•| Henry Cavill |•
"Dünyanın en güzel kızıyla mı görüşüyorum acaba?"
"Evet, buyrun benim."
Hattın diğer ucundan adamın gülüşü duyuldu. Annabel'in dudakları kıvrıldı eş zamanlı olarak.
"Sana bayıldığımı söylemiş miydim?" Dedi tatlı sesiyle adam.
"Söylemene gerek yok anlayacak kadar zekiyim."
"Egonu telefondan uzaklaştır lütfen." Dedi. "Çünkü iki saattir seni çok özlediğimi söylemek için kıvranıyorum."
"Aslına bakarsan, an itibariyle söyledin Henry."
Ağzından sinirle bir mırıltı çıktı Henry'nin. "Romantik olmaya çalışıyordum."
"Biliyorum." Dedi Annabel, aynı esnada ayakkabılarını giymek için uğraşıyordu. Ters bir hareket yaptığında acı içinde inledi. Bunu duyan Henry'nin de kaşları çatılmıştı. "Annabel, iyi misin?"
"Evet." Dedi Annabel dişlerini sıkarak. "Küçük bir aksilik oldu." Aynanın önüne geldi ve pijamasının ucunu kaldırdı. Sargı bezinin kana bulandığını gördüğünde hafifçe söylendi. "Seni sonra arasam olur mu?"
"Orada neler dönüyor, iyi değilsin öyle değil mi?"
"Henry-"
"Bana neler olduğunu anlat Annabel. Uzun süredir sana ulaşamıyordum ve geçen Robert da anlamadığım birkaç cümle kurdu."
"Bıçaklandım."
Bu ani olmuştu, Henry bir süre duyduğu şeyi idrak etmek için sustu. "Ne?" Diyebilmişti en son şaşkınlığını yansıtan sesiyle.
"Kaçırıldım ve bıçaklandım." Dedi Annabel bıkkınca, bu konu hakkında konuşmayı sevmiyordu. Onu zayıf gösteren ve hissettiren her şeyden nefret ediyordu.
"Kim buna cesaret edebilir? Sen Tony Stark'ın kızısın."
"Babamla birlikte kendi elimizle yarattığımız yapay zeka edebiliyormuş, üstelik kendine iki tane de iş birlikçi mutant bulmuş. Biri tam anlamıyla gerçek bir cadı, sadece süpürgesi eksikti."
Yutkundu Henry. "Alıştıra alıştıra söylemek nedir, hiç bilmiyorsun öyle değil mi?"
Güldü Annabel. "Sanırım evet."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐄𝐆𝐀𝐂𝐘 • 𝐒𝐭𝐞𝐯𝐞 𝐑𝐨𝐠𝐞𝐫𝐬
FanfictionTony Stark ve Natasha Romanoff'un bu dünyaya bırakabilecekleri en büyük miras kızları Annabel'di. Bir Black Widow olarak yetişmiş, babasının mirası olan demir zırhı giydiğinde ise damarlarındaki tutku alevlenmişti.