altı

742 69 21
                                    


Yoongi ile çekimleri bitirdiğimizde saat epey geç olmuştu. Bana hiç sorun çıkarmamış aksine yardımcı olmuştu ama bu yine de uzun bir çekim olmasına engel olamamıştı.

Yorulduğumu hissediyordum. Özellikle mental olarak yorulmuştum. Çünkü Yoongi samimi biriydi ve ben de çok canayakın sayılmazdım. Onun samimiyetine karşılık vermeye çalışmak beni çekimden daha çok yormuştu.

Yine de uzun süren çekimler süresince oldukça eğlenmiş, bazen ara verip sohbet etmiştik. Hatta bir ara Hoseok Hyung da bizim için içecek hazırlayıp getirerek, sohbete ortak olmuştu.

O anlarda ona epey minnettar olduğumu söylemem gerek. Çünkü genellikle yabancılarla ettiğim uzun sohbetlerde hep sıkılır, bir süre sonra karşımdakini birkaç tekdüze cevapla geçiştirmeye çalışırdım. Hoseok Hyung'un tam vaktinde sohbete dahil olması beni bu zahmetten kurtarmıştı. Bir yanım bunu bilinçli yaptığından emindi.

"Hep burada mı çalıştın?"

"Daha önce yurt dışındaydım, yani aslında evet, burası buradaki ilk iş tecrübem."

"Oldukça yeteneklisin, şaşırdım doğrusu."

"Böyle söyleme. Hem sen de henüz ikinci çekimlerini yapan bir model gibi değilsin Hyung."

Kulak misafiri olduğum konuşmalardan anladığım kadarıyla Yoongi ile Hoseok Hyung'un sohbetleri epey ilerlemişti. Birbirlerine hitaplarında resmiyeti bir kenara bıraktıkları da gözümden kaçmamıştı.

Ve az önce Min Yoongi'ye hyung mu demişti o? Bu adamın Hoseok Hyung'dan büyük olması akıl almaz bir şeydi. Yaşını sorma gereği duymadan yalnızca adıyla hitap ettiğim için biraz utandım. Ama kim görse bana hak verirdi. Çünkü Yoongi Hyung, minyatür bir heykel gibi güzel ve ufaktı.

"Teşekkür ederim Jungkook, çok keyifli bir gün geçirdim." Yoongi Hyung, gülümseyerek elini uzattı. Ben de aynı şekilde gülümseyerek uzattığı eli hafifçe sıkarak karşılık vermiştim.

"Rica ederim. Benim için de oldukça keyifliydi Hyung. Umarım tekrar karşılaşırız." Bunu gerçekten içimden geldiği için söylemiştim. Zaten bu tarz şeyleri içimden gelmediği sürece dile getirmezdim.

"Evet hyung, uğramalısın. Bizi unutma."

Hoseok Hyung'un gülümseyerek söylediklerine Yoongi Hyung kahkaha atarak cevap vermişti.

"İnan bana, bu mümkün değil Hoseok."

...

Stüdyodan çıkmış, sessizce eve yürüyordum. Bir yandan adımlarımı izliyor bir yandan düşünüyordum.

O gideli, Taehyung yaşama sevincimi de alıp gideli neredeyse bir sene olmuştu. Bazen geçen zamanı idrak edemiyor, günleri, haftaları tekrar tekrar sayıyordum. Ama durum değişmiyordu. Onsuz geçirdiğim zaman asla azalmıyor, ben saydıkça çoğalıyordu.

Bu bir sene içerisinde herkese öyle söylesem de asla iyi olamamıştım. Yüzü ne zaman aklıma gelse kimsesiz, küçük bir çocuk gibi ağlıyordum.

O da hayalimde benimle ağlıyordu. Uzanıp zihnimde uzun kirpiklerinden öpüyor, benim için döktüğü yaşlarını dudaklarımla kurutuyordum. Sonra bir anda gerçekliğe dönüp, kendi yaşlarımı silmek için titreyen parmaklarımı uzatıyordum gözlerime.

O gittiğinden beri kimse beni gözyaşlarımdan öpmüyordu.

Her şey olabilirdi bu bir yılda. Dönebilirdi, arayabilirdim onu ya da ölebilirdim. Ama hiçbiri olmadı. Ne o döndü geri ne de ben aramaya cesaret edebildim. Bir korkak olduğumu inkar etmiyorum ama bir kez daha geride bırakılmayı kaldıramazdım. Onu bir kez daha giderken izlersem, sağ çıkamazdım.

Uzun bir korna sesi ile yine bir anda döndüm kendi gerçekliğime. Kendimi caddenin ortasında öylece dikilirken buldum. Etraftakilerin şaşkın bakışlarına karşılık özür dileyerek hızlıca kaldırıma adımladım.

İnsanlar üzerimdeki bakışlarını çektiklerinde rahatlayıp etrafa baktığımda evimin yolunda olmadığımı farketmem çok da uzun sürmedi.

Daydream : TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin