Ormanın derinliklerinde, sessizliğin içerisinde gömülüydü. Tehlike burnunun ucundaydı. Ölüm, nefesinin yakıcı rüzgarını ensesinde hissettiriyordu. Ölümle burun burunayken onu, tehlikenin karanlığından kurtaran adam, bütün hayatını baştan aşağıya değiştirdiğinin farkında bile değildi.
Adam; sevdiği kadını, aşık olacağı adamın kollarına bıraktığının farkında bile değildi. Onu tam olarak kurtlar sofrasına kendi elleriyle oturtmuştu. Sonuçlarına katlanmaya mahkûm olan bu adam, yaptığı şeylerin bedelini en ağır şekilde ödemişti.
Kadın, gözünün önünde dönen bu dolapların dehşetine kapıldı. Etrafını saran, kor gibi yanıp ortalığı enkaz altında bırakan dört ateşin yakıcı etkisini yok etmeyi başarabildi. Sadece biri, içini yangın yerine çevirmeyi başarabilmişti.
Elimde tuttuğum kırmızı ruju dudaklarımın üzerinde kaydırırken, mavilerim dudaklarımın üzerinden bir an olsun ayrılmıyordu. Ruju taşırmamaya özen gösteriyor, on dakikadır elimdeki rujla cebelleşiyordum.En sonunda kusursuz ve istediğim görüntüyü elde etmenin verdiği zevkle doğrularak aynadaki yansımama baktım. Yüzümde oluşan gülümsemeye karşılık ellerim üzerimde duran, tam anlamıyla vücudumla bütünleşmiş elbisenin üzerinde geziniyordu. Bu elbise, adeta vücudum için tasarlanmış gibiydi.
Balo çekimlerinde giydiğim elbiseye çok benzer dekolteler taşıyan elbisenin neredeyse tek farkı kırmızı olmasıydı. Aynı şekilde askıları olmayan, hafif bir göğüs dekoltesine sahip, vücudumun üst kısmını bütün hatlarımı belli edecek şekilde sararken alt tarafa doğru bollaşarak tam bir balo elbisesini andırıyordu. Çizgi filmlerden fırlamışım gibi hissettiren bu elbise beni büyülemeye yeterken, diğer bir detay ise bunu bana hediye eden kişinin ise Ata olmasıydı.
Yine, evime gelen büyük bir hediye kutusuyla uyandığımda, bunu beklemediğim her halimden belliydi. Ata'yı, en son bir hafta önce balo çekimlerinin yapıldığı gün görmüş ve akşamında ondan gelen bir mesajdan sonra ondan haber alamamıştım.
Bana yurt dışına gideceğini belirten kısa bir mesaj yazmasıyla adeta ortadan buhar olup uçmuştu. Onun bu yaptığına bir anlam vermeye çalışsam da bunda pek de başarılı olduğum söylenemezdi. Neden gittiğini, orada ne yaptığını, ne zaman döneceğini, baloya katılıp kaltılmayacağı hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.
Bir haftanın sonunda ise ondan gelen tek şey, bu sabah evime ulaşan hediye kutusu oldu. Kutunun içinden, şu an üzerimde bulunan elbise ve elbiseyle uyumlu bir maske çıktı.
Bir yanım bana elbiseyi giymemem konusunda uyarılarını verse de içimden gelen şeyi yapmayı tercih ederek, elbiseyi giymemi isteyen tarafıma kulak verdim. Şu an ise odamda bulunan boy aynasının önünde durmuş, üzerimdeki elbiseyi ve yüzüme oturan maskeyi inceliyordum. Tam anlamıyla yarım saattir sadece bunu yapıyordum.
"Hala hazırlanamadığına inanamıyorum Arden!" Karya'nın sesi ve odama yaklaşan adımları kulaklarıma ilişse de hala gözlerimi boy aynasından çekmeden aynadaki yansımama bakınıyordum.
Tam o sırada gözlerim, kapının önünde beliren Karya'nın aynadaki yansımasına kaydı. Odaya girdiği an konuşacağı sırada duraksayarak olduğu yerden vücudumu süzmeye başladı. Gözleri ayak uçlarımdan başlayarak saçlarıma kadar ahenkle gezindi. Beğeni dolu bakışlarını buradan görebiliyor olmak içimin kıpır kıpır olmasını sağladı.
Yüzümde istemsiz olarak oluşan gülümsemeye karşılık arkamı dönerek Karya'nın vücudunu süzdüm. Üzerine giydiği, benimkine benzeyen balo elbisesine karşılık, aynı onun yaptığı gibi beğeni dolu bakışlarımı üzerinde gezdirdim. Aşağı doğru bolaran, siyah ve askılı bir elbiseydi. Üzerinde bulunan küçük simler elbisenin parıldamasını, Karya'nın adeta bir yıldız gibi göz alıcı bir hale gelmesini sağlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKELİ BALO +18
Teen FictionAsistan-patron kurgusudur! (Tamamlandı) Dudaklarının varlığını dudaklarında hissediyor, teninin sıcaklığını teninde hissediyordu. Bedeni üzerinde kurduğu hakimiyeti varlığını sürdürürken, kendisini nasıl bir ateşin içine attığın farkında bile değild...