kırk sekiz

8K 1.1K 1.7K
                                    



Evet. Bir şey anlamaya başlayacağınız bölüme gelmiş bulunuyoruz.

Artık sınır koymadan yazıyorum bölümleri ama bu sefer de oy vermiyorsunuz. Ne yapmam lazım oy vermeniz için? KIRK SEKİZ BÖLÜMDÜR BIRAKMADIĞINIZ BİR KİTABA OY VERMEK ÇOK MU ZOR? Cidden amacınızı falan sormayacağım, kaç senedir anladım ki bunu yapan insanların hiçbir amacı yok. Sadece insanlara hak ettiğini vermemekten zevk alıyorlar.

İyi okumalar.

diğer bölüm hazır. okumak tamamen size bağlı yani... 310 vote attığınız an bölümü atacağım.

Ne bok yiyeceğimizi bilmiyordum.

Ve tam olarak, bir gündür bunu düşünüyordum.

İç çekerek elimdeki vişne suyunu dudaklarıma götürdüm. Badeler yine alkol içse de bu gece, özellikle de dün gece Barış'ın bize olan uyarısından sonra ben sarhoş olmaya meraklı değildim.

En azından bu gecelik.

İç çekerek sırtımı duvara yasladım. Yüksek sesle Rihanna'dan Don't Stop The Music çalıyordu, müzik sesi o kadar gürültülüydü ki sanki bunu açan kişi, kendini bile duymak istemiyordu.

"Kızım bir kere de gül ya," dedi Bade yanağımdan makas alırken. "Yeter be yeter."

Kendisi sabah Kılıç ile barıştığından dolayı, hayatta gülünecek çok şey olduğunu düşünüyordu.

Bütün o gece, dondurma yerken televizyon karşısında birbirimize verdiğimiz, onlar kapımızda sürünse de onlara geri dönmeyeceğiz adlı sözler ve birbirimizi gaza getirip onlardan daha iyisine layık olduğumuzu bağırdığımız tüm gecelerde sonra, ikisi de onlarla barışmıştı.

Ve olan yine bana olmuştu.

Harika.

"Sus ya," dedim gözlerimi devirerek. Şu an ona fazlasıyla kızgındım. Beni nasıl yarı yolda bırakırlardı ya? Şerefsizler.

"Aman, aman," dedi Ilım gerileyerek. "Fazla gergin. Yaklaşmamak lazım." Saçlarımı okşamaya başlamıştı. "Canım benim, canım arkadaşım."

"Ben sıkıldım ya," dedi Bade beni umursamadan. "Kılıçların yanına mı geçsek?"

"Hee," dedim kafamı sallayarak. "Koloçloron yonono mo goçsok? Allah'ım sabır ver, yapıştıracağım yoksa ağzına şak diye. Gerzek seni."

Bade kafasını geriye atarak kahkaha atsa da ben ona sert bir şekilde bakmaya devam ettim. Bakışlarım Kılıçlara doğru döndü. Kılıçların yanına gitmek sorun değildi, onlarla yanında Barlas'ın olması sorundu.

Kayrahan ve Özgür bir köşede gülerek bir şeyler konuşuyorlardı. Özgür'ün elinde bir bira şişesi vardı ancak henüz kimse cıvkını çıkaracak kadar içmemişti, o yüzden ortamda bir gerginlik yoktu. Biliyordum, sarhoş oldukları anda yine ortalığı birbirine katacaklardı çünkü benim Barış olduğunu düşündüğüm o anonimin belirttiği gibi, herkes dökülüyordu.

Kayrahan telefondan bir şeyler gösteriyordu, Özgür gösterdiği şeyleri onaylayarak kafasını müziğin ritmi ile sallıyordu. Önünden geçen kızlara göz kırpıyordu. Klasik Özgür.

NEYRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin