Bölüm sonu için açıklama bırakıyorum. Kitabın açıklama kısmını okuyun, o zaman anlarsınız kitapta tesadüfen yazılan kişileri neden bu denli ayrıntılı yazdığımı. Özellikle "kor gibi yanan dört ateşin arasında yanıp kül olacağından bihaber..." Kısmına dikkat edin.
Beynimin içerisinde dönen düşüncelerin arasında, bir yandan araba kullanmaya çalışırken bir türlü kendimi yola veremiyordum. Kejo'nun bana ettiği, aklımın ucundan dahi geçmeyecek bir iş teklifinde bulunmasıyla afallamış, ne diyeceğimi bilememiştim. Daha bu sabah işten çıkarılmışken, akşama doğru ülkenin en büyük imalat şirketinde yönetici asistanlığı yapacak olmanın tedirginliğini yaşıyordum.
Hayat çok garipti. Önce bizi fırtınaların arasından sürükleyerek, büyük dalgaların ardındaki derin okyanusların içerisine gömerken, daha sonrasında hayalini dahi kuramayacağımız rüyaların ortasına koyuyordu.
İçimdeki heyecan dışa vurmak istercesine bedenimi yerinde durdurmuyor, araba sürmemi zorlaştırıyordu. İşten çıkarıldığımda bu kadar hızlı ve büyük bir işin içerisine gireceğimi kim bilebilirdi ki?
Bu zamana kadar çalmadığım kapı kalmamıştı. Okuyarak verdiğim onca emeğin karşılığının çöp olduğunu düşünürken, şu an bu teklifi almam benim için çok büyük şanstı. Bu yüzden uzun zamandır oluşmayan içimdeki o kıpırtı tekrar canlandığında mutluluktan arabayı durdurup halay çekme isteğimi bastırmaya çalışıyordum.
Kejo ile uzun uzun konuştuğumuzda Kejo'nun, Brave Holdin'in ortaklarından biri olduğunu öğrenmemle hayatımın şokunu yaşamıştım. Şansı ayağıma kadar getiren ve buraya gelmemi sağlayan da Kejo'ydu. Gerçek anlamda ona ne kadar teşekkür etsem azdı.
Hem hayatımı kurtarmış, hem de kariyerimde iyi bir yerlere gelmem için bana yardımcı olmuştu.
Yeşil ışığın yanmasıyla aklımdaki düşüncelerden sıyrılmış, sağa dönerek annemlerin evine gelmiştim. Sıkıntıyla nefesimi verdiğimde aklıma gelen şeyle birlikte gözlerim irice açılırken anında kendimi arabadan atmıştım. Hızlı adımlarla bahçeden geçerek ardı ardına zile bastığımda içerden koşuşturma sesleri gelirken, birkaç saniye sonra kapı açılmıştı.
Kapıyı kimin açtığına dahi bakmadan içeri koştuğumda etrafıma bakınarak onu görmeye çalıştım fakat ortalıkta gözükmüyordu.
"Pio, neredesin oğlum?" Sesimin evde yankılanmasıyla merdivenlerden gelen seslerle gözlerim oraya kaydı. Koşarak bana gelen kedimi eğilerek kucağıma aldığımda özlemle sarılıp başına öpücükler kondurdum.
"İnsan önce bir annesine sarılır. Aah ah, şu çirkin şeyi nasıl bu kadar seviyorsun aklım almıyor. Kaç gündür bize çektirmediği kalmadı. Koltuklarımı mahvetti!" kapıyı kapatıp, söylene söylene içeri gelen anneme karşılık Pio'yu yere bıraktığımda sinirlenerek koltuğa gitti ve yattı. Gülümseyerek annemin yanına gidip sıkıca sarıldığımda o da gülerek bana sarıldı.
"Ah benim yaramaz kızım. Kendin yetmiyormuşsun gibi bir de bunu sardın başımıza." Annemin söylediğiyle Pio, sanki anlıyormuş gibi mırıldanarak sesler çıkardığında istemsiz olarak kıkırdayarak annemden uzaklaştım.
"Bak, gördün mü? Kızdı sana." Annem başını sallayarak gözlerini devirdiğinde, hızlı adımlarla koltuğa giderek Pio'yu kucağıma almak istedim ama bana sinirlendiği için anında ortadan kayboldu. Gülerek koltuğa yerleştiğimde annem de yavaş adımlarla karşıma geçerek oturdu.
"Beni aramışsın, duymadım. Sonrasında da geri dönmeyi unuttum. Bugün aklıma gelince de direkt buraya geleyim dedim." Söylediğimle annem gözlerini televizyondan çekerek bana baktığında, kumandayı alarak televizyonu kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKELİ BALO +18
Novela JuvenilAsistan-patron kurgusudur! (Tamamlandı) Dudaklarının varlığını dudaklarında hissediyor, teninin sıcaklığını teninde hissediyordu. Bedeni üzerinde kurduğu hakimiyeti varlığını sürdürürken, kendisini nasıl bir ateşin içine attığın farkında bile değild...