flashback,
İpek'in öldürüldüğü gece.Genç kız, elindeki kırmızı karton bardağı kafasına diktikten sonra suratını buruşturarak bardağı bir kenara fırlattı.
Normalde içmeyi sevmezdi ancak bu gece bir şeyleri unutmaya ihtiyacı vardı yoksa yaşadığı üzüntü ve vicdan azabı peşini bırakmayacaktı.
Gözlerini kalabalıkta gezdirdi. Kafayı fazla bulmasa iyi olacaktı, zira daha uzun ve kendisini yaralayacak bir konuşma yapacaktı. Onunla sarhoşken yüzleşmek istemezdi.
"Ilım," diye bağırdı şarkıdan dolayı sesini duyurmak amacıyla. "Oder'i gördün mü?"
"Görmedim," diye bağırdı genç kız açık sarı saçlarını savurarak. Hemen sonrasında İpek'e bir bardak daha uzatmıştı. "Ne yapacaksın onu? Hadi, dans edelim."
İpek kısa bir an duraksadı. Sonrasında onu onaylayarak bardağı ağzına götürdü ve tek dikişte bitirdi. Ilım haklıydı. Ne yapacaktı sanki onu? İşler daha da kötüleşecekti, bunu biliyordu. O zaman biraz eğlenmesinde sakınca yoktu.
Neticede hayat, üzülüp bir köşede ağlamak için çok kısaydı.
"Haklısın," dedi İpek gülerek. Sonra Ilım'a uyarak onunla beraber dans etmeye başladı.
"Tabi ki haklıyım, bebek!" diye bağırdı Ilım. Tamamen sarhoş olmuştu. İpek onun bu haline güldü ancak toparlanmak yerine onun elindeki votka şişesinden büyük bir yudum almayı tercih etti.
"Yeter oğlum!" diye bağırdı birden İpek'e çarpan erkek bedeni. Sarsılmanın şiddetiyle savrulurken, kendisine çarpan bedene baktı. Yanındaki kişi, okuldaki gözde çocuklardan yalnızca birisi olan Kayrahan Doğan'dı.
"Pardon, pardon," dedi Kayrahan gülerek. Yeşil gözlerinde bayık bir bakış vardı. Kelimeleri tam da bir sarhoşun ağzından çıkıyormuş gibi ağzından yuvarlanıyordu.
"Yavaş ol lan!" dedi gülerek Savaş. Ilım onları farkında bile değildi. İpek bir an rahatsızlıkla tekrardan çevresine bakındı. Tanıdık bir yüz arıyordu. Şu an yanında olanlar onunla asla konuşmayan tiplerdi. Rahatsız hissediyordu. Hem Arya neredeydi ki?
"Senin yüzünden bu haldeyim lan," dedi Kayrahan gülerek. Savaş kafasını alayla salladı. "Sana alkol kullanmıyorum diyorum, zorla içiyorsun. Uğraş şimdi benle."
"Şşt," dedi Savaş gülerek ve elindeki votka şişesini Kayrahan'ın dudaklarına götürdü. "Bu gece prensiplerinden biraz taviz verebilirsin, kardeşim."
İpek onlara gözlerini kısarak baktığında iyiden iyiye sarhoş olan Kayrahan, "Neden ki kanka?" diye sordu.
"Çünkü hayat kısa," dedi Savaş. Gözleri o sırada gözlerini kısmış İpek ile buluşmuştu. "Sanki bu gece ölecekmişiz gibi eğlenmeliyiz, değil mi?"
İpek bir an şaşırsa da Savaş'ın doğrudan ona baktığını görünce şaşkın bir şekilde kafasını onaylarcasına salladı.
"Çok felsefik konuştun amına koyayım," dedi Kayrahan gülerek. "Getir, fıçıyı getir! İçkiye boğ beni!"
Savaş kafasını sallayarak İpek ve Ilım'a yaklaştığında, Kayra da yavru bir köpek gibi onları takip ederek yanlarına gelmişti. Biraz sonra yanlarına Ulaş geldiğinde, Kayra Ulaş'ın sırtına atladı.
İpek suratını buruşturdu. Ulaş'ı tanıyordu ve ondan hoşlanmıyordu. Bu hislerin karşılıklı olduğuna neredeyse emindi.
"Ulaş, ıslat kanka beni o viskiyle. Başımdan aşağı dök," dedi Kayrahan gülerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEYRAN
Teen FictionLise öğrencisi İpek bir partide öldürülür ancak katil cinayete intihar süsü vererek bundan sıyrılmayı başarır. Ta ki bir anonim, en büyük şüphelileri bir grupta toplayana kadar. 05..: Neden mi bu gruptasınız? 05..: Cevap basit. 05..: Çünkü onu s...