Elimdeki karton bardağı kafama dikerek sıcak kahveyi mideme yolladım. Gergindim, hayatımda ilk defa bu kadar gergin hissediyordum.Sanki ip üzerinde yürüyen bir cambazdım ve düşmek üzereydim. Dengemi sürekli kaybediyordum ve düşersem, yanımda sadece kendimi götürmeyecektim. Aynı zamanda onlar da düşerse beni kendileriyle beraber sürükleyeceklerdi.
Yani her şekilde boku yemiş durumdaydık.
"Sen iyi misin?" diye sordu en yakın arkadaşım olan Su. Kahverengi saçlarımı gözümün önünden çektim ve kulağımın arkasına sıkıştırdım. Normal gözükmediğimi biliyordum, bu kabus başlayalı yalnızca dört gün olmuştu. Yine de bana bir asır gibi gelmişti. Diğerleri de aynı durumdaydı, biliyordum.
Özellikle Bade ve Ilım kafayı sıyırmak üzereydi. Kayra'nın umrunda değildi, zaten ne onun umrundaydı ki sanki? Ares durumu gayet iyi idare ediyordu, en çok çıldırması gereken o iken hem de. Evran ise gruba mümkün olduğunca az mesaj atıyordu, onda garip bir şeyler vardı.
Zaten okula geldiği ilk günden beri ki bu senenin başı oluyordu, onun ne kadar tehlikeli ve garip bir aurası olduğu konuşulurdu. Gerçekten de garip bir çocuktu, biz kafayı yerken o gerçekten korkmuyordu. Kayra ve Ares'in bile korktuğuna emindim ancak onda tık yoktu. Bu gerçekten çok garipti.
"İyiyim," diye yanıtladım onu. Ona bir sürü şey anlatmak ve içimdekileri dökmek isterdim ancak bu ne yazık ki mümkün değildi. O grup dışında birine ağzımızı açtığımız anda biteceğimizi farkındaydık. O bilinmeyen her kimse gerçekten de hakkımızda her şeyi biliyordu.
"Pek öyle görünmüyorsun ama?" dedi endişeli bir ses tonuyla. Gözlerimi ondan çekerek kantinde gezdirmeye başladım, gözlerim aslında Evran'ı arıyordu ancak kantinde yoktu. İlk başta gözlerim Kayrahan'a takıldı. Yanında Tunç ve Savaş vardı. Tunç'un yanında kolları altında Ilım duruyordu ve bu manzara bana kafayı yedirtecek kadar kötü geliyordu öğrendiğim şeylerden beri.
Yine de kimse kimseyi yargılayamazdı. Hepimiz kötü şeyler yapmıştık. Tabi, benim Ares ile aramda hiçbir şey yaşanmamıştı. O bilinmeyen numara sadece kötü ithamlarda bulunmuştu. Ne onunla cinsel anlamda bir şey yaşamıştım, ne de onun sayesinde bursu kazanmıştım ve tam olarak insanların böyle düşünmesini istemediğim için bunu hep gizlemek istemiştim.
Zaten o elinden tutup insanlara göstereceğim türde bir sıfatı hak eden birisi değildi.
Gözlerimi onların masasına çevirdim, bu okuldaki herkesin oturmak için can attığı o masaya. İçinde dönen kaoslardan biraz haberleri olsaydı, değil orada oturmayı istemek oraya bakmaya bile katlanamazlardı.
Ares'in yanında isminin Nazlı olduğunu bildiğim bir kız vardı. Sarı saçlı ve oldukça güzel bir kızdı. Klasik Ares, yine kendine takılacak bir kız bulmuştu. Sanki yalnız olarak bir gün geçirse ölecekmiş gibi davranıyordu. Biz beraberken de sürekli kızlarlaydı, onların arkadaşları olduğunu söylüyordu ve bir süre gerçekten de doğruyu söyledi.
Evran'ın bahsettiği geceye kadar. Bade, Ares ve Evran'ın evindeki parti. Benim için lanet kötü bir geceydi. Sanırım o gece de Ares bir madde kullanmıştı, tabi o zamanlar bunu bilmediğim için aklıma bu gelmemişti. Yalancı herif resmen bir adam öldürmüştü ve benden bunu gizlemişti. Tam bir sene boyunca.
Ondan hesap sormak, bağırmak çağırmak istiyordum ancak bunu yapamazdım çünkü yalnızca o yalancı değildi. Hepimiz yalancıydık.
Ares'in yanında Bade oturuyordu, Kılıç ona kolunu atmıştı. Gerçekten bir şeyler bildikten sonra bu manzarayı kaldırmak çok zordu. Bade koyu kahverengi dalgalı saçlarını suratından çekerek Kılıç'a tatlı bir şekilde gülümsediğinde kusacağımı sandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEYRAN
Teen FictionLise öğrencisi İpek bir partide öldürülür ancak katil cinayete intihar süsü vererek bundan sıyrılmayı başarır. Ta ki bir anonim, en büyük şüphelileri bir grupta toplayana kadar. 05..: Neden mi bu gruptasınız? 05..: Cevap basit. 05..: Çünkü onu s...