İki beden.
İki bilinmezlik.
İki ruh.
Birbirleri için bütün engelleri aşmaya, yarattıkları büyük yangınlarda kavrulmaya, oluşturabilecekleri büyük bir yıkıma hazır olan iki kalp.
Genç kadın etrafını sarmalayan ateşleri bir bir aşmaya, sonunda ulaşacağı yangınına her saniye daha fazla yaklaşıyordu.
Kendi yangınına yaklaşıyordu.
"Ne demek istiyorsun?" Söylediği şeyle sanki kalbim içindeki bütün hava çekiliyormuşçasına büzülürken, içime çektiğim nefesi ciğerlerime hapsettim. Özenle yukarıya doğru kıvırdığım kaşlarım istemsiz olarak çatılırken, ne dediğini anlamak istercesine zümrüt yeşili gözlerine bakıyordum.Bu adam ne dediğinin farkında mıydı?
"Sence Gökay duyduklarını anlatmayacak mı?" Az önce olanlar zihnimin içerisine bir bir otururken, Ata'nın Gökay'a söylediği şeyler beynimin içerisinde geziniyordu.
Kız arkadaşım.
Böyle söylemişti, değil mi?
"Neden böyle bir şey söyleme gereği duydun?" Söylediklerimle bana yukarıdan bakan gözlerine karşılık kısık bakışlarımı gözlerinde gezdirdim. Hiçbir duygu barındırmaksızın üzerimde gezinen gözleri, varlığıyla adeta beni olduğum yere mıhlıyordu. Ben bu adamla ne yapacaktım böyle?
"Öyle istedim." Sinir katsayılarım söylediğiyle hızla artışa geçerken, içimdeki sinir akılalmaz derecede büyüyordu. Sürekli olarak kendi istediği gibi davranıyor olması sinirlerimin bozulmasına yetecek bir sebepti.
Aklıma gelen fikirlerle birlikte dudaklarımda beliren kurnazca kıvrımlara engel olmaksızın şeytanice gülümsedim.
Bu adamla uğraşmaktan zevk alıyordum.
Az sonra söyleyeceklerimi düşündükçe içimde oluşan heyecan kıpırtıları yerini büyük heyecanlara bırakıyordu. Bu adama yapacağım en ufak bir yanlış hamle her seferinde misliyle bana dönüyordu ve artık bu dengenin değişmesi gerekiyordu.
"Saçmalık! Kısmetimi kapatıyorsun." Kıvrımlı kaşları söylediklerimle yukarıya doğru kalkarken, hala yüzündeki o surat ifadesini korumayı başarıyordu. Bana "Öyle mi?" der gibi bakıyordu ve bu bakışlarının altında yatan büyük tehditlerin farkındalığı beni daha da çok heyecanlandırıyordu.
"Ha, yani hala kısmetini bekliyorsun?" Tek kaşımı havaya kaldırarak ona sorgular bakışlarımı gönderirken, bir yandan da üzerimdeki sporcu atletimi düzeltiyordum. Lastikli kısmından tuttuğum atleti aşağıya doğru çekiştirirken ortaya sunduğum göğüslerimden bihaber bir halde, işimi halletmeye çalışıyordum.
Bakışlarım tekrar yeşillerine kaydığı sırada, onun bana bakmak yerine açıkta kalan göğüslerime bakıyor olduğunu gördüm.
Kısık bakışları usul usul bedenimde geziniyordu ve bu her seferinde bedenimde akılalmaz bir elektriğe yol açıyordu. Tamam, kendimi tutmam gerekiyordu.
"Evet, bekliyorum. Gerçekten bir erkek arkadaşım olmadığına göre, bir sakıncası mı var Ata?" Ceplerine koyduğu ellerini sıkmasıyla kasılan bedenine karşın belirginleşen kasları ve gözlerime şenlik oluşturmak istercesine ortaya çıkan damarları karışsında istemsiz gözlerimi üzerlerinden çekemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MASKELİ BALO +18
Teen FictionAsistan-patron kurgusudur! (Tamamlandı) Dudaklarının varlığını dudaklarında hissediyor, teninin sıcaklığını teninde hissediyordu. Bedeni üzerinde kurduğu hakimiyeti varlığını sürdürürken, kendisini nasıl bir ateşin içine attığın farkında bile değild...