elli dört [sezon finali]

14.5K 1K 2.9K
                                    



I. Part'ın finaline gelebildik nihayet. Bu kitap kısa hikaye kategorisinde olmasına rağmen sezon finali olduğundan uzun bir bölüm yazmak istedim. Bölüm gerçekten çok uzun bir bölüm oldu.

II. Part'a ne zaman devam edeceğimizi bilmiyorum, sınavımdan sonra diyebilirim şimdilik sadece. Arayı çok açmak istemem ben de. Sınavıma sadece 30 gün kaldı, bana iyi şanslar dileyin lütfen.

Oylarımızı verelim ve sezon finaline geçelim. İyi okumalar hepinize.

I. PART FİNALİ

"Yağmurlu havaları sever misin?"

Sorduğum soru ile beraber Barlas kafasını göğsümden kaldırarak yattığımız yatağın kenarındaki pencereye döndü. Yaz yağmuru, hızlı bir şekilde toprağı ıslatıyordu. Şıp, şıp, şıp... Pencereden gelen ses, beni bu öğle vaktinde uyandıran şeydi belki de. Barlas'ın göğsü fazla rahattı, bu pozisyondayken tüm saçmalıklardan ve diğer şeylerden uzaktaydım, gerçek dünyadan birkaç adım ötedeydim. Ve gerçek dünyaya dönmek, istediğim son şey bile değildi.

Sabahın köründe Barış olduğundan son derece emin olduğumuz anonim bizi rahatsız ettiğinde uyanmak zorunda kalmıştık zaten. Doğrusu, tüm gece pek uyumamıştık zaten. Ama yine de Barlas çok sinirlenmişti, üstelik Özgür'ün üzerine gittiği saçmalıktan bahsetmiyordum bile.

Barış'ın bu kadar çok olayı, Barlaslardan bile daha iyi nasıl bildiği konusunda hiçbir fikrim yoktu. Sanki yan yana değilmişiz gibi gruba yazmıştık ve sonrasında bu konuda konuşmamıştık çünkü Barlas yorgun olduğunu ve uyumak istediğini söylemişti. Ben de bir şey dememiştim.

Biraz daha anlayışlı olmaya çalışıyordum.

Aklım çok karışıktı. Lâl, Leyal, Sima ve diğerleri... Hepsinin geçmişten gelen bir bağı olmasına rağmen bu isimleri şimdiye kadar duymamıştım bile. Sakladıkları bir şey  vardı, geçmişteki arkadaşlıklarını ve ilişkilerini saklıyorlardı. Bunu anlamıştım ama bunu neden yaptıklarını anlayamamıştım.

Doğrusunu söylemek gerekirse, rol yapmaya gerek kalmadan araları bozulmuş gibi görünüyordu.

"Hayır," dedi Barlas. "Çok sevmiyorum aslında kasvetli havaları."

Kaşlarım çatıldığında ona döndüm. Aslında onun kasvetli havaları seven biri olduğunu düşünürdüm, cevabı beni afallatmıştı. Ben en çok yağmurlu havaları seviyordum.

Eskiden, aramızdaki arkadaşlığın gerçek olduğunu düşündüğüm zamanlarda Su ile beraber yağmurlu havalarda sahile gider ve kahve içerdik. Onunla yüzleşmeyi Bade ile yüzleşmekten daha çok istiyordum sanırım, en azından o beni kandırmak için yanıma yaklaşmamıştı. Tüm bu olaylar patlak verdiği an benden uzaklaşmıştı. Bade gibi yalan söylememişti, sadece sessiz kalmayı tercih etmişti.

"Neden ki?" diye sordum üzerime yatak örtüsünü biraz daha çektiğimde. Üzerimde onun tişörtü olmasına rağmen üşümüştüm. "Ben en çok yağmurlu havaları seviyorum."

"Biliyorum," dedi alaycı bir sesle.

Zaten hakkımda bilmediği bir şeyi bulmak epey zorlayıcı oluyordu. Yere attığı pantolonuna uzanmaya çalıştı, cüzdanı ile beraber sigara paketini de çektiğinde pantolonu tekrardan yere fırlatmıştı. Sabahtan beri sigara içmemişti, bunu şimdi fark ediyordum ve bu onun gibi bir bağımlı için şaşırtıcıydı.

"Hassiktir," dedi elindeki cüzdanı hemen yanındaki çekmeceye bıraktığında. Elini siyah saçlarına geçirerek onları biraz daha dağıttıktan sonra eli ile alnını ovmuştu. "Korunmadık ya biz."

NEYRANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin