kırk iki

9.9K 971 1.8K
                                    



sınır koymayı hiç sevmiyorum ama öyle olunca da oy atmıyorsunuz. son bölümün oyları çok az.

en uzun bölüm. altı bin kelime. o yüzden en az 160 oy gelsin bence bu bölüme. sınır yani.

iyi okumalar. ^^

Uyandığımda saat akşam yediyi geçiriyordu.

Hava çok sıcaktı, o kadar sıcaktı ki çoğu zaman eriyerek yok olacağımı düşünüyordum. Buraya geleli sadece iki gün olmuştu ancak şimdiden sıcak beni buradan bıktırmıştı. Akşamları, geceleri güzeldi ve bu yüzden sabah yedi gibi uyuyup akşam beşte ya da altıda kalkıyorduk.

Yatakta kıpırdandım ancak belimi saran kollar fazla ısrarcı olduğundan vücudumu hareket ettirememiştim. Zaten hava çok sıcaktı, bir de birbirimize koalanın ağacına sarıldığı gibi sarılmamız hiç yardımcı olmuyordu. İkimiz de terlemiştik, özellikle de saç diplerim şu an isyan ediyorlardı. Yine de bu sıcak ve onun kokusu birleştiğinde istemsizce daha çok mayışıyordum. Sanırım bugün bu yataktan kalkamayacaktık. Zaten o da hala uyuyordu.

Buraya geleli iki gün olmuştu. İlk gün çok dışarı çıkamamıştık, kızlarla evi biraz toparlamıştık. Barlas ile Kılıç da markete giderek büyük bir alışveriş yapmışlardı çünkü evde yenebilecek tek bir şey bile yoktu. Onlar alışveriş yaparken biz de eve çekidüzen vermiştik. Kayrahan iki tarafta da bulunmayarak sadece yatabileceğini düşünmüştü ancak Bade buna izin vermemişti ve Kayrahan'a toz aldırmıştı. Kayrahan bunu yaparken Bade'ye hakaret edip durmuştu, bu aralar biraz huysuzdu ancak yanlış kişiye çatmıştı.

Çünkü Bade alev püskürtüyordu. Kılıç ile kavga etmişlerdi. Ilım ile ben, hatta Barlas bile ne olduğunu anlayamamıştık. Üç araba gidiyorduk, bizim arabada arkada Ilım ve Kayra vardı. Bade, Kılıç ve Oder ise beraber gelmişti.

Yol boyunca Ilım ve Kayrahan'ın arasında büyük bir soğukluk olduğunu fark etmiştim ancak beni asıl şok eden mola verdiğimizde birbirlerinin yüzüne bile bakmayan Kılıç ve Bade olmuştu. Bade o kadar sinirliydi ki ne olduğunu sormaya cesaret bile edememiştik.

Barlas gidip Oder'e ne olduğunu sormuştu ancak dünyanın en gamsız insanı olan Oder Barlas'a, "Ne olmuş ki?" diye cevap vermişti. Çocuk aralarındaki gerginliği bile farkında değildi. Sonrasında Barlas ona aralarında bir sorun olduğunu, arabada ne olduğunu sormuştu çünkü Kılıç da Barlas ile bu konuyla ilgili ağzını açmamıştı.

Oder ise Barlas'a, "Ne bileyim lan ben? Bebek bakıcısı mıyım? Kulağımda kulaklıklar vardı, uyuyordum," demişti.

Bu çocuğun değil Bade'den, daha önce herhangi birinden hoşlandığını asla düşünmüyordum. Birine karşı bir şey hissetmek için fazla umursamazdı, ön yargılı yaklaşmak istemiyordum ancak Bade'den hoşlanmadığına emindim. Kim bilir ne saklıyorlardı? Yine.

Barlas da bu konuda Oder'den ümidi kesmek zorunda kalmıştı. Tatile gelmiştik ancak herkes çok gergindi. Barlas ile benim aramda bile bir gerginlik vardı, konuşurken sürekli seslerimiz yükseliyordu. Bunun suçlusu bendim, sürekli konuyu aynı yerlere çekiyordum. Beni defalarca uyarmasına rağmen ona yalancı iması yapmayı bırakmıyordum, hatamı farkındaydım ancak artık delirecek gibi hissediyordum. Onun dediği kadar kolay değildi işte umursamamak, sürekli aklımda dönüp duran şeyler vardı. Herkesin bir şeylerin içinde olmasını kaldırabilirdim belki, hepsi yakınım olmasa bunu kaldırabilirdim ama hepsi çok yakınımdı, hepsiyle daha önce kimseyle paylaşmadığım kadar derin şeyler paylaşıyordum.

NEYRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin