"Stark beni hasta ediyor."
"Aaa evlat, babanın kalbini kuracaksın ama."
Steve'in kucağındaki Annabel, yorgunlukla tekrar kapatmıştı gözlerini. Uyku ve uyanıklık hali arasında bir yerdeydi. Durumu pek iyiye gitmiyordu.
"Gerekirse kırarım."
Steve kucağındaki kızı bir an önce buradan çıkarmalıydı ama tek çıkış yeri şu anda ekibin durduğu yerdi ve bir çatışmaya karışmadan onu çıkaramazdı. Sinirle dişlerini sıktı. Ona geç kalmaktan ve zarar gelmesinden kokuyordu. "Dayan." Diye fısıldadı.
"Kimsenin bir şey kırmasına gerek yok."
Kafasını uzatıp etrafına bakındı Steve. Tony ve Thor, Ultron ve ikizlerle konuşuyordu. Natasha ve Clint ise bir müdahale için gizlenmiş hazır bekliyorlardı.
"Hiç omlet yapmadığın çok belli."
Steve ne yapacağını bilemedi. Onu diğerlerinin yanına götürmek tek çözüm yoluydu. Çıkan ilk fırsatta onu karışıklıktan yararlanarak buradan kurtaracaktı. Elinden gelen tek şey buydu.
"Benden çok yaşayacaksın."
"Aman ne komik espri, Bay Stark. Ne o hatırlamadın mı? Geçmişini unuttun mu?"
"Bununla hiç işim olmadı."
Kucağındaki kızla birlikte saklandığı kolonun arkasından çıkıp arkadaşlarına doğru yürümeye başladı Steve.
Steve yürümeye başlarken onu ilk fark eden Pietro olmuştu. Ardından da Thor ve Clint. Clint yutkunarak Natasha'ya döndü. Gözleri hala Ultron'un üstündeydi ve bu dehşet verici tabloyu görmemişti kızıl kadın.
"İkiniz bu işten hala kurtulabilirsiniz." Diyen Yüzbaşı'ya döndü Natasha ve Tony aynı anda. Gördükleri görüntüyle birlikte dünyaları başlarına yıkıldı adeta. Kızları kanlar içinde ve baygındı.
Zaman durmuş, hayat bitmişti onlar için. Aldıkları nefes zehir olmuş, kor gibi saplanmıştı yüreklerine. Koruyamamışlardı. Ömrünü adadıkları kızlarını korumayı başaramamışlardı.
"Kurtulacağız zaten." Diye atladı Wanda. Annabel'i almaları sinirini bozmuştu ama onun daha şeytani bir planı vardı.
"Biliyorum acı çektiniz-"
İstediğini almıştı Steve. İlgiyi dağıtmış, Annabel'i buradaki en güvenli yere getirmişti. Thor ve Tony buradaydı. Ona bir şey olmasına kimse izin vermeyecekti. Yapması gereken tek şey kalmıştı. O da Annabel'i Bruce'a götürmek.
"Ah, Kaptan Amerika. Tanrı'nın Erdemli Kulu. Savaşsız yaşayabilirmiş gibi yapıyorsun. Fiziksel olarak ağzımla kusamam ama-"
"Barışa inanıyorsan korumamıza izin ver." Diye atladı Thor, Tony'nin suskunluğunu gizlemeye çalışıyorlardı.
"Sanırım barışla sessizliği karıştırıyorsunuz." Dedi Ultron.
"Öyle mi, vibranyum ne için peki?" Diye sordu Thor.
"Sormana sevindim çünkü bu bölümü size şeytani planımı anlatmak için ayırmıştım."
"Hayır!" Diye haykırmıştı acı dolu, çaresiz bir sesle Natasha. "Ona bir şey olmuş olamaz, hayır!" Diye haykırdı ve gizlendiği yerden Ultron'un üstüne atladı. O an her şey çok hızlı bir şekilde gelişti.
Kendini toplamaya çalışan Tony havalandı ve Natasha'yı düşmeden önce tuttu ve kendi taraflarına çekti. "Onu çıkar buradan, ben onları halledeceğim." Dedi karısına. Ne hissettiğini anlıyordu, kendi de onunla aynı duyguları paylaşıyordu, sadece sakin kalıp ailesini korumak zorundaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐋𝐄𝐆𝐀𝐂𝐘 • 𝐒𝐭𝐞𝐯𝐞 𝐑𝐨𝐠𝐞𝐫𝐬
FanfictionTony Stark ve Natasha Romanoff'un bu dünyaya bırakabilecekleri en büyük miras kızları Annabel'di. Bir Black Widow olarak yetişmiş, babasının mirası olan demir zırhı giydiğinde ise damarlarındaki tutku alevlenmişti.