"Bu yanlış jet küçük hanım, sen küçük olana gidiyorsun." Robert ve Bella'nın bindiği jeti gösterdi Tony kızına. Annabel'i, Quinjet'e binmek üzereyken yakalamıştı.
"Bu benim için doğru jet, siz isterseniz oraya gidebilirsiniz Bay Stark." Dedi ve babasının kolunu koyarak binmesini engellediği jetin kapısından babasının kolunun altından eğilerek geçmişti.
"Sakin ol bakalım, Annabel. Hiçbir yere gitmiyorsun, bu konu tartışmaya açık değil." Dedi Tony kesinlikle.
"Evet değil ve sen de bunu kabul etmiyorsun baba. O savaşa gitmek en çok benim hakkım. Anlıyor musun?"
"Vanilya Çiçeğim, daha yeni iyileştin."
"Bu hiçbir şeyi değiştirmiyor baba. Ben iyiyim."
"Bak, inatçılığını annenden almışsın. Bu ikiniz hakkında sevdiğim şeylerden yalnızca biri ama olmaz." Dedi Tony. "Seni riske atıp ölümle tekrar bir kumar masasına oturmayacağım."
"Baba." Dedi Annabel. "Beni durduramayacağını sen de ben de çok iyi biliyoruz. Sizinle gelmeme izin vermezsen kendim giderim."
"Neler oluyor burada?" Dedi Natasha yanlarına gelip. "Annabel neden hala buradasın?"
"Bizimle gelecekmiş hayatım, ben ikna edemiyorum. Sen de şansını dene." Dedi Tony, Natasha'ya.
"Bizimle mi gelmek istiyorsun?" Diye sordu Natasha kızına. Kafasını salladı Annabel.
"Gel o zaman." Dedi ve eliyle içeri işaret etti Natasha. Tony şaşkınlıkla bakalırken Annabel gülerek annesine sarılmış, teşekkür ettikten sonra yanağına kocaman bir öpücük kondurmuş ve onlar tekrar fikrini değiştirmeden içeri girmişti.
"Sen az önce ne yaptın?" Dedi Tony şaşkınlıkla Annabel gittikten sonra.
Natasha ilerledi ve jetin kapısını kapattı. Sonra da Tony'nin yanına gidip onu elinden tutarak çekiştirdi.
"Tony." Dedi Natasha. "Bizimle gelmesine izin vermezsek zırhla giderek bizden daha önce oraya ulaşır. Kendini tehlikeye atmasını istemiyorum. Bizim gözetimimizde intikamını alsın. Biliyorum kabul etmek zor ve bunun farkında bile değiliz ama kızımız büyüdü. İstesek de istemesek de."
Annabel içeri girdiğinde karşıdan kendine doğru yürüyen Steve'e göz kırptı ve görev tamam işareti verdi. Steve de hafifçe güldü ve Annabel'in önünde durdu. "Çak ortak." Dedi ve yumruğunu doğrulttu Steve'e, Annabel.
Steve yumruğunu kaldırıp Annabel'inkiyle tokuşturdu. "Görev bir başarıyla halloldu. Nat'ı ikna ettim."
"Görev iki de görev bir sayesinde tamam, babam da annemin sözünü çiğnemeyecek." Dedi Annabel.
"Hey." Dedi Steve kaşları çatılırken. "Görev paylaşımı yaptığımızı sanıyordum ama sen tüm işi dolaylı yoldan da olsa bana yaptırmışsın. Nat ikna olduğunda Tony de ikna olacaktı."
"Sandığımdan daha zekisin Yüzbaşı, beni şaşırtıyorsun." Dedi ve omzunu iki kez patpatlayıp gülümseyerek koltuklardan birine yerleşti Annabel.
İçinde intikam alma hırsı dolarken Steve'in dediklerini aklından çıkarmamaya çalışıyordu. İntikam çok güçlü bir duygudur. Seni tutsağı yapmasına izin vermemelisin.
Her şey bittiğinde Wanda'nın canına okuyacaktı Annabel, ama önce Ultron'u halletmeye odaklanmalıydı.
✦✧✦
"Yüzbaşı'dan haber alamıyorum. Onu görebiliyor musun Annabel?" Dedi Clint.
"Olumsuz." Diye yanıtladı şehrin tepesinden Yüzbaşı'yı arayan Annabel.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐄𝐆𝐀𝐂𝐘 • 𝐒𝐭𝐞𝐯𝐞 𝐑𝐨𝐠𝐞𝐫𝐬
FanfictionTony Stark ve Natasha Romanoff'un bu dünyaya bırakabilecekleri en büyük miras kızları Annabel'di. Bir Black Widow olarak yetişmiş, babasının mirası olan demir zırhı giydiğinde ise damarlarındaki tutku alevlenmişti.