Yaptığı en ufak şeyler, o zaman düşündüğünde önemsiz şeyler gibi gelirken ileride tüm hayatını değiştirecek, ona aklının ucundan geçmeyecek şeyler yaşatabilirken onu sonu olmayan, o sonsuz uçurumlara sürükleyebilir.
Bir rüyada gibi bulutların üzerine çıktığını hissettiği, zevki, tutkuyu, şehveti iliklerine kadar hissettiği o anlarda sanki kara bulutlar her yanı sarmış gibi, karanlık ve kasvet çöker. Onu göklere çıkartan o bulutlar, bütün hayatını tepetaklak ederken o tüm şiddetiyle yere çakılır.
Tüm kasvetiyle yanıp kavrulan dört ateşin arasında kısılıp kalmışken, hangisine kucak açacağını bilemeyen bir zavallı gibi, tam da olayların merkezi olmuş ve bir seçim yapmaya mecbur bırakılmış küçük pantere dönüşür.
Yaptığı seçimler hayatında her şeyi değiştirecekken, o küçük panter olayların bu denli hayatını mahvedebileceğinin farkında bile değildi. Kendisi için yanıp kavrulan bir ateşe kucak açmaması gerektiğini bilmeyen kadın, girdiği yanlış yollarda başına gelebilecek bütün felaketleri çekmeye mahkumdu.
Yorgunluktan ayaklarım artık bedenimi taşıyamaz hale gelmiş, birazdan şuracıkta bayılmama ramak kalmıştı. Biraz daha ayakta durmaya devam edersem belim ortadan ikiye ayrılacaktı. Göz kapaklarım artık dayanamıyor, gözlerimi karanlığa bırakmak için sabırsızlanıyordu.
Bedenim bana isyanlarını sunarken gözlerimi etrafta gezdirerek oturacak bir yer aramaya başladım. Gözlerim bana ihanet edercesine görüş açımı bulanıklaştırarak, kısıtlıyordu.
Uyku sersemliğiyle sendelediğim sırada, elimi yan tarafımda duran tezgaha yaslayarak destek aldım ve ayakta kalabilmek için vücudumu zorlamaya çalıştım fakat bedenim bana hiç de yardımcı olmuyordu ne yazık ki!
Yavaş adımlarla yürümeye başlayarak kendime gelmeye çalıştım. Uykumu bir an önce açmam gerekiyordu yoksa herkesin içerisinde yığılıp kalacaktım ki, bu en son isteyeceğim şeyler arasında bile yer almıyordu. Sıkıntıyla nefesimi dışarı vererek, adımlarımı lavaboya yönelttim ve elimi yüzümü yıkamanın iyi geleceği kanaatine vardım.
İki adımlık yer resmen şu an gözümde büyüyordu. Hangi ara bu kadar güçsüz düştüm aklım almıyordu. Normalde çalışmaktan gocunmayan biriydim ve hayatımda hiç bu kadar yorulduğumu hatırlamıyordum.
Yavaş adımlarla ilerleyerek en sonunda lavaboya ulaştığımda kapıyı açmaya çalıştım ama kapının da bana garezi varmış gibi açılmak bilmiyordu.
"Hasbinallah!" diye çıkıştığımda, biraz daha kendime hakim olmasam kapıyı yumruklayacaktım.
"Senin de bana garezin var bilmiyor muyum ben, her seferinde aynı şeyi yapıyorsun bana aptal kapı. En sıkışık olduğum anlarda beni burada bekletmeye bayılıyorsun." kendi kendime söylendiğim sırada kapının açılmayacağını anlamamla, sinirlerime hakim olamayarak kapıya yumruk geçirdiğimde elimin ağrısıyla kapıya olan sinirim bin kat daha artmıştı.
"Ulan kapı ben sana sormaz mıyım bunların hesabını." diyerek bir yandan kapının kolunu aşağı çekiştiriyorken diğer yandan aklıma koyduğumu uygulamaya koyuluyordum. Kendimi geriye çekerek, bir anda tüm gücümü kullanarak omzumla kapıya açmaya çalışırken yine kapının gazabına uğramış, şimdiye kadar açılmayan kapının bir anda açılası tutmuştu.
İçeri doğru savrulduğum sırada kapının kulpuna asılarak dengemi sağlamaya çalışıyordum ki, kapının kolunun elimde kalmasıyla tuvalete doğru savrulmam bir oldu.
O sırada hiç beklemediğim anda birinin kollarını belimde hissetmemle içimden şükürler ediyordum. Arkamdan kollarını belime dolayarak beni düşmekten kurtarmış, başıma gelebilecek şeylerden beni korumuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKELİ BALO +18
Novela JuvenilAsistan-patron kurgusudur! (Tamamlandı) Dudaklarının varlığını dudaklarında hissediyor, teninin sıcaklığını teninde hissediyordu. Bedeni üzerinde kurduğu hakimiyeti varlığını sürdürürken, kendisini nasıl bir ateşin içine attığın farkında bile değild...