*Bu bölümde bolca flashback var, umarım kafalar karışmaz ♡-
"Günaydın güzel sevgilim."
Taehyung, epey sesli bir günaydının ardından yanaklarını hızlıca birkaç kere öptü sevgilisinin. Bu koca bebeğin başka türlü gözlerini açmayacağını biliyordu.
"Sabah sabah bu enerjini neye borçluyum acaba?"
Jungkook halinden memnun gülümsemesini saklayabilseydi huzursuz taklidine belki inanırdı Taehyung ama karşısındaki rol yapma konusunda, özellikle de duygularını saklama konusunda oldukça beceriksizdi.
"Seni öpmem için özel bir sebep mi olmalı Jungkook? Kalbim kırıldı şimdi."
"Dudaklarını büzme şöyle."
"Neden? Ne olacak?"
"Öpeceğ-"
Jungkook daha sözünü bitiremeden Taehyung onu öpmeye başlamıştı.
Bugün Jungkook'un doğum günüydü, Taehyung da onu her şekilde mutlu etmek için elinden geleni yapacaktı. Dudakları kendi ritimlerini bulmuşken aklındaki düşünceler daha da heyecanlı hale getiriyordu bu öpüşmeyi.
İkisinin de gözleri sımsıkı kapalı, kalpleri sonsuza kadar açıktı birbirine.
Aklındakilerle birlikte ilk kıkırdayan Taehyung oldu. Bu öpüşmenin ritmini bozmuştu ancak anın büyüsünü artırmıştı. Jungkook dudaklarına çarpan gülüş için minnettardı. Daha büyük bir hediye olamazdı onun için.
"Ne şanslı bir adamım ben. Gülüşünü hem kulaklarımda hem dudaklarımda duyuyorum."
"Ben senden de şanslıyım o zaman, gülüşümü güzel dudaklarına bırakabiliyorum."
Son kez uzunca bir öpücük bıraktı sevgilisinin dudaklarına Taehyung ve kalktı yataktan. Mızmızlanmaya başlayan Jungkook daha bir tatlı görünüyordu gözüne ama bugün için aklında daha fazlası vardı. Planlarını tam da düşündüğü gibi uygulaması gerekiyordu. Bu yüzden de onun bu mızmız hallerine sadece gülümsemekle yetindi.
"Kahvaltı hazırladım ikimize. Bu konuda senin kadar yetenekli değilim o yüzden de... Umarım aç kalmayız."
Son cümleyi hızlıca söyleyen Taehyung odadan çıktığında Jungkook hala kendi kendine gülüyordu. Koltuğun üzerinde duran tişörtü alıp üzerine geçirirken de bu gülüş solmadı.
"Sanırım tüm gün yüzümde aptal bir gülümseme ile dolaşacağım." diye söylendi kendi kendine. Bu yüzüne daha da büyük bir gülümseme yerleşmesine neden oldu. Taehyung onun gülümsemesiydi, hayattan zevk alma sebebiydi.
Jungkook, hayatında ilk kez doğum günü sabahına bu kadar güzel uyanıyordu. Birlikte kahvaltı yaparken de çocuklar gibi mutluydu ikisi de, bulaşıkları toparlarken veya giyinirken de. Bugün sadece neşe vardı hayatlarında. Bir daha hiç kaybetmemeyi dilediği bu neşenin tek kaynağı da Taehyung'du. O kadar kalpten hissediyordu ki sevgiyi, zaman bugün dursun istedi.
-
Bazen öyle acılar yaşarız ki, dünyada acı çeken tek kişinin kendimiz olduğunu düşünürüz. Başka kimsenin kalbi böyle kırılmamıştır, başka kimsenin canı bu denli yanmamıştır deriz kendi kendimize ve körükleriz yangınımızı. İlk fırsatta da bu acının intikamını almak isteriz, hesabını sormak isteriz çoğu zaman. Ya da deva bulmak isteriz buna.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daydream : Taekook
FanfictionGeride bırakılan Jungkook için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. "Bir hayalin içinde yaşıyorum Ve şimdi beni uyandırabilecek hiçbir şey yok." • 11.04.2020