sekiz

667 70 8
                                    



İnsan ne kadar istese de anılarından kurtulamaz, geçmişinden kaçamaz derler ya, ben de tam olarak bu durumdaydım. Tek fark vardı; ben zaten geçmişimden kaçmak istemiyordum. Aksine anılarımı ve geçmişimi de alıp benden kaçan kişi Taehyung'du. Fırsatım olsaydı, onu geri kazanmak için elimden geleni yapar, anılarımı da onlardan oluşan geçmişimi de tekrar tekrar yaşardım bıkmadan.

Bana dönüp bakılacak bir geçmiş veren tek kişi Taehyung'du.

En ufak dalgınlıkta evimin yollarını kaybetmem de bundandı zaten. Adımlarım dalıp gittiğim hatıralarıma uyup beni asıl evime, onun yanına, onun evine götürüyordu. Ama ben ona bir daha ulaşamazdım, olmazdı.

Taehyung artık yoktu. En azından ben bunu böyle kabullenmeliydim.

Ayrıldığımız o gecede, o sokakta biraz kendime gelir gelmez evine koşmuştum. Normalde beni karşılamak için yolları izlediği pencerede ışık yoktu. Buraya gelmemişti. O an anlamıştım aslında; o, bu eve bir daha hiç gelmeyecekti. Taehyung benim aksime anılarından da geçmişinden de kurtulmak istiyordu. İşte bu yüzden artık burada yaşamıyordu. Ama adımlarım ezberlediği yolu bir türlü unutamıyordu.

Bu defa dalgınlığımla girdiğim yoldan geri dönmedim. Bir kez olsun bu yolu yürümek istedim yeniden. Sonunun ıssızlığa, onsuzluğa çıkacağını bildiğim bu yolu bir kere daha adımlamak istedim. Ona gidiyormuşum gibi, sonunda beni pencerede bekleyen güzel yüzünü görecekmişim gibi, ben daha çalmadan kapıları sonuna kadar açacakmış gibi.

Bir yandan ağlıyor bir yandan yürüyordum. Adımlarım, kaldırımların canını yakmak istercesine hızlı ve sertti ama benim bunu yapmamdaki asıl sebep tedirginliğimdi.

Uzun zamandır bu tanıdık, eski yolu adımlamamıştım. Uzun zamandır o karanlık pencereye bakmamıştım. Dedim ya, korkağın tekiydim ben. İstesem de böyle şeyler yapamazdım. Onun olmadığını bile bile gitmezdim o evin kapısına. Tıpkı affedilmeyeceğimi bildiğim için peşinden koşup af dilemediğim gecedeki gibi.

Hafif yağan karın ıslattığı saçlarımdan süzülen soğuk damlalar gözlerimdekilerin üzerini örtüyordu. Bu yüzden sanırım, daha rahat ağlıyordum. Sıcacık gözyaşım yüzüme süzülen soğuk damlalara karışıp, onları da ısıtıyordu. O sırada başımı taş kaldırımdan kaldırıp, gözlerimi döneceğim son köşeye diktim. Her an geri dönebilirdim. Hiçbir şey olmamış gibi geldiğim yoldan dönüp gidebilirdim. Bir senedir yaptığımı yapıp kaçabilirdim her şeyden.

Yapmadım. Bu defa geri dönmek istemedim. Yapamadım. Düşüncelerim hızlandıkça adımlarım yavaşladı ama durmadım. Köşeye vardığımda durup derin bir nefes alarak kendimi toparlamaya çalışıyordum. Buraya kadar gelmiştim. Buradan geri dönmeyeceğimi biliyordum ama yeterli cesaretim de yoktu. Yaptığım, basit bir eve uzaktan bakmak gibi görünse de benim gibi biri için cesaret isteyen bir şeydi eski, güzel hatıraların karanlık yüzüne doğrudan bakmaya kalkışmak...

Kendi kendimi yapabileceğime ikna edip derin bir nefes daha aldım. Köşeyi döndüğümde önce evi görüp duraksadım ama hemen ardından bakışlarımı biraz aşağı indirdiğimde buz gibi bir duvara çarpmış gibi bir hisle donup kaldım.

Gözümle gördüğüme bile inancım kalmamıştı o an. Bunu yapmamam gerekiyordu diye düşündüm önce, hatıralarımı tozlu raflardan indirip onlarla oyalanan aklımın ufak bir oyunuydu bu.

Olamazdı.

Karşımda uzun kabanı, büyük şemsiyesi ve bütün mevsimleri kıskandıracak güzelliği ile binaya doğru yürüyen benim evim olamazdı, Taehyung olamazdı.

Adımlarım gizli bir çekimin etkisi ile benden bağımsız bir halde onu takip etmeye başlamıştı bile. Hala hayal mi yoksa gerçek mi gördüklerim, ayırt edemiyordum artık. Hala "aklımın oyunları bunlar..." diye geçiriyordum içimden.

Ama oydu işte. Ne kadar inanmak istemesem de oydu. Anın etkisi ile elimle kalbimi yokladım. Her bir atışı avucumda hissedebiliyordum.

Yavaşça binadan içeri süzülüşünü izledim. Her adımında içimin ezilişini hissederek bekledim. Işığı bekledim. Hayal görüp görmediğimi anlamak istedim. Bu yüzden, aylardır benimle birlikte karanlığa gömülen evin aydınlanıp aydınlanmayacağını izledim. Sonra yine o pencereden aynı yola bakıp bakmayacağını. Benim yoluma...

Beklediğim olmuştu. Az sonra ışık yanmıştı. Pencere aylar sonra aydınlanmıştı. Hayal görmüyordum. Taehyung evine dönmüştü.

Biraz daha bekledim sonra. Ama kimse o ışıl ışıl pencerede durup bu eski yola bakmadı. Pencere aydınlandı ama ben yine karanlıkta kaldım.

Daydream : TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin