SINIR 700 VOTE 700 YORUM 💦
Hayat dediğimiz şey, tamamiyle bir oyundan ibaret. Etrafımızda, bizim dışımızda gelişen olaylar bir dönme dolap gibi bizi sarıp sarmalarken oluşturduğu oyunlar. Dönme dolabı oluşturan unsurlardan en büyüğü de, yakınımızda bulunan insanlardan ibaret.
Hayatı toz pembeden ibaret sanan insanlar, hayatın en acımasız yönleriyle karşılaştıklarında aslında bildiklerini sandığı gerçeklerin bambaşka bir boyut olduğunu öğrendiklerinde, hayatın acımasız oyunlarına dahil olurlar. Bu ise, insanları en acımasız hale bürünmelerindeki en büyük etkenlerden biri.
Gözlerim, kaşlarını olabildiğince çatmış, gözlerinde anlamlandıramadığım bir çok duygu kargaşasıyla yanıp kavrulan kahvelerde dolanıyorken, elim ayağım birbirine girmiş bir halde ne yapacağımı bilemiyordum.
Tırnaklarımı avuç içlerime geçiriyorken, alt dudağımı dişlerimle eziyordum. Bu anın içerisinden nasıl kurtulacağımı düşünmeye başlamışken, yanımda iri cüssesini hissettiğim adamın bu durumdan haberdar olmayışıyla bedenim bir nebze olsun rahatladı.
Gözlerimi bir türlü Batu'nun üzerinden alamıyorken, onu uzun süre görmememin etkisiyle dikkatle yüzünü inceledim.
Uzamaya başlamış dağınık saçları, yeni yeni çıkmaya başlamış olan sakalları, yorgun düşmüş gözleriyle kahvelerini gözlerimden ayırmıyordu.
Kahvelerini gözlerimden çekerken, hemen yanımda duran Ata'ya döndüğünde çatık kasları düz bir hal almış ve elini Ata'ya uzatmıştı. Ata uzanarak büyük eliyle Batu'nun elini tuttuğunda gözlerim, bu iki adamın birleşen elleri üzerinde geziniyordu.
Gereğinden fazla birbirini sıkan elleri karşısında, kaşlarımın çatılmasına engel olamadan Batu'ya baktım.
O ise bana bakmak yerine, hemen yanımda yer alan Ata'nın gözlerine bakıyordu. En sonunda ellerini birbirinden ayıran bu iki adamla, derin bir nefes alarak bedenimi Ata'nın bedeninin arkasına gizlemeye çalıştım. Su an kesinlikle bu ortamda bulunmak istemiyordum.
O sırada Batu beklemediğim bir harekette bulunarak, elini bana doğru uzatmıştı. Gözlerim, eliyle kahveleri arasında gezinirken sinirli bakışlarımı üzerinden alamıyordum.
Bunun amacı neydi?
Hiç istemeyerek de olsa, uzanarak elimi avucunun icerisine bıraktığımda büyük eli küçük elimi tamamiyle sarmalamıştı. Sıcak eli elime baskısını uygularken, fazla sürmeden elimi elinin arasından kurtardım ve bir adım geriye gittim.
Selamlaşma faslı gereğinden fazla uzun sürerken, her geçen saniye bedenim daha çok geriliyordu ve bu durumdan oldum olası nefret ediyordum. Herkes birbiriyle tokalaştıktan sonra yerlerimize oturduğumuzda, Ata sağ tarafımda kalıyorken, sol tarafımda kalan sandalye boşta kalmıştı.
"Kejo bize katılmayacak mı?" Kejo'nun ismini duymamla şaşkınlıkla yutkunmama engel olamadım. Benim Batu'yla aramda olanları bilen tek kişi Kejo'ydu ve onun buraya gelmesini hiç istemiyordum. Buraya gelirse, ortaklı gerçekten karışacaktı.
"Birazdan burada olur."
Siktir.
Ata'nın söylediği şeye karşılık gözlerim irice açılırken bakışlarım Batu'nun kahvelerine kaydı. Yüzündeki eğlenen surat ifadesi, Kejo'yu hala hatırlıyor olduğuna işaretti. Acaba benim hakkımda ne düşünüyordu?
"Nasılsın Arden?" Batu'nun bana yönelttiği soruya karşılık sinirli bakışlarım gözlerini buldu. Çatık kaşlarımla ona uyarıcı bakışlarımı atarken, içimden susması için dualar ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKELİ BALO +18
Teen FictionAsistan-patron kurgusudur! (Tamamlandı) Dudaklarının varlığını dudaklarında hissediyor, teninin sıcaklığını teninde hissediyordu. Bedeni üzerinde kurduğu hakimiyeti varlığını sürdürürken, kendisini nasıl bir ateşin içine attığın farkında bile değild...