•|Bella ve Annabel |•
- Ottawa, Kanada | Şubat, 2000 -
"Annabel!"
Küçük kız halasını arkasından seslenmesine kulak asmadan kahkahalarla kapıya doğru hızla koşmaya devam etti. "Küçük cadı!" Diye söylendi kendi kendine kadın, sonra da dudaklarına istemsiz bir gülümseme yerleşti. Heyecanını anlıyordu. Kendi de farklı bir hayat sürmemişti.
Küçük kız koşmayı bırakmadan sesini yükselterek halasına seslendi. "Bana diyene bak! Babamın fotoğraflarına bakarak dün gece ağladığını bilmediğimi mi sanıyorsun?"
Kadının ağzı şaşkınlıkla açıldı. Sonra kendine gelerek yürümeye devam etti. Beş yaşında bir çocuğa göre fazlaca zekiydi. Zaten ne bekliyordu ki? Abisinin kızıydı sonuçta. Her anlamıyla abisine benziyordu kız. Zekası, çok bilmiş tavrı, yaşından büyük işleri ve dış görünüşü... Bella bazen abisinin çocuğu tek başına yaptığını bile düşünüyordu. Çünkü kız tam anlamıyla Tony Stark'ın karbon kopyasıydı. Öyle ki Natasha'nın kızıl saçlarından bile eser yoktu Annabel'de.
"O benim abim seni küçük cadı. Tabi ki onu özleyebilirim."
"Özleyebilirsin Bella hala." Dedi ve durdu küçük kız. Arkasına dönüp halasına kocaman güldü. "Ama onun için ağladığını babam duyana kadar bekle."
"Annabel Dolly Stark! Böyle bir şeyi yapmayacaksın!"
"Yapacağım." Dedi ve kollarını göğsünde kavuşturdu. Halasına kendinden emin bir bakış gönderdi. "Ama-"
"Ne istiyorsun?" Dedi Bella bıkkınca. Bella gözlerini devirdi ve yeğenine başını iki yana sallayarak baktı. Onu deli ediyordu. Ama Bella bu küçük kız için hayatını bile verirdi. Onun her şeyiydi Annabel.
"Beni o saçma çocuk yuvasına göndermemeni."
"Bunun olmayacağını sen de biliyorsun Ann." Dedi ve yeğeninin önünde diz çöktü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐄𝐆𝐀𝐂𝐘 • 𝐒𝐭𝐞𝐯𝐞 𝐑𝐨𝐠𝐞𝐫𝐬
FanfictionTony Stark ve Natasha Romanoff'un bu dünyaya bırakabilecekleri en büyük miras kızları Annabel'di. Bir Black Widow olarak yetişmiş, babasının mirası olan demir zırhı giydiğinde ise damarlarındaki tutku alevlenmişti.