"Geç kalacağız Annabel, hadi." Dedi ve Annabel'i kolundan dürttü Pietro."Rahat bırak beni Pietro." Dedi uykulu sesiyle ve yatağın Pietro'nun olmadığı tarafına kaçtı Annabel.
"Bak seninki hepimize ceza verecek, kalk artık."
"Siz gidin." Dedi. "Vazgeçtim ben, gelmiyorum."
"Vazgeçmek yok." Dedi. "Ayrıca birer Avenger olacağız, artık sorumluluk almalıyız."
"Piet, benim o derslere ihtiyacım yok." Dedi Annabel. "Annem ve fena derecede aşık olduğun teyzem birer Black Widow. Onlar tarafından bir Black Widow olarak yetiştirildim."
"Seni zorla kaldırmamı istiyorsan devam et."
Derin bir nefes aldı ve gözlerini açtı Annabel. Yatakta doğruldu. "Mutlu musun?"
"Çok. Günaydın, Stark Kızı." Dedi Pietro ve Annabel'in yanağına bir öpücük kondurup ayağa kalktı. "Hazırlan hadi."
Annabel başıyla onayladı. Odadaki banyoya ilerledi ve kısa bir duş aldı. Saçlarını tarayıp kuruttu ve sıkı bir at kuyruğu yaptı. Odaya geri döndü ve valizinden çıkarıp dolaba yerleştirdiği kıyafetlerinin arasından kendine siyah bir spor taytı ve siyah spor sütyenini giydi. Üstüne de ince beyaz spor atletini giymişti. Beyaz ayakkabılarını da giydi ve üstüne ince siyah bir ceket aldı. Sabahın erken saatleri olduğu için hava soğuktu.
Odasından çıkıp merdivenlerden inerken telefonu çalmıştı. Bilmediği bir numaraydı. Cevaplayıp telefonu kulağına götürdü. "Günaydın, Patron."
Annabel sesin sahibini hemen tanımıştı. "Günaydın, Remy."
"Uyandırdım mı? Bu saatte sizi rahatsız etmek istemezdim ama sabahki toplantılardan birinde pürüz çıktı. Saati değiştirmek istemiyorlar."
Annabel merdivenlerden indiğinde Pietro onu bekliyordu. Ona ağzını kıpırdatarak işle ilgili bir durum olduğunu söyledi. Pietro da kolundaki saati gösterdi. Omuz silkti Annabel. "Siz gidin, ben sonra gelirim." Dedi telefonu kulağından çekip.
"Ceza alacaksın." Dedi Pietro.
"Umrumda değil, halletmem gereken işlerim var. Sorarsa böyle söyle."
"Peki Stark Kızı, Wanda'yı bırakıp seni almak için geri döneceğim." Dedi Pietro.
"Ben kendim gelirim." Dedi Annabel saatini kaldırıp. Pietro başıyla onaylayıp dışarı çıktı ve Wanda'yı da alarak ortadan kayboldu. Onlar gidince de tamamen unuttuğu telefon görüşmesine döndü Annabel. "Üzgünüm, küçük bir işim vardı da."
"Sorun değil, Patron."
Sonra Remy ile uzun bir görüşme yaptı, neredeyse on beş dakika sürdü. Görüşmenin sonunda bugünkü çoğu işini Remy halledecekti ve Annabel'in sadece katılması gereken iki toplantı vardı. Bir asistan tuttuğu için mutluydu ve o kişi de bu kadar çalışkan olduğu için şanslı.
Evden çıktı ve kapıyı kapattı, saatinden zırhını ayarladı ve Avengers üssüne doğru uçtu. Bahçeye iniş yaptıktan sonra etrafa bakındı ve gölgedeki bir ağacın altına kurulmuş bir masada kahvaltı eden Steve, Pietro ve Wanda'yı gördü. Oraya doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐄𝐆𝐀𝐂𝐘 • 𝐒𝐭𝐞𝐯𝐞 𝐑𝐨𝐠𝐞𝐫𝐬
FanfictionTony Stark ve Natasha Romanoff'un bu dünyaya bırakabilecekleri en büyük miras kızları Annabel'di. Bir Black Widow olarak yetişmiş, babasının mirası olan demir zırhı giydiğinde ise damarlarındaki tutku alevlenmişti.