"Seni ilk gördüğüm andan beri kalbimde kocaman bir yere sahipsin. Ve ben bununla baş edemiyorum artık. Yeterince ayrı kaldık zaten, dahasını istemiyorum. Tek istediğim sensin. Seni...""Evet?"
"Seni..." Dedi ve ellerini yüzüne bastırıp aynaya bakmayı kesti Annabel, Lucifer'a döndü yönünü ve bıkkın bir bakış attı. "Yapamıyorum."
"Bu sefer çok yaklaşmıştık." Dedi Lucifer ve Annabel'in yanına gitti. Ellerini omuzlarına dostça koydu ve turkuazlarına baktı. Hala böyle bir güzellik karşısında nasıl kendini tuttuğunu sorguluyordu ve niye ona başka biriyle olması için yardım ettiğini. "Benden sonra tekrar et. Yapabilirsin. Çok basit." Dedi. "Seni seviyorum."
Annabel, Lucifer'ın ellerinden kurtuldu ve deri koltuğa oturup başını ellerinin arasına aldı. "Yapamıyorum. Her şeyi mahvettim."
"Düzeltmek senin elinde. İki seçeneğin var. Ya ilanı aşk edeceksin, ya da onunla sex yapacaksın. Ki ben hala ikinci seçeneği savunuyorum."
Başını kaldırdı ve saçların sağ tarafına dökülmesini sağladı. "Ciddi olur musun lütfen?" Dedi Annabel. "Ne yapacağım ben?"
"Hayatım söylemen gereken sözcükler çok basit. İki kelime." Dedi ve Annabel'in önündeki cam sehpaya oturdu. "Seni seviyorum diyeceksin."
"O kadar kolay değil benim için ama keşke olsaydı." Dedi. "Yemin ederim deniyorum ama yapamıyorum."
"Çaban taktiri hak ediyor." Dedi ve gülümsedi. "Neden yapamıyorsun?"
Omuz silkti Annabel. "Basit çünkü. Herkes söylüyor onları ve Steve'in anlamadığı şey şu. Benim için herkes değil."
"Senin için herkes olmadığını ona gösterdin mi?"
Sessiz kaldı Annabel. "Sanırım gösterememişim." Dedi kendiyle konuşur gibi. Sesi bir mırıltı gibi dökülmüştü dudaklarından.
"Gel hadi bir prova daha alalım." Deyip Annabel'i bileğinden tuttu ve yine aynanın önüne getirdi Lucifer. "Kapat gözlerini."
Gözlerini kapattı Annabel. İçinden bunu yapabileceğine dair kendine telkinler veriyordu. "Senden hiçbir şey düşünmemeni istiyorum."
"Tamam." Dedi Annabel.
"Güzel." Dedi Lucifer aynadaki akslerini izlerken. "Şimdi bana ne düşündüğünü söyle."
Tek gözünü açtı Annabel. "Hiçbir şey düşünme dediğini sanıyorum."
"Evet öyle dedim ama siz insanların beyni neyi yasak görürse onu yapmaya programlı. O yüzden söyle bakalım ne düşündün?"
"Onu." Dedi Annabel. Sonra da inanamaz gibi bu haline güldü ve aynaya baktı. "Ben ne zaman bu hale geldim?"
Gülüşü yüzünden silindi. "Şu halime bak. Burada durmuş onu geri kazanmak için planlar yapıyorum. Ne zaman bu hale geldim ben? Kontrolüm her zaman elimdeydi. Ne zaman ne yapacağıma, neye güleceğime, neye üzüleceğime, neyi seveceğime ben karar verirdim. O benim yapamadığım ilk seçimim."
"Tekrar söyle." Dedi Lucifer.
Aynadaki bakışları Lucifer'ı buldu Annabel'in. "Neyi?" Diye sordu.
"Az önce söylediklerini." Dedi Lucifer. "Unutmadan tekrar söyle hepsini. Tam bir ilanı aşktı. Sonuna bir seni seviyorum eklersek tamam bu iş."
"Sıkıldım." Dedi Annabel. "Akışına bırakacağım, yardımların için teşekkür ederim." Deyip arkasını döndü. "Akşam için hazırlanmam gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐄𝐆𝐀𝐂𝐘 • 𝐒𝐭𝐞𝐯𝐞 𝐑𝐨𝐠𝐞𝐫𝐬
FanfictionTony Stark ve Natasha Romanoff'un bu dünyaya bırakabilecekleri en büyük miras kızları Annabel'di. Bir Black Widow olarak yetişmiş, babasının mirası olan demir zırhı giydiğinde ise damarlarındaki tutku alevlenmişti.