydın... Bak güzel günler yola çıkmış geliyor." yazıp gönderdim. Hemen ranzadan atlayıp alt katta yatan Mehmet'e
''Uykucu kalk öğlen oldu'' dedim ve keyifle dürtüm. Uykulu bir sesle,
''Günaydın... Hayırdır. Karga kahvaltı etmeden benim başımın etini mi yiyecen.'' dedi. Gülerek elimdeki havluyu yüzüne savurdum ama yorganı yüzüne doğru çekip kurtuldu. Lavaboya doğru adım attım, ardımdan,
''Buraların havası iyi gelmiş sana. Oğlum benim her yanım tutulmuş'' dedi ve yakınmaya devam etti. Duşumu alıp çıktığımda yastığa sarılmış yeniden uyuyordu.
''Karına söylerim bak. Seni aldatıyor, pamuk gibi hatunlarla sarmaş dolaş derim. Kalk hadi'' diye tekrar dürttüm.
''Hiçbir yastık onun yerini alamaz.'' derken bile sıkı sarılıyor yastığa.
''Eğer biraz daha sarılarak yatmaya devam edersen görüntülü arayıp karına verecem telefonu. Sen anlat derdini. Geç kalıyoruz oğlum kalk hadi. '' dedim. Üzerindeki yorganı çekip aldım. Homurdana homurdana yerinden kalmak zorunda kalınca yukarıda yatağın üzerindeki telefonu heyecanla aldım. Mesaj gelmiş mi diye baktığımda hayal kırıklığına uğramadım desem, yalan olur. Yine de durumum hiçte fena sayılmaz, en azından kendimi ifade edecek bir fırsat yakalayabildim. Esra'ya bir süre hiçbir şeyden bahsetmemeye kararlıyım. Şimdi kaş yapayım derken göz çıkarır. Mehmet'e de söylesem, Esra ne yapıp edip onu konuşturur. Şimdilik hiçbir şey bilmemeleri daha iyi benim açımdan. Esra bozulacak ama kaç gün küs kalabilir ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVDİM KOMUTANIM. (Kitap Oldu)
RomanceÇok şey istemedim ben. Sadece sevmek... Pahalı hediyelerin olmadığı, maskesiz, yalın yüzlerin ışığında aydınlanmak, yapmacık tavırların çok uzağında özlediğim kendim olabilmek. Bahar yağmurlarında ıslanmak, yarımken tamamlanabilmek istedim. En de...